45 NUMARA AYAKKABI GİYEN PERİ OLUR MU?

45 numara ayakkabı giyen peri olur mu?

Oldu…

Kadın basketbol takımımızın dev gibi oyuncularına ‘potanın perileri’ dedik…

Çünkü bir kadın ancak peri olabilir. Bilemedin sultan ya da prenses…

Ama örneğin aslan ya da kaplan olamaz… Kahraman olamaz mesela…

Aslında normalleştirdiğimiz pek çok ifadede, bilmeden ya da tamamen bilinçli şekilde yeniden üretiyoruz cinsiyetçiliği…

Hem de her yaşta, her alanda…

Önce renklerle, oyuncaklarla, kıyafetlerle çocuklara öğretiyoruz…

Sonra sembolleri söylemlerle pekiştiriyoruz…

Hiç kızına aslan ya da kaplan benzetmesi yapan ebeveyn gördünüz mü?

Aslan oğlum, prenses kızım… Sanki doğada dişi aslan yok!

Büyüyor sonra o çocuklar, genç oluyor…

Ne öğretildi bizlere hatırlayın. Toplu taşıma araçlarında kadınlara, yaşlılara ve çocuklara yer vermek!

Ne kadar iyi niyetli bir yaklaşım oysa değil mi?

ASLINDA DEĞİL!

En basit anlamda kadını, fiziksel olarak dezavantajlı konumda olan yaşlı insanlar ve çocuklarla eşdeğer görmekten ve kadınları yardıma muhtaç sınıfına indirgemekten başka bir şey değil…

Bir de dilimize pelesenk ifadeler var. Eminim birçoğumuz, altında yatan anlamı düşünmeden kullanıyoruz.

İş adamı, devlet adamı, bilim adamı!

İnsanoğlu, adamakıllı, sözünün eri!

Kız almak, hanım hanımcık, adamdan saymak! Ve daha niceleri…

Düşünsenize… Bir kadın konuşurken sayısız kez ‘adam’ diyor da, bir başka kadına, ‘kadın’ demeye imtina ediyor.

Kibar olmak adına ‘bayan’ diyor!

Bu yerleşik dil kalıplarının ve kalıp yargıların oluşmasında medyanın da rolünü yadsımamak gerek tabi.

Misal… Bir trafik kazası olmuş. Siz hiç erkek şoför diye bir ifade duydunuz mu?

Ama eğer şoför kadınsa mutlaka altı çizilir.

Benzer biçimde kadınlara dair başarı hikayeleri anlatılırken de sanki bir mucize gerçekleşmiş havası yaratılır zira bir kadının başarması, bir erkeğin başarmasından çok daha takdire şayandır.

Özetle konuşuyoruz ama düşünmüyoruz!

Bazen de kadınlar olarak yine en büyük kötülükleri kendimize yapıyoruz…

Bazılarımız yarattığımız ‘kadın ve erkek davranış kılavuzları’ üzerinden bile isteye kendimizi ötekileştiriyoruz.

‘Bir erkek kadına hesap ödetmez’!

‘Bir kadına nasıl davranacağını bilmiyor’!

‘Evine para getiremeyen erkek olmaz’!

İşte bu ve benzer söylemlerle aşındırıyoruz kadınlığı çoğu zaman. Dil yoluyla sadece kadınları değil, erkekleri de genelliyoruz.

Oysa bütün kadınları ve erkekleri kapsayabilecek tek bir genel ifade varsa o da ‘insan olma’ halidir ve tüm insanlar eşittir.

O yüzden eğer tam bir eşitlik talebimiz olacaksa, değişime kullandığımız dilden başlamak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar