KIZ ANNESİ OLMAK…

Gülşen meselesi bir türlü kapanmıyor…

Son olarak Işın Karaca’nın açıklamaları gündeme geldi. Herkes meseleye özgürlükler bağlamında bakıyor. Bense Karaca’nın açıklamasında yer alan cinsiyetçi ifadelere takıldım.

Kız annesiyim’ diyor açıklamasında ancak kız annesi olmakla erkek annesi olmak arasındaki farka değinmiyor.

Sahi ne demek kız annesi olmak?

Mesela sadece erkek annesi olanların hayatında ne tür farklılıklar var?

Eğer sadece erkek annesi olsaydı, kendisinde Gülşen’in sahne kıyafetlerine ilişkin yorum yapma hakkını görmeyecek miydi?

Ya da Karaca için kız ve erkekleri ayrı ayrı kapsayan ahlaki değerler ve normlar mı var?

Bir de ‘ülkeye göre hareket etmeli’ demiş…

Bu da beraberinde yüzlerce soruyu getiriyor. Benim aklıma takılanlar şöyle….

Bir, Türkiye’de kadın davranış kılavuzu diye bir standart var da benim mi haberim yok?

İki, zihninde Türkiye’yi yönetim şekli, inançlar ve değerler bağlamında nasıl bir çizgiye oturuyor?

Üç, Gülşen’i leyleklerin mi getirdiğini düşünüyor? Zira Gülşen’in annesi de tıpkı Işın Karaca gibi bir kız annesi…  Üstelik Gülşen de bir anne! Bu durumda Işın Karaca’nın, Türkiye’ye göre hareket ederek Gülşen’den daha iyi bir anne olduğu sonucunu mu çıkarmamız gerekiyor?

Dört, sırf Işın Karaca ve türevlerinin yavruları ‘etkilenmesin’ diye, tüm kadınların ‘dikkatli’ davranması mı gerekiyor?

Beş, ben de bir kız annesi olarak merak ediyorum…Her gün kadına yönelik şiddet biçimlerinde yaratıcılığın sınırlarını zorlayan eylemler göz önünde bulundurulduğunda, Karaca’nın kızı için endişelendiği tek konu bu mu?

Altı, Türkiye dekolte standartlarını kim belirliyor? Farklı bir ifadeyle kimin, bedeninin hangi bölgesini, ne kadar açabileceğine dair bir yönerge var da benim mi haberim yok?

Ve buradan hareketle aklıma takılan son bir soru daha var…

Yarın başka kız anneleri çıkıp, Karaca’ya sahnede bacağı kasık bölgesine kadar açmanın Türkiye’ye uygun bir hareket olmadığını söylerse ne cevap verecek?

BİR UFAK TAVSİYE…

Kız annesi olmak, illa dünyanın gerçeklerinden kopuk küçük prensesler yetiştirmeyi gerektirmiyor. Tarih , bir şeyleri değiştirmeyi başaran güçlü, hırslı, korkusuz kadınların hikayeleriyle dolu. Bu kadınların en önemli ortak özellikleri, doğru ve yanlışı ayırt edebilme; ne pahasına olursa olsun kendi doğrularının peşinden gidebilme ve en önemlisi de sığ zihinlerle mücadele edebilme kapasiteleri. Kız çocuklarına bu olağanüstü kadınların hikayelerini anlatmak isteyenler, Elena Favilli ve Francesca Cavallo’nun kaleminden çıkan ve Türkçeye Deniz Öztok tarafından çevrilen “Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler” kitabını okuyabilir.

Kim bilir… Belki de değişimin fitilini ateşleyecek olan ‘asi kız’ sizinkidir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar