MERHAMET YORGUNLUĞUNDAN MERHAMET YOKSUNLUĞUNA…

Ülkece şiddete ve zorbalığa fena halde alıştık. Şüphesiz sosyal medyanın da payı burada önemli.

Haber bültenleri üçüncü sayfa haberlerinin hepsine yetişemiyor. Televizyonlarda yer bulamayan görüntüler sosyal medyadan fışkırıyor.

Alenen üzerimize boca ediliyor.

‘Paylaşılınca ne değişiyor peki?’ derseniz, sürekli biçimde şiddet içerikli görüntülere maruz kalmamız dışında bir gelişme yok. Zira sosyal medya platformları beğen - beğenme – yorum yap üçgeninin dışında bir seçenek sunmuyor.

Daha da acısı bizleri giderek merhamet yorgunluğu kıskacına sürüklüyor.

Yorulduk, hem de çok…Toplum olarak sınırları zorluyoruz.

Her gün üzerimize yağan sayısız şiddet içeriğinin bombardımanında kendimize mutlu olmak için nedenler arıyoruz.

Eskisi gibi çok fazla seçeneğimiz de yok.

‘Çok şükür bugün de ölmedik’ tadında tesellilerle yaşıyoruz.

Ölmüyoruz ama ölümün şiddete dayalı suni nedenlerini görmezden geliyoruz.

Haberleri dizi izler gibi izliyoruz…

Kim bilir, belki de artık merhamet yorgunluğu yaşıyoruz.

Aslında merhamet yorgunluğu çoğunlukla sağlık çalışanlarıyla özdeşleştirilen bir kavram.

Onlar, insanların en hassas ve hatta en kötü anlarına tanıklık ediyor. Yüzlerce ve hatta binlerce hastayla karşı karşıya geliyor. Bu yüzden zamanla merhamet ve empati duygusundan yoksun kalma tehdidi altında çalışıyor.

Bizse bu yüzleşmeyi teknolojiyle yaşıyoruz.

Sabah akşam aşağı kaydırdığımız telefon ekranlarından şiddet ve zorbalığın envai çeşidine maruz kalıyoruz. Maruz kaldıkça da köreliyoruz.

Giderek empati yeteneğimizi kaybediyoruz. Zihinlerimizde şiddeti sıradanlaştırıyor ve hatta kimi durumlarda içselleştiriyoruz.

Pek çok kişinin ‘normal koşullarda’ kanını dondurması gereken olayları ekrandan seyrederken yemek yiyebilmesinin, gülüp eğlenmeye devam edebilmesinin; yani genel olarak hiçbir şey yokmuş gibi hayatını kaldığı yerden sürdürmesinin nedeni budur bana göre.

Merhamet duygumuzun, empati kabiliyetimizin körelmesi…

Hatta belki de merhamet yorgunluğunun giderek merhamet yoksunluğuna dönüşmesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar