SARILMAK

Sarılmak…
Aşk, arkadaşlık, dostluk, özlem, mutluluk, sevgi ve şefkat gibi hayati duyguların tek bir hareketle gösterilme biçimi. 
Konuşmadan, yalnızca tek bir hareketle bir başkasına saniyeler içinde onlarca duygunun aynı anda iletilmesini mümkün kılabilecek tek eylem türü.  

‘Seni seviyorum’…
‘Seni özledim’…
‘Yanındayım’…
‘Seni anlıyorum’…
‘Acını paylaşıyorum’…
‘Mutluluğunu paylaşıyorum’… 
‘Sana destek oluyorum’…
‘Bana güvenebilirsin’… 
Ve daha pek çok sözlü ifadenin vücut bulmuş hali.

Dahası bedenimizin oksitosin salgılamasının nedenlerinden biri. 
Hemen belirtelim…
Bu hormon duygu durumunu dengeliyor ve olumlu duyguların yaşanmasına yardımcı oluyor. 

Yanı sıra davranışları düzenliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. 
Ayrıca bireyin içe kapanık bir ruh haline girmesini engelleyerek sosyalleşmeyi sağlıyor. 
Ve en önemlisi de empati kurmayı kolaylaştırıyor.

O yüzden çok kıymetli bir şey aslında sarılmak…

Hem sarılan hem de sarılınan açısından… 
Özellikle de her koyunu kendi bacağından asılmaya zorlayan bir dünyada, bize insan olduğumuzu hatırlatması açısından önemli. 
Bir dakika için düşünün… 
En son ne zaman doya doya sarıldınız birine?
Eğer zihniniz sizi çok geçmiş bir tarihe götürdüyse, bir şeyler eksiktir yaşantınızda…
Ve birine sımsıkı sarılmanın vakti çoktan gelmiştir… 

BİR UFAK NOT…

Bir gün henüz dört yaşında olan kızıma sarıldığımda şöyle bir ifadeyle karşılaştım. ‘Annecim, bana sarıldığında sanki kalbimden vücuduma doğru ılık bir şey yayılıyor’... Beş yaşına geldiğindeyse bana bugüne kadar duyduğum en masum soruyu sordu. ‘Kaktüsler onlara kimse sarılamadığı için üzülür mü?’. İşte bu soru benim uzun zamandır yazmak istediğim çocuk kitabının gerçek olmasını sağladı ve en büyük hayali birine sarılmak olan küçük bir kaktüsün hikayesini anlatan ‘Bana Kim Sarılır?’ nihayet kitapçılarda yerini aldı. Sarılmanın kıymetini bilen herkesin severek okuması dileğiyle… 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar