DÖVİZ NEDEN ARTIYOR?

Bayram sonrası bir müddet 8,30 TL bandında hareket eden ABD Dolarında dün tüm zamanların rekoru kırıldı, 8,59 TL’yi gördü. Benzer şekilde Euro’da 10,50 TL’yi gördü. 


İster istemez içeride ve dışarıda kurları tetikleyecek herhangi bir veri yok iken doların yükselmesi acaba yeni rekor veya seviye neresidir sorularını akıllara getirdi.  Öyle ki, dolar diğer para birimlerine karşı tüm dünyada değer kaybederken veya yatay seyir izlerken TL karşısında değer kazanıyor. Bu dönemde doların değer kazandığı tek ülke Türkiye.  Doğaldır ki, Türk Lirasının değer kaybını Sedat Peker’in yayınladığı veya yayınlayacağı videolara bağlayan da, yine dün ABD Hazine Bakanı J. Yellen’in faiz oranlarının olağanüstü düşük seviyede olduğuna dair açıklamasının etkili olduğunu söyleyende var. Salı günkü olağan grup konuşmalarının akşam üzeri hareketlenmede etkisi olduğunu söylemekte olası. Şahsen bunlardan bağımsız olarak döviz kurlarının artışının temel problemlerimizden kaynaklandığını düşünmekteyim. Nedir bunlar? 


Döviz kurlarındaki artışın en önemli nedeni enflasyon oranlarının artacağının kesinlik kazanması. Bir nevi yumurta-tavuk hikayesi.  Enflasyon artıyor kur yükseliyor, kur yükseliyor enflasyona yansıyor. Daha önceki yazılarımızda belirtmiştik, toptan eşya fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 35 iken tüketici fiyatlarında yüzde 17 görünüyor.  Bu rakamlarda TUİK istatistikleri. Sokaktaki vatandaşta, iktisatçılarda biliyor ki, TUİK’in TÜFE rakamları inandırıcı değil.  


Tüm bunlara ek olarak 20 Mayıs’ta benzin ve motorinde daha önce uygulanan yöntem değiştirildi, bu da ÖTV rakamlarına yansıdı ve yaklaşık 1 TL. fiyatlar arttı. Öyle ki, bayram vesilesiyle uğradığım petrol istasyonlarında gördüm ki, kart sahiplerine uygulanan indirimler bile kaldırılmış.  Akaryakıta gelen bu vergi artışı yüzde 17 seviyelerinde olan enflasyonun kısa vadede yüzde 20’yi aşmasına neden olacak.  Yaz aylarında bile enflasyon yükselecek gibi görünüyor, kesin. 
Döviz fiyatlarındaki artışın ikinci nedeni ülke riskinin azalmaması, hatta artacağı beklentileri.  Bir ülkenin risk primi, CDS 300 baz puanın üzerindeyse o ülke riskli, hatta aşırı riskli kabul ediliyor. Bugün itibarıyla 400 baz puanın üzerinde bulunan CDS primi Türkiye’yi yatırım açısından dünyanın en riskli üç ülkesinden birisi konumuna sokuyor.  


Sevgili okurlar; siz yatırımcı olsanız, Türkiye’de sadece bu hafta gündeme gelen konuları dinleseniz, okusanız bu ülkeye dışarıdan para getirir, yatırım yapar mısınız?  Bu sorunun yanıtı aslında dolar kurunu da etkiliyor, ülkeye dışarıdan ve hatta içeriden bile yatırım gelmiyor, döviz gelmiyor. 
Hatırlayalım, Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Albayrak istifa ettiği gün, 7 Kasım 2020’de dolar 8,47 TL. civarındaydı. Politika faiz oranı ise yüzde 10,25’ti. Bugün dolar kuru 8,55’yi aştı politika faizi yüzde ise 19. Türkiye, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en yüksek faiz veren ülke,  dünyada ise en yüksek faiz veren 7’inci ülke. Döviz kurunu TCMB Başkanı Sn. N. Ağbal’ın bir süre kullandığı faizi yükseltmesi de artık imkânsız gibi. Bu saatten sonra sıkılaştırma sözleri de bir şeye yaramıyor. Merkez Bankası’nın emaneten duran dövizler hariç net rezervleri eksi 50 milyar dolara geriledi. 


Döviz kurları neden artmasın ki; turizm sezonu neredeyse kaybedildi. Bu en az 15-20 milyar dolar yeni kaynak ihtiyacı demek. Yıllık cari açık hala beklentilerin üzerinde, en az 35 milyar Dolar olacak gibi görünüyor. 128 milyar dolar nerede tartışmalarında öğrendik ki, cari açığın finansmanı için döviz temini gerekiyor. Geçmiş yıllarda Katar, Kuveyt, Azerbaycan’dan gelen kayıt dışı portföy hareketleri de yok veya çok çok sınırlı.  Petrol ve altın ithalatında fiyat ve miktar baskıları da artarak devam edecek görünüyor.  
Bu arada dış güçlerden! kaynaklı risklerimiz henüz ortada yok. Halkbank’ın ABD New York mahkemelerinde devam eden soruşturmasının temyiz sonuçları açıklanmadı. Haziran ayında ABD Başkanı J. Biden’le yapılacak görüşmenin sonuçları ne olacak belli değil.  AB ile devam eden sıkıntılar AB Komisyonlarında sürüyor. 


Velhasıl bu şartlarda kimse doların artmasına hayret etmemeli, daha nereye kadar yükselir diye düşünmeli. Yazıyı isterseniz hoş olmayan bir sözle bitirelim. “Bunlar daha iyi günler, daha neler olacak, neler”  Temenni edelim ki, daha kötü günler olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar