EKONOMİDE REFORMLARIN BAŞLANGICI, YETKİ DEVRİ

Geçen hafta yazımızı “Ekonomi alanında yapılması gereken en önemli reform, şu an
neredeyse tamamen merkezileşmiş bir yetkiler manzumesinin ve döneminin yazılı ve
sözlü devri gerekiyor.” diye bitirmiştik.

Evet, ilk yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin aksayan veya
yeterince etkin ve verimli işlemeyen yönlerini değiştirmek veya işler hale getirmenin
usul ve metotlarını bulmaktır. Çünkü, bu yeni hükümet etme sistemini değiştirmek
Anayasa Değişikliği gerektiriyor, bu da iktidar partileri istemedikçe olacak iş değil.

O halde sistemin aksayan taraflarını yine sistemin içinde çözümler bularak çalışır hale
getirmek mümkün mü?

Sevgili okurlar, bu soruya rahatlıkla mümkün demek çok zor, ama yine de olmaz
dememek lazım.

Biraz sonra anlatacağım çözüm önerisini okuyunca zannediyorum,
sizler de benim gibi neden olmasın diyeceksiniz.

Ne demek istiyoruz?

Son iki yıldır Türkiye’de dünyada örneği olmayan bir hükümet istemi uygulamada,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi.

Bu sistem, 2018 yılı 10 Temmuz günü kabine açıklamasıyla resmileşti, yani daha önceleri fiili olarak devam etmekte olan sistem resmi hale geldi.

2,5 yıldır yürürlükte ama yürüyor mü derseniz, sonuçlarını bakılırsa, kabul edelim ki, işler hemen hemen her alanda iyiye değil, kötüye gitti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin pek çok problemi var, aksayan tarafları var, kanaatimce en başta görev ve yetkilerin merkezileşmesi, kurum ve kuruluşların, bu bağlamda Bakanlıkların ve yasalarında özerk olması öngörülen TCMB, BDDK, EPDK, SPK vb. kurumlar dahil olmak üzere kurumların karar mercii olmaktan çıkması, çıkarılması, adeta rutin işleri yapanlar durumuna düşmesi, düşürülmesi
gelmektedir.

Örnek mi, bir yatırım yapmak istiyorsunuz, rüzgâr veya güneş santrali yatırımı, ya da
kamulaştırma kararının alınması, Resmî Gazetede Cumhurbaşkanlığı Kararı veya
Kararnamesi gerekiyor.

Enerji yatırımınızın ormanlık alanla veya mera vasfıyla ilgili bir karara ihtiyacı var, bir maden sahanız var, maden sahasında keşif, arama, işletme ruhsatı alacaksınız, hatta maden sahanızı tevsii, genişletmek istiyorsunuz, sondaj ve dekupaja ihtiyacınız var, daha da ötesi sahip olduğunuz maden ruhsatınızın süresinin uzatılması gerekiyor, Enerji Bakanlığı yetkili değil, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkili
değil.

Bu tür işlerle ilgili Bakanlıkların ilgili kuruluşları iş ve işlemleri yapıyor, Cumhurbaşkanlığına gönderiyor. Sonrası ne oluyor, derseniz, doğaldır ki, bu kadar iş ve işlemler bekliyor, ikili ve üçlü ilişkiler başlıyor, aynı yere rüzgâr santrali için bir firma izin alıyor, diğeri aylarca bekliyor. Maden sahasında tevsii yatırım yapmak istiyorsunuz, yukarıda bekliyor. Bakanlığa soruyorsunuz, yukarıya gönderdik deniyor,
bekliyoruz cevabını alıyorsunuz.

Yıllardır yatırımlarda bürokrasiyi azaltacağız diye toplantılar, seminerler yapıldı, 18 yıl sonra geldik yatırımlarda merkezilik sistemine. Bir de yukarıdan aşağıya işleyen sistem var.

TCMB veya BDDK hatta EPDK önemli bir lisans veya kararla ilgili kurul kararı alacak, karar öncesinde faizle veya izinlerle ilgili açıktan beyanlar geliyor.

Sonrasında TCMB bu beyanlara uygun karar almak durumunda kalıyor veya özerk kurullar karar aldı deniyor.

Elbette yerli ve yabancı yatırımcılar ülkede olup biteni görüyorlar, biliyorlar. Allah aşkına, son iki yıldır faiz, kur ve enflasyon ilişkisi konusunda yaşadıklarımızı yerlisiyle yabancısıyla bilmiyor mu, görmüyor mu?

Son iki yıldır bu ülkede yatırımların azalması, doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının 20 milyar dolar düzeylerinden 7 milyar dolara düşmesinin
nedenleri nedir, salt pandemi ve dış güçler mi, ya da finansal dalgalanmalar mı?

Hayır, en önemli neden merkezileşmiş bir idari sistem, Bakanlıkların işlevsiz hale
gelmesi, yatırımcının güven erozyonu ve doğaldır ki ikili üçlü ilişkilerin yatırım ve
karar alma süreçlerinde önemli hale gelmesi.
Çözüm önerisi , yetki devri olabilir mi?

Yani bu tür yatırım ve ekonomik kararlarda görev yetki ve sorumlulukların paylaşılması veya yetkilerin devredilmesi gerekiyor.

Şöyle bir sistem öngörülebilir;

Cumhurbaşkanının 3 adet Yardımcısı olsa, biri İçişleri, Adalet, Milli Savunma, TBMM ile ilişkiler vb. işlerle ilgili icra, koordinasyon ve denetim yetkisine sahip, diğer bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ekonomiden sorumlu, bu Yardımcılığın altında Hazine, Maliye, Ticaret, Gümrük, Sanayi, Sosyal Güvenlik
Bakanlıkları ve Strateji ve Bütçe Başkanlığının koordinasyonundan sorumlu bir
Yardımcılık olsa.

Nihayet sektörlerden ve yatırımlardan sorumlu yani Enerji, Sanayi, Ulaştırma, Tarım, Orman, Bayındırlık vb. sektörlerinin koordinasyonun sorumlu olsa, en azından kabine içinde belli yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı olsa bu sistem daha etkili ve verimli çalışabilir diye düşünüyorum.

Bilmem ne dersiniz?

Ekonomik reformlara devam edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar