ENFLASYON ORANLARI ve 2021-II ENFLASYON RAPORUNDA ÖNE ÇIKANLAR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),  3 Mayıs 2021 günü 2021 Nisan ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endeksini açıkladı. Buna göre, tüketici fiyatlarında yıllık artış yüzde 17,14 oldu. 2020 Kasım ayından bu yana enflasyon oranlarındaki yükseliş devam etti. 
Yüzde 17,14’lük oran, Haziran 2019’daki TÜFE 15,7 oranından bu yana görülen en yüksek seviye. TÜİK’in verilerine göre TÜFE Nisan’da aylık yüzde 1,68 artmış ancak bağımsız araştırma grubu EnaGrup’un verilerine göre ise aylık bazda artış 2,62.  Bilindiği gibi, EnaGrup henüz yıllık rakam açıklamıyor, 2-3 ay sonra EnaGrup yıllık enflasyon rakamını da öğrenmiş olacağız. Büyük ihtimalle bu oran yıllık yüzde 30-33 arası olacak gibi görünüyor. Zaten sokakta, markette, çarşı pazarda yaşanan bu..
Nisan ayı ÜFE aylık olarak yüzde 4,34 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yıllık bazda bu oran yüzde 35,17 seviyesine çıktı. ÜFE, ilk kez geçtiğimiz yıl Eylül ayında TÜFE’nin üzerine çıkmıştı. O günden sonra ÜFE ve TÜFE arasındaki fark her geçen gün daha da açıldı. 
ÜFE ile TÜFE arasındaki yüzde yüze varan fark önümüzdeki aylarda da enflasyon oranlarında artışların habercisi. Üretici maliyetlerinde tersine bir durum söz konusu olmazsa, yani kur ve gıda-emtia fiyatlarında artışlar durmazsa veya kurlar aşağıya doğru gitmezse maliyetleri yüzde 35 artan üreticinin, bunu ürün ve hizmet fiyatlarına yansıtması, bununda TÜFE fiyatlarını yukarı çekmesi kaçınılmaz gibi görünüyor.  
Sevgili okurlar;
Biliyorsunuz, enflasyon oranları açıklandıktan kısa bir süre TCMB Enflasyon Raporu açıklıyor, çeyrek dönemler itibariyle de TCMB raporu basın önünde anlatıyor, sorulara cevap veriyor. Bu kapsamda, TCMB yeni başkanı Sn. Ş. Kavakcıoğlu geçen hafta 2021-II Enflasyon raporunu açıkladı. Bu raporu dikkatlice okuyunca ister istemez bazı konular dikkatimi çekti. Neler mi?
“Talep ve maliyet unsurları, döviz kuru gelişmeleri, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Tüketici enflasyonu yılın ilk çeyreğinde yüzde 16,2 olmuştur. Uluslararası emtia fiyatlarında devam eden artışlar ile bazı sektörlere özgü arz kısıtları ve güçlü talep koşullarının etkisiyle üretici enflasyonu yükselişini sürdürmüştür. Böylelikle, tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı baskılar güçlenerek devam etmiştir”
“Bu çerçevede, enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 12,2 olarak gerçekleşeceği, 2022 yıl sonunda yüzde 7,5’e ve 2023 yıl sonunda ise yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2021 yılı sonunda yüzde 10,0 ile yüzde 14,4 aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir “
“2021 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 9,4’ten yüzde 12,2’ye yükseltilmiştir. Bir önceki Rapor dönemine göre Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarına bağlı güncelleme enflasyon tahminini 1,8 puan artırırken; gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyon tahminini 0,4 puan yukarı itmiştir. Diğer yandan, özel iletişim vergisi artışı ve Ocak ayında yapılan vergi ayarlaması enflasyon tahminini 0,1 puan yukarı çekmiştir. Ayrıca, toplam talep koşullarının öngörülenden güçlü seyri nedeniyle çıktı açığı patikasında yıl sonu tahminine 0,4 puan artırıcı yönde katkıda bulunmuştur Son olarak, enflasyon ana eğiliminde bir önceki Rapor dönemine göre gözlenen artış 2021 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan yükseltmiştir.”
Kısacası, Enflasyon Raporu’nda yılsonu hedefinin yukarı çekilmesine etki eden unsurlar Tablo 3.2.1. de açıklanırken, gerek Sn. Cumhurbaşkanı’nın gerekse Sn. Kavcıoğlu’nun daha önce savundukları ‘Enflasyonun nedeni faizdir, faiz sebep enflasyon sonuçtur’ söylemini teyit eden herhangi bir tespit raporda yer almamaktadır.  Öyle ki, Sn.  Ağbal’ın görev yaptığı 2021 Ocak-Mart döneminde faiz artışlarına rağmen. 
Diğer bir ifadeyle, 2021-II Enflasyon Raporu, söz konusu söylemin gerçek dışılığını açık şekilde ortaya koyarken, yeni Başkan’ın bir anlamda kendisini de yalanlamış oldu.
Ne diyelim, bir hafta önceki yazımızda belirttiğimiz Sn. Orwell’in 1984 adlı romanından alınma Okyanusya’da yaşanan “Çift Düşün, Double Thinking” yeni bir örneği mi, yoksa gerçeklerle yüzleşmenin sonucu mu? Ümit edelim ki, gerçeklerle yüzleşme olsun. Çünkü, sonuçta bilimsel verilerle çalışacak ve güven verecek bir TCMB’na ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar