NEDEN DÖVİZE ENDEKSLİ MEVDUAT, SONRASI NE OLUR?

Bugün 21 Aralık, bir yılın en uzun gecesi, ancak dün akşamdan sabaha kadar yaşananlar ülkemizde en uzun gecenin 20 Aralık olduğunu göstermekte. Çünkü, dün akşam saatlerinde Sn. Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları finansal piyasalarda şok etkisi oluşturmaya yetti. Türkiye’de piyasalar kapalı olmasına rağmen dış piyasalarda ve internet mobil hesaplarda dramatik iniş ve çıkışlara sahne oldu. Ne oldu, bundan sonra ne olabilir, anlayabildiğimiz kadarıyla açıklayalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması özetle "Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. Dövize endeksli mevduat hesabı açma imkanı getiriyoruz. Bankadaki TL mevduat hesaplarının getirisi döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki fark vatandaşlara ödenecek, bu getiride stopaj oranı sıfır olacak. Mevduat getirisi ile döviz kur artışı farkını Hazine üstlenecek. Ayrıca, ihracatçılara Merkez Bankası tarafından ileri vadeli kur rakamı verilerek belirsizlik ortadan kalkacak şeklindeydi.

Söz konusu bu açıklamalar Türk Lirası'nın dün gece saatlerinde hızla değer kazanmasını sağladı, dün öğleden sonra 18 lirayı aşan dolar kurunu 12 liranın altına indirdi. Benzer şekilde altında da sert düşüşler yaşandı.

Bu yönüyle gerçekten 20 Aralık akşamı ve gecesi öncelikle vatandaş olmak üzere pek çok kesim için en uzun gece oldu. Belki de bazıları için kabus diğerleri için de iyimser bir sabaha uyanış oldu.

Sevgili dostlar;

Detayları ve uygulaması henüz açıklanmayan bu sistem kısaca kur riskinin devletçe üstlenilmesi demek. Elinizde 100 liranız var, yüzde 15-16 mevduat faiziyle bir yıl sonra 115 TL. elde edeceksiniz. Bu 100 lirayı bankaya götürdüğünüzde şayet “ben bu parayı dövize endeksli yapmak istiyorum” derseniz size dövize dayalı veya endeksli mevduat hesabı açıldığında, vade sonu geldiğinde parayı çekmek istediğiniz zaman şayet döviz kuru 120 lirayı buluyorsa aradaki 5 liralık fark karşılanacak. Yok döviz kuru karşılığı TL faizinden aşağıda ise sizin TL hesabınızdan bir fark alınmayacak.

Bazı banka üst düzey yetkililerinin yaptığı açıklamalara bakılırsa bu sistem Ocak ayında devreye girecek, 3-6-9-12 vadeli opsiyonlara göre farklı kur garantileri getirilecek gibi görünüyor. Vadesiz mevduat için de otomatik bir ödeme sistemi öngörülüyor, bir nevi komisyon eklemesi gibi.

Bu noktaya nasıl geldik. Eylül ayından itibaren TCMB’n politika faizini 400 baz puan indirmesi ve zaman zaman yapılan “faiz artışı olmayacak, faiz sebep, enflasyon netice” varsayımı nedeniyle. Sonuçta üç ay içerisinde bir taraftan politika faizi inerken –ki politika faizleri sadece bankalar ile TCMB arasında işleyen bir repo faizidir- diğer taraftan hem Hazine borçlanma faizleri 500-700 baz puan arttı, ticari kredi faizleri arttı, hem de döviz kurları 8,30 lardan 18 liraya kadar yükseldi. Bu üç ay içerisinde zarar eden bir tek Hazinemiz var, kar eden de TCMB’den yüzde 14-15 ile borçlanıp bunu yüzde 22-23’le Hazineye borç veren bankalar. Siz, bu son durumlardan şikayetçi olan bir banka yetkilisi açıklaması duydunuz mu? Hatta dün İş Bankası Genel Müdürü bile iletişim diliyle güzellemeler yapıyordu.

Demek ki, faiz inadı yüzünden şimdi bir nevi örtülü faiz getirisi garantisi verilmekte, yük yine Hazineye binecek. Yıllar önce 1980'li yıllarda DÇM’ler gibi ya da yatırımcı şirketlere kullandırılan Dış Krediler Kur Farkı Fonu benzeri yeni garantiler yükler. Hazinede çalıştığım yıllarda 1987 yılında kurulan Dış Krediler Kur Farkı Fonu (FERİS) ile ilgili uzmanlık tezi hazırlamıştım. Sistem aynen şu şekildeydi, Dünya Bankasından Hazine’nin aldığı krediler belli rasyoları sağlayan yatırımcı şirketlere döviz risk garantisiyle veriliyordu. Kredi verildiği tarihte TL.ye çevriliyor, geri ödeme zamanındaki kur farklarını Hazine üstleniyordu. 1992 yılında bu fonun Hazineye yük getirdiğini örnekleriyle ortaya koyduğumuz uzmanlık tezi sonrasında hatta bu fonun kurulması sürecini yürütmüş DEİ Genel Müdürü ve diğer yetkilileri ikna olmuştu. 1992 yılında bu fon uygulamasına son verildi.

Elimizdeki verilere göre, bankalardaki vadesiz TL mevduatı 480 milyar, vadeli TL mevduatı da 1.4 trilyon, toplam 1.9 trilyon TL. Varsayalım ki, bu mevduatın yüzde 30'ı dövize endeksli mevduata geçmiş olsun, 570 milyar TL. Diyelim ki, yıllık yüzde 10-15 kur farkı oluşsun. 57-85 milyar arası Hazine’den ve bütçeden ödenecek. Bunu nereden karşılayacağız, yüzde 14-15 le TCMB’den borç para alan bankalara yüzde 22 ile borçlanarak.

Faiz lobisine karşıydık, paradan para kazanan faiz sistemine karşıydık değil mi? Bütçe fazlamız olsa, ya da düşük kur nedeniyle ihracattan elde edilen döviz geliriyle söz konusu kur farkı ödense, kabul edelim, bu yeni finansal aracı.

Elindeki dövizi gerçek şahıslar veya vatandaşlar bozdurup bu yeni sisteme geçerler mi?. Her üç ayda içeriği ve hedefleri değişen bir programa duyulan güvenle vatandaş dövizden vazgeçer mi, bekleyip göreceğiz.

Her şeyimizin, aldığımız ürün, petrol, enerji, altın, hatta tarım ürünlerinin dolara endeksli olduğu ülkemizde artık yerli ve milli paramızda artık döviz endeksli olmuş oldu. Hayırlısı olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar