Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

Adalete uyanmak

Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur.

Türkiye’de bugün yasama, yürütme, yargı tek kişinin; AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın tahakkümü altındadır.

Meclis’e çıkarılacak kanunlarla ilgili talimatlar vermekte, hâkim ve savcı atamalarına HSK aracılığıyla müdahale etmektedir.

Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak tanımlanan basın, “Alo Fatih” pozisyonundadır.

Halkın ekmeği kadar değerli olan haber alma hakkı, saraydan dikte edilen metinleri haber diye sayfalarına taşıyan, bugünkü payı yüzde 90’a kadar ulaşmış yandaş basın tarafından lime lime edilmektedir.

“Eğitimdir ki; bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esarete ve sefalete terk eder.”

Akıl ve bilimden koparılmış; ezberci, tek tip insan yetiştirmeye programlanmış eğitim sisteminin ülkemizi nereye sürüklediği açık değil mi?

Ya adalet sistemi!

AKP’nin paket paket yargı reformları sonucunda çökmüş bir adalet sistemiyle karşı karşıyayız

. Enis Berberoğlu’nun yaşadığı haksızlık; yıllardır tekrarlanan hukuksuzluklarda bardağı taşıran son damladır.

Eğitim ve adalet sistemi çökmüş bir devletin ayakta kalması mümkün müdür?

Türkiye nefes alınamaz noktadadır. İşte bu nedenle Ankara’dan İstanbul’a yürüyoruz.

Bugün 15’inci günümüz.

On binlerce insanla yürüdük, yürüyoruz, yürüyeceğiz.

Yakan güneşe, sırılsıklam eden yağmura, 50 dereceye çıkan asfalta, su toplayan ayaklara, parçalanan parmaklara, ayakkabılara rağmen hiç azalmadık, çoğaldık.

Ayaklarının acısını dindirmek için uğraşan iki arkadaşın akşam sohbetinde geçen “Sabah hemen olsun istiyorum, yürüyelim istiyorum” cümlesi; yürüyüşe olan inancın göstergesi değil midir?

Günü birlik ya da 1-2 günlüğüne gelenlerin, molaları uzun bulup “Neden daha fazla yürümüyoruz!” serzenişleri kararlılığın ifadesi değil midir?

Ya bayram tatiline giderken, yol kenarında durup uzun süre alkışlayanlar, sevgi gösterisinde bulunanlar...

Almanya’dan, Avustralya’dan Fransa’dan, İngiltere’den gelenler var.

Dubai’de yaşayan yabancı gelinimiz Marina, tatilinin iki gününü Adalet Yürüyüşü’nde geçiriyor.

Eşinin ülkesindeki adalet talebine ses katıyor, güç katıyor. İşçisinden, akademisyenine, engellisinden yaşlısına, gencine gözlerinde gördüğüm adalet ışığıydı.

Güven, huzur arıyorlardı.

Bu yürüyüşte buldular, buluyorlar. İşte bu nedenlerle ki; milletinin değil partisinin cumhurbaşkanı olmayı seçen AKP Genel Başkanı ve avenesi, öfke yüklü dilleriyle kendi vatandaşlarını düşmanlaştırma peşinde.

FETÖ ve PKK’ya yardım ve yataklık suçlamalarını örtbas edebilmek için çamur atma telaşında.

Kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman olarak gören bir anlayış, ülkemizi huzurlu ve güvenli bir geleceğe taşıyamaz.

Adalet Yürüyüşü, Türkiye’nin geleceğine yürüyüştür.

Huzur ve refah içinde bir ülke olmak için umut yürüyüşüdür.

Maltepe son değil başlangıç.

İnanıyoruz.

Bu yolun sonu adalet.

Önceki ve Sonraki Yazılar