Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

Kara düzen

Türkiye’ye kanunsuz referandumla dayatı- lan tek adam düzenin nereye evrileceğine ilişkin her gün yeni örnekler ortalığa saçılıyor.

Son yayınlanan 205 maddeli 694 sayılı KHK çarpıcı örneklerden biridir. Bir KHK ile hastanelerin yönetim şeklinden, oda ve borsa seçimlerine, TMSF bünyesine alınan şirketlerin Türk Ticaret Kanunu kapsamı dı- şına çıkarılmasından MİT Müsteşarı’nın Cumhurbaşkanına bağlanmasına, milletvekillerinin soruşturulmasından ilçe kurulması- na kadar onlarca farklı olanda düzenlemeler getiriyor.

Anayasa tanımazlığın, hukuksuzluğun, keyfiliğin dik alası…

Bu OHAL KHK’si “partili başkana” normal dönemler için verilen kararname yetkisinin de işaret fişeği gibi.

Partili başkan da bir KHK ile bütün kamu yönetimini alt üst edip, kendi istediği gibi bir devlet yönetimi, hastane sistemi, okul düzeni kurabilecek. Ormanları, tarım alanlarını, kıyıları istediği gibi kullanılmasının önünü açabilecek.

Milletin alın teriyle ödediği vergileri hesapsız kitapsız harcayacak. Millet vergisinin hesabını da soramayacak. Gazi Meclis de bugün olduğu gibi yine devre dışı kalacak, yaşananları sadece izleyecek.

Böyle bir düzende; hukuk, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi kavramların bir anlam ifade etmeyeceği açıktır. Türkiye; OHAL ile fragmanını izlediğimiz kara düzen bir yönetime sürükleniyor. Kara düzen sadece bugünleri değil, geleceği de karartıyor. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı’nın müfredat değişikliklerini savunurken yaptığı “Evrim Teorisi’ne inanmıyorum” açıklaması, aydınlık bir Türkiye’nin habercisi olabilir mi? Geleceğimiz çocuklarımız, AKP’nin 15 yıllık iktidarı döneminde denek haline getirildi.

Reform diye el yazısı getirdiler, reform diye kaldırdılar. Reform diye eğitim yaşını 5’e indirdiler, başka bir reformla yeniden 6’ya çıkardılar. Nasıl olsa elinin altında, halkın parasıyla yandaşlaştırılmış bir medya olunca; birbirinin zıttı düzenlemeler bile çelişki değil reform olarak sunulabiliyor. Liste uzun… Bugünün dünyasında kendi beşeri sermayesini böyle hoyratça harcayan başka bir ülke var mıdır?

Sanmam.

Sorun Milli Eğitim Bakanı’nın ya da Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı’nın kadına ya da Evrim Teorisi’ne bakışı değildir. Sorun, bugünkü iktidarın eğitim müfredatını akıl, bilim ve çağa göre değil; kendi dünya görüşüne göre şekillendirme dayatmasıdır.

Sorun; düne kadar “tek tipçi eğitim” dert yanan AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın çerçevesini çizdiği “kültürel iktidar” için tek tip nesil yetiştirme arayışıdır. Ve hedeflenin “aklı hür vicdanı hür nesiller” olmadığı; açıklamalarla ortadadır. Öğretim yılı açılırken öncelikli talep; herkese parasız, aklı ve bilimi temel alan nitelikli eğitimdir. Adalet, demokrasi ve nitelikli eğitim. Kara düzene teslim olmamak için çerçeve adım adım örülüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar