Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

Zor günler

Acılardan bir türkü düşünce yüreğime” diye başlar Zülfü Livaneli’nin “Zor Yıllar” şarkısı.

Yazının başlığı da “Zor Yıllar” olacaktı aslında ama zorlu sürecin günlerle sınırlı olmasına inanmak istiyor insan

. Bir yanda delilsiz, hukuksuz, kanunsuz şekilde cezaevinde günleri eriyen Cumhuriyet yazarları, gazeteciler; bir yanda hukuksuz KHK ile atıldıkları işlerine dönebilmek için günlerdir bedenlerini eriten eğitimciler.

Şimdi erimiş bedenlerin de cezaevine atılması talep ediliyor bir savcı tarafından.

OHAL dayatması altında Türkiye demokrasi ve hukuktan uzaklaştıkça, tüm birikimler eriyor.

Ders çıkarmak bir yana, Türkiye; YSK’nın kanunsuz kararının da desteğiyle “Genel Başkan Cumhurbaşkanı” modeline geçti.

Başbakan Yıldırım’ın referandumun ertesinde yaptığı “olağan kongre 2018’de” açıklaması ters yüz edildi ve bir ay içinde sözde tarafsız Cumhurbaşkanı, önce partili oldu, sonra da genel başkan koltuğuna oturdu.

Bu acelenin nedeni nedir?

Dert Türkiye midir?

Demokrasi ve hukuku egemen kılmak mıdır?

Bedenlerin, birikimlerin eriyip gitmesini önlemek midir?

***

Genel Başkan Cumhurbaşkanı’nın ilk vaatlerinden biri “Huzur ve refaha kavuşuncaya kadar OHAL.”

Huzur ve refah; nasıl ve ne zaman gelecek?

Türkiye’yi hukuksuzluk girdabına sokan, ettiği yemine göre tarafsız olması gereken ama seçildiği günden bu yana tanımadığı yeminini; AKP kongresiyle çöp tenekesine fırlatan bir yönetim anlayışı, Türkiye’ye nasıl huzur getirecek?

Peki ya refah?

Fiili başkanlık döneminde kişi başı milli gelir, 12 bin 112 dolardan 10 bin 807 dolara geriledi.

TÜİK’in makyajlarına rağmen herkes bin 305 dolar yoksullaştı.

TL’deki değer kaybı yüzde 60’ı geçti, kamunun borcu 177 Milyar TL arttı.

Geniş işsizlik 7 milyonu geçti ve her 3 gençten biri işsiz. Sadece 2016 yılında turizm sektörü 10 milyar doların üzerinde kayıp yaşadı.

Yine bu fiili başkanlık döneminde örtülü şekilde harcanan kaynak 5 Milyar TL, eski parayla 5 katrilyon lira düzeyindedir.

Bu tabloyu ortaya çıkaran partili Cumhurbaşkanı, Genel Başkan Cumhurbaşkanı olunca; 2023 için 2 trilyon dolar milli gelir, 500 milyar dolar ihracat ve kişi başı 25 bin dolar gelir hedefi gösteriyor.

Milletin aklıyla dalga geçmek değil mi bu?

Yaklaşık 856 milyar dolar, 7 yılda 2 trilyon dolara nasıl çıkacak?

Her yıl yüzde 10’luk büyüme rakamlarıyla bile ulaşılması mümkün olmayan hedef için her halde TÜİK’e güveniliyor.

Bir talimatla hesap yöntemi değişiverir ve gelsin zenginlik.

***

Huzur ve refahın olduğu ülkeler, hukuk ve demokrasinin de egemen olduğu, ülkeler. İnsani gelişmişlik endeksinde ilk 10’da yer alan ülkelerin 8’inde parlamenter demokrasi var.

Diğer iki ülke İsviçre ve ABD…

Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, küresel rekabet, küresel yaratıcılık ve dünya mutluluk endeksi gibi tüm endekslerde durum aynı.

Bu endekslerin dibinde ise başkanlıkla yönetilen ülkeler var.

Bunlar tesadüf olabilir mi?

Kuvvetler ayrılığı ilkesini reddederek, her şeyin bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştığı genel başkan cumhurbaşkanı modeliyle demokrasinin gelişeceğini, ekonominin şaha kalkacağına inanmak mümkün mü?

“Huzur ve refaha kadar OHAL”in anlamı, genel başkan cumhurbaşkanı döneminde hep OHAL’dir.

OHAL uzadıkça, hukuksuzluk büyüyecek, acılar, kayıplar büyüyecektir.

O nedenle başlık “zor günler”dir.

Daha çok acı türküler yakılmadan günler içinde bitsin diye.

Önceki ve Sonraki Yazılar