Değişim lazım, ar damarı şart!

İmamoğlu'nun ateşli düşmanı, Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül, bir gün önce "İmamoğlu ‘milli güvenlik’ meselesidir. FETÖ’nün adayıdır. Bu seçim meselesi değil. İstanbul’u “ikinci kez” ele geçirme girişimidir.." demişti. Seçim sonrası Yeni Şafak "İstanbul kazandı" diye manşet attı.

"Demokrasi kazandı" diyen Sabah gazetesinin yazarı eski FETÖCÜ, bir ara APOCU, şimdilerde PELİKANCI yazarı Hilal Kaplan ise seçimden sonra "Üzüldüğüm Kandil ile Pensilvanya'yı sevindirecek bir sonucun hasıl olmasıdır." dedi. Yazarlarına bakılırsa İstanbul'u teröristler kazandı; gazetelerine bakılırsa "demokrasi"... Hangisine inanalım?

İster Ekrem İmamoğlu'nun soyadından 'Papazoğlu', doğduğu yerden, kravat renginden 'Yunan-Pontus', rakibiniz olmasından 'Sisi' çıkarın; hadi bunlar da kesmezse 'kokteyl terör örgütü' deyin; canınız ne isterse artık. Ama bilin ki vatandaşta iftiralarınızın karşılığı yok ve kusura bakmayın Abbas yolcu! 

Görevlerinden olma, köşelerinden kovulma, belediyenin ihalelerini kaybetme korkusuyla kesik başlı tavuk gibi yalpalanyanlara sesleniyorum; "Senin takiye devrin bitti"... 

SEVGİ PITIRCIĞI OLUVERENLER
Bir de yarım ağız "barış" teklifçileri var: "Öpüşelim, barışalım, vatandaş bu ötekileştirici dilden usandı".  Bu halk böyle yarım ağız günah çıkarma seanslarına, sıkıştıkça sarıldığınız "biz dersimizi aldık" palavralarına, takiyelerinize, rüşvetlerinize doydu. Önce nefret dilini kim kullandı, vatandaşın huzurunu kim kaçırdı, bu ülkeyi kim yönetemiyor, vatandaş kimden ve neden şikayetçi doğrudan muhatabına sesleneceksin. "Kandırıldık, aldatıldık" demeden özeleştiri vereceksin. Yaptık bir halt diyeceksin. Ortaya konuşarak "sevişip öpüşelim, gel barışalım artık" davetinin karşılığı yok. 

Devran döndü, rüzgar başka yerden esiyor. Muhalefetin neredeyse tüm aktörlerinin "kapsayıcı dili" gün geçtikçe daha çok karşılık bulacak. Bugün büyük şehirleri sardı, yarın tüm ülkeyi saracak. Yaptığınız her konuşmada ektiğiniz nefret tohumlarıyla tarihe karışacaksınız. Demokrasiyi sindirebilenler, birbirlerinden hoşlanmasalar da tahammül etmeyi öğrenenler bir arada yaşama kültürü geliştirecek. Beslendiğiniz o öfke, o düşman edebiyatıyla bu ülkenin omuzlarından ineceksiniz. 

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi,  

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,

Dünle beraber gitti cancağızım

Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”

...

Çünkü bize değişim lazım...

Önceki ve Sonraki Yazılar