Elif Doğan Şentürk
Bazen gidersiniz
Bazen gitmek gerekir, gidersiniz...
Sorgusuz sualsiz vurmak istersiniz kendinizi şose boylarına.
Börtü-böcek öylece bakakalır arkanızdan.
Hesaba çekersiniz kendinizi, rakamlardan uzak.
Parmaklarınızın arasından süzülüp giden mürekkep kokulu kâğıtlar düşer aklınıza.
Bir promterin akışı kadar uzun, bir seyircinin bakışı kadar kısadır maceranız.
İnsanı en iyi yansıtan ayna vicdandır ve o vicdan pas tuttu mu bir kere, en bilge kurnazlıklar bile çaresiz kalır karşısında.
Üzülürsünüz... Tutunmak, tutundurmak için gösterdiğiniz çabaya.
Üzülürsünüz... Emeğinize, alınterinizine.
Ama yine de gidersiniz.
Tüm benliğinizle, saydam ve tertemiz bir yolun yoldaşı olursunuz.
Yol da siz olursunuz yolcu da.
Bütün sahtelikler, bir el sallamak kadar uzağınızdadır artık.
Durup dinlenmeden gidersiniz...
.
Bütün yollar gibi, yolculuklar da biter sonunda.
Ve bir bakarsınız sabahın alacakaranlığında, bahar olanca enerjisiyle gelir.
Güneş ışık olur, can olur gözbebeklerinize.
Camdan gidersiniz, candan gelirsiniz dostların arasına.
Hesapsız oturursunuz “güneşin sofrasına”
Ve o dizeler düşer aklınıza;
Milyonlarca emekçinin, pamuk ve pirinç tarlalarında bir ırmak gibi akan alın terinin hışırtısını sesinize katarak okursunuz.
.
“Dalgaları karşılayan gemiler gibi,
Gövdelerimizle karanlıkları yara yara çıktık,
Rüzgârları en serin, uçurumları en derin, havaları en ışıklı sıra dağlara.
Arkamızda, bir düşman gözü gibi karanlığın yolu.
Önümüzde, bakır taslar güneş dolu.
Dostların arasındayız!
Güneşin sofrasındayız!”
.
Evet, bazen gitmek gerekir...
Ben de ikinci evim olan Halk TV’den gittim...
Zaten bir süredir de ekranda değildim.
Birlikte ağladık, birlikte güldük.
Acılarınızı, hüzünlerinizi, sevinçlerinizi konuştuğunuz dost sohbetlerinize davetsiz misafir oldum çoğu zaman.
Aslında aynı evin içindeydik; ben camın arkasında, siz önündeydiniz.
Siyaset konuştuk; eğitimi, yargıyı, ekonomiyi.
Ali İsmail’i, Berkin’i, Abdullah’ı anlatmanın acısıyla kıvranırken, tutmak zorunda olduğum gözyaşlarım, sizin kalbinize aktı gizli gizli...
Soma’yı anlatırken mesela; bedava diye dağıtılan kömürlerin bedelinin can olduğunu konuştuk.
Ama en çok Atatürk’ü göğsümüzü gere gere... Çıkış yolunun kuruluş felsefesinden geçtiğini söyledik her fırsatta.
Doğru ve şeffaf haberciliği kendine vazife edinmiş biri olarak elbette ki konuşmaya, yazmaya devam edeceğim.
Halk TV’ye bana kattığı, öğrettiği her şey için ve beni sizlerle buluşturduğu için teşekkür ederim.
Bu arada, Yurt Gazetesi’ndeki yazılarıma “Sokağın Sesi” köşesi altında devam ediyorum.
Düşüncelerimi özgürce sizlerle paylaşmama vesile olan Yurt Gazetesi’ne de ayrıca teşekkür ederim.
Yeni bir evde buluşmak umudu, heyecanı ve dileğiyle...