AKP’ye yakın siyasetçi, gazeteci ya da televizyoncular, Muharrem İnce’nin CHP tarafından yalnız bırakıldığını ekibi olmadığını iddia etmeye başladılar.
İnce bunun böyle olmadığını milletvekillerinin miting alanlarında olduğunu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile sürekli temas halinde olduğunu ve CHP örgütünün alanlarda adeta seferberlik ilan ettiğini söyledi. Ve asıl yalnız olan “Türk Basını” dedi.
Benim de izlenimlerim bu yönde. 
Elbette bu tür söylemler algı operasyonu. CHP, adayıyla birlikte bir bütün olarak 24 Haziran seçim kampanyasını yürütüyor.
Peki, asıl yalnızlaşmalar ve yol ayrımları hangi siyasi partide ya da partilerde yaşanıyor.
MHP, İyi Parti tarafından bölündükten sonra iki önemli ismi listeye koymadı. Ülkü Ocakları eski genel başkanı Atilla Kaya ve partinin önde gelenlerinden Oktay Vural. Bunlara birkaç isim daha ekleyebiliriz.
Ya AKP?
Kurucularının önemli bir kısmıyla yollar ayrıldı. Her ayrılan zehir-zemberek açıklamalarla, partiyi ve Erdoğan’ı eleştiriyor.
Tabi bunların bir kısmı partiden ayrıldı bir kısmı hala partide ama ha var ha yok hükmündeler. Örneğin; Abdüllatif Şener, Ertuğrul Yalçınbayır zaten çoktan yolları ayırmışlardı.
Daha dün kardeşim dediği, Abdullah Gül, Erdoğan’ın karşısına aday olmaya hazırlanmıyor muydu?
Nitekim bu süreçte Gül’ün konutunun bahçesine helikopter indirilmek zorunda kalındı.
Ya Davutoğlu? Nerede ve nasıl konumlanmış acaba?
Peki, Erdoğan’ın, ekonomistlerinden Ali Babacan...
Evet, asıl yol ayrımı AKP’de yaşanmakta, hem de sessiz ve derinden.
Yani aslında yandaş medya ve AKP’liler Muharrem İnce’ye nerden nasıl saldıracaklarını, nasıl çamur atacaklarını şaşırmış durumdalar.
Bırakalım bu saçmalıkları da İnce’nin seçim manifestosuna bakalım.

“Gelecek Bildirgesi”

Muharrem İnce Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim durumu başlıklar halinde sıraladı ve çözüm önerilerini sundu.
Hukuk, Demokrasi, Ekonomi, Dış Politika, Eğitim... “Bu sütunlar üstünde yükselen onarım projemizin çatısını ‘kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter rejim’ oluşturacaktır” dedi.
İnce, Hukuk devleti için ilk adım olarak OHAL’i kaldıracak. 
Kamu yöneticilerinin hukuka, bilime, kamu yararına uygun ve tarafsız biçimde görev yapmalarının esas olacağını söyledi.
Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan ekonomi politikalarına son vereceğini, Uluslararası politikada vazgeçilmez ilkesinin, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” olacağını belirtti. Kadın haklarından, çocuk haklarına işçi haklarına, kültür ve sanata ve daha yerle bir edilmiş birçok değerlerimize kadar hepsini sıraladı... ‘Onarım dönemi’ olarak adlandırdığı bu süreç için herkesi “Gelecek Bildirgesi”ne ortak olmaya davet etti.
‘’Birbirimizle Barışacağız’’, ‘’Birlikte Büyüyeceğiz’’ ve ‘’Hakça Bölüşeceğiz”
Evet okuduğu her satırın altına imzamı atıyorum.
“Milletimize inanıyoruz, kendimize güveniyoruz, biz kazanacağız, Cumhuriyet kazanacak” Peki yandaş medya ve AKP’liler Muharrem İnce’ye karşı şimdi nasıl bir politika üretecekler, nerden ve nasıl saldıracaklar!
Bekleyip göreceğiz…