AKP'NİN KORONA İLE DANSI

Biliyorsunuz, Corona dünyayı kasıp kavururken, “Bizde yok” deniyordu. Ne zamanki IMF'den Corona virüs için 50 milyar dolarlık yardım paketi açıklandı. Hemen bide de Corona olduğu duyuruldu.

Umre’den gelen 21 bin kişi kontrolsüz olarak yurdun dört bir yanına dağıldı.

Polisler karantinadan torpillileri kaçırdı.

Ardından, Corona ile ilgili güya tedbirler alınmaya başlandı.

Öyle oldu ki, bu tedbirler tirajı komik bir hal aldı.

Öyle ki, 19.03.2020 tarihinde Koçarlı Haber’de yer alan bir haber ve görüntüler bizleri şok etti.

Haber de “Ülke genelinde başlatılan Koronavirüs salgınına karşı uyulması gereken hijyen kurallarını alt üst ettiler” başlığı kullanılıyordu.

Koçarlı Belediye Başkanı Nedim Kaplan ve Koçarlı Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Örnek, kalabalık bir ekip ile Koçarlı İlçesinde lokanta ve restoranlarda hijyen kurallarıyla ilgili incelemede buldu.

İşletme sahipleri ile çalışanların maske ve eldiven taktıkları, denetleyenlerin ise herhangi bir önlem almadıkları, komşu gezmesine gelmiş gibi davrandıkları görülüyordu.

Denetlemede Belediye Başkanı Kaplan, Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Örnek ve beraberindeki heyetin eldiven ve maske takmamaları, işletmelerdeki tezgahlara çıplak elle dokunmaları dikkatlerden kaçmıyordu. Vatandaşlara örnek olmaları gerekirken denetlemenin başındakilerin denetleme sırasında 1.5 metre mesafe kuralına da uyulmaması dikkat çekiyordu.

Olayın en acıklı yanı ise denetimin(!) ardından açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Kaplan’ın, gıda sektörü ile ilgili iş yerlerinde müşterilerin arasında en az 1,5 metre mesafe bulunması, çalışanların ise mutlaka maske, eldiven ve bone kullanmaları gerektiğini söylemesiydi.

23.03.2020 tarihinde Koçarlı ilçesinde bir tirajı komik olay daha yaşanıyor, bu insanlara pes dedirtiyordu.

Koçarlı Belediye Başkanı Nedim Kaplan, ilçede kurulan semt pazarındaki Kahvehaneleri açın talimatı verince diğer kahveciler ayaklandı.

Koronavirüs (COVID-19) önlem amacı ile ilçede kurulan semt pazarında incelemelerde bulunan Koçarlı Belediye Başkanı Nedim Kaplan, bir kahvehane işletmecisinin, “Bugün semt pazarı sadece çay satabilir miyiz” diye istekte bulunmasının ardından, “plastik bardak da çay satılmak üzere açabilirsiniz” talimatını verdi.

Pazar çevresinde bulunan diğer kahvehane işletmelerinin aynı şekilde açmasının ardından pazarda denetim yapan İlçe emniyet Amirliği ekipleri müdahale etti. Ve tamamını kapattı.

Koçarlı’da Corona ile sözde mücadele destan olur.

Bu da eğitimi eksik insanların yönetiminin nasıl bir felakete sürükleyeceğinin de bir kanıtı gibiydi.

Geçen gün Koçarlı’da, AKP'li başkanlar yaşlı kadının evine ziyarete gidiyor, ne garip ki kadının evine ayakkabılarıyla giriyorlardı.

AKP Koçarlı İlçe Başkanı İlyas Arslan ve Kadın Kolları Başkanı Yasemin Uygun ev ziyareti sırasında inanılmaz bir skandala imza atıyorlardı.

Ziyaret esnasında yaşlı kadının evine AKP Kadın Kolları Başkanı Yasemin Uygun ve AKP İlçe Başkanı İlyas Arslan ayakkabılarıyla giriyordu.

Yerde duran yemek tepsisine aldırış etmeyen İlçe Başkanı İlyas Arslan ve Kadın Kolları Başkanı Yasemin Uygun, fotoğraf için uygun açıyı bekledi.

AK Parti Kadın Kolları Başkanı Yasemin Uygun’un ayakkabılarıyla girdiği evde üzerinde yemek tepsisi olmasına rağmen sofra bezine de basması dikkat çekiyordu.

AKP Koçarlı İlçe Başkanı İlyas Arslan ve Kadın Kolları Başkanı Yasemin Uygun'un yaşlı kadının evine ayakkabılarıyla girmesi sosyal medyada da büyük tepki topluyordu.

Namaz kılınan, yemek yenen odaya ayakkabıyla girmenin ayıp ve günah olduğunu söyleyen vatandaşlar, "Yazıklar olsun. Bu kadar mı milletten uzaksınız? Teyzemizin namaz kıldığı, tepsiden de belli yemek yediği bir yere sokak ayakkabısıyla girilir mi?” ifadelerini kullanıyorlardı.

Eve girerken neden ayakkabılarımızı çıkarmalıyız?

Bu sorunun birçok cevabı var; Houston Üniversitesi’nden araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre ayakkabıların yüzde 40’ı “C.diff” denilen zararlı bir bakteri taşıyor ve bağırsakta bulunan klostridyumun yerine geçiyor. Bunlar, tedavi edilmesi oldukça güç sporlar. Araştırmaya göre bu C.diff bakterisi sadece ayakkabı tabanında bulunmuyor, aynı zamanda evin çeşitli yerlerine yayılıyor. Tuvaletler, tavanlar, döşemeler ve her türlü kuru alanda uzun süre yaşayabiliyor.

C.diff bakterisinin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinin zor olması ise bu bakterinin birçok antibiyotiğe karşı dirençli olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle bakteri hızla çoğalıyor ve tedavi gittikçe daha zor ve karmaşık bir hal alıyor. Bağırsak dokusu zarar görüyor ve sonunda bağırsak iltihabına neden oluyor. Örneğin hastanede kalan birçok kişi C.diff enfeksiyonnu alıyor ve tedavisi daha da zorlaşıyor.

İşte böyle bir bakteriyi evinize getirmek istemezsiniz değil mi? O zaman eve girerken ayakkabılarınızı çıkarın.

Ve başkasının evine de asla ayakkabı ile girmeyin. Ayakkabı ile evine girdiğiniz insanın hastalıktan ölmesine sebep olursunuz.

Ne garip ki, Koçarlı’lı AKP’liler adeta yaşlı teyzeyi hastalıkların pençesine atmışlardı.

Neden?

Onlar ayakkabı ile ilgili bu gerçekleri bilmiyorlar mıydı?

Arizona Üniversitesi’nden uzmanlar, ayakkabıların altındaki bakterilerin sayısını belirlemek istemiş. Yapılan araştırmanın sonunda, ayakkabıların altında tam 9 farklı bakteri bulunmuş. 9 gruba ayrılan bu bakteriler gözler, akciğer ve karın bölgesindeki enfeksiyonların nedenini oluşturuyor. Bu bakterilerden özellikle iki tanesi, E.coli ve klebsiella bakterileri, karın ve bağırsak bölgesinde enfeksiyona ve zatürreye neden oluyor.

Sonuçlar zaten kendini belli ediyor: Günlerce giyilen ayakkabılar bir klozetten daha kirlidir!

,Evet, doğru okudunuz!

Bir klozetten daha kirlidir.

İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü, Prof. Dr. Erkan Topuz, kanserle mücadelenin, anne karnında başladığına dikkat çekerek; bakın neler diyordu:

"Sokakta giydiğimiz ayakkabılarla, evde dolaşmamalısınız. Eğer evde ayakkabı ile gezmek istiyorsak; dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp, başka bir ayakkabı giymeliyiz. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler, kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir.

Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs.”

Koronavirüs tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündeme oturdu. Prof. Dr. Birol Baytan kişisel temizliğimiz ve eşyalarımızın temizliği ile ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgiler paylaştı.

Tuzlu su, sirke ve limonun tedavide hiçbir etkisi olmadığını belirten Baytan ayakkabı terlik ve giysi temizliğinin bu süreçteki önemine değindi.

Covid 19 yeni bir virüs yaklaşık 4 aydır tanıdığımız bir virüs. Araştırmalarda saatlerce hatta günlerce cansız yüzeylerde kalabileceği gösterilmiş ise de hastalık oluşturma potansiyelinin cansız yüzeylerde 12 saatten uzun olmadığına dair bilgiler var.

Bu dönemde en önemli temizlik önlemleri sık sık en az 20 saniye süre ile bol sabun ile elleri yıkamak ve mümkün ise kağıt havlu kullanmak.

Ayakkabılar ile eve girmemek. Evde kullandığımız terlikleri dezenfekte etmek...”

Hadi AKP’liler bu bilimsel gerçeklerden uzaktılar, ya; din?

Bunlar dini de mi bilmiyorlar ya da es geçiyorlardı.

Taha Suresi 11-12 ayetlerde Cenab-ı Allah, Musa Aleyhisselam kendisine yaklaştığında, “..kendisine: Ey Mûsâ! diye nidâ edildi. Şüphesiz ben senin Rabbinim. Haydi ayakkabılarını çıkar; çünkü sen mukaddes Tuvâ Vâdisi’nde bulunuyorsun!” diye buyurmadı mı?

AKP’li Vakit gazetesinde Hüseyin Öztürk; “Eve ayakkabı ile girmek sonradan görmüşlerin modasıydı” diyor ve şöyle devam ediyordu:

“1970’lerin ortalarında sonradan görmüş ve kentli olmak isterken, şehirliliği eline yüzüne bulaştırmış, emek verip, bedel ödeyerek zengin olmamış, helalden uzak durmuş, haramsız kalmamış görgüsüzlerin en çok benimsedikleri adetleri; evlerinin odaları ve yatak odalarına kadar ayakkabılarıyla girmekti.

Bu ilkel davranışı halen özel televizyonlardaki bazı yerli dizilerde de görmek mümkün. Toplumumuzun “ev ve aile” kavramından anladığı ve benimsediği ahlaki değerleri zayıflatmak için dizi patronlarının veya senaristlerinin bilinçli olarak yaptırdıkları bir uygulama olarak biliniyor.

Oysa Müslüman bir millet olarak bizim kültürümüzde bırakın ev ve aile ortamının kutsallığını, ahırlarımızın bile bir kıymeti harbiyesi vardır. İnsanlara saygı duymak bir yana, hayvanlara saygı ve sevginin gereği, ahırlara da evler kadar önem verilir bizde.

Mesela hayvanlar dışarıdan gelip ahırlara gireceği zaman bütün vücutları kontrol edilir, üzerlerindeki toz, toprak, börtü böcek, yara, bere gibi ne varsa bakılır, ayaklara mutlaka ayrıca dikkat edilir ve ahıra öyle girerler. Ayrıca hayvanlar gelmeden ahırlar temizlenir, havalandırılır, yemleri konulur, suları tazelenir ve pırıl pırıl bir yerde dinlenmeleri sağlanır.

Ahırlarına böylesine önem veren bir millet evine vermez mi? Tabii ki verir. Toplumumuzun ekseriyetinin inancına göre; evler namustur, şereftir, güvenliktir, kaledir, barınaktır, doyulan ve doğulan kutsal mekânlardır. Ve aynı zamanda mescit mesabesindedir. Ateistlerin bile evinde ihtiyaten seccade bulunur. Böylesine kutsaldır evler.

Bu sebeple Müslüman evlere ayakkabı ile girilmediği gibi, kirli elbiselerle, kirli el ve yüzlerle oturulmaz ve yatılmaz. Helal ve haramın azami dikkat edildiği huzur yuvalarıdır. Kötülüklerin barınmadığı, korku, endişe ve her türlü tehlikeden uzak yaşam alanlarıdır.

Bizim örf, adet ve geleneklerimizde eve gelen misafir, ayakkabı ile içeri girmek ister ve girerse, o misafir değil, niyeti kötü insan olarak değerlendirilerek tehlikeli addedilir. Ev sahibine ve evin kutsallığına ihanet olarak kabul edilir.

Böyle kişilerin misafir oldukları hanelerde ev sahipleriyle konuşabilecekleri, danışabilecekleri, paylaşabilecekleri hiçbir şey yok demektir. Zaten ayakkabı ile eve girmek, o aileyi yok saymak ve hiç mesabesinde görme anlamı taşıdığından, herkes birbirine “tehlikeli yabancı” olarak bakar.

Bir aileyi ziyaret edeceksiniz, hal hatır soracaksınız, derdine derman olacaksınız, içeri girip, bir bardak ayranlarını veya sularını içeceksiniz, gönül alacaksınız, gönül yapacaksınız, sevgi ve saygı sunacaksınız ama insanların huzuruna ayakkabı ile girip oturacaksınız. Böyle bir anlayışı aklı başında hangi insan geçerli bir mantıkla izah edebilir.”

Evet, bu sözlerin sahibi ben değil, AKP’li vakit gazetesidir.

Ne garip ki, AKP’nin Koçarlı yöneticileri bütün bilimsel gerçeklerin, din, gelenek, örf adetlerin aksine davranarak yaşlı bir teyzeye hayatlarının kötülüğünü yapmışlardı. Keza ziyaret ettikleri diğer insanlara da...

Sonra bir de zeytinyağı gibi suyun yüzüne çıkarak, “bastığımız sofra bezi değil, soba beziydi” gibi özürleri kabahatlerinden büyük konuşuyorlardı.

Ne diyelim, Allah cümlemizin başına merhamet sahibi yöneticiler versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar