Gılman taciz ve tecavüz

İslam’ın emirlerinin aksine evlenmeyen ve bu hareketini maskelemek için dinin kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmeye kalkan Gülen, 1990 ve 91 yıllarında Hisar ve Yeni Cami’de verdiği vaazlarında Allah’ın kendilerine ötede, orası neresiyse kendilerini Behçet'e, Nedret'e ve en önemlisi de 'Gılman’lara uyaracağını üzerine basa basa vurguluyordu.

Behçet ile Nedret’i bir kenara bırakıp, “Gılman da ne ola ki” diye yine kendi cemaatlerinden, yani bir Nurcu’nun yazdığı “Yeni Lügat” adlı sözlüğe baktığımızda Gılman’ın karşılığında “Bıyığı terlememiş erkek çocuğu” tanımını görürüz.

Ve Gülen’e bir kere daha sorarız “Tüyü bitmemiş erkek çocuklarına sulanmak dinin neresinde var?..”

Herhalde bunun cevabını da Gülen’in ev toplantılarında verdiği konferanslarda sarfettiği sözlerde aramalıdır:

“Emre itaati Adem'den, aşkı da şeytandan öğrenmek lazım!..”

Fetullah Gülen, “Ölçü veya Yoldaki Işıklar” adlı kitabının 2. cildinin 95. sayfasında ‘İnhiraf’ yani “Dönme, sapma, doğru yoldan çıkma” başlığı ile karşı cinsten biriyle konuşmayı, dertleşmeyi bile zaaf eseri, tabiat bozukluğu veya o cinse ait karakteri taşıma emaresi olarak nitelendiriyordu. Ama Gılmanlara, yani tüyü bitmemiş erkek çocuklarına sulanmayı da “ulvilik” olarak görüyordu.

Gülen, vaaz ve sohbetlerinde; Allah’ın insana; “Huri, Gılman ve Perdedarlarla donatılmış cennetler sunacaktır” diyordu. Huri; ahu gözlü çok güzel kızlar, Gılman; bıyığı terlememiş çocuklar, Perdedar; bir şeyin görünmesine ve bilinmesine mani olan kişi!..

Görüldüğü gibi Fetullah hiçbir şeyi eksik bırakmamış...

Şimdi diyeceksiniz ki, “Bu perdadar günümüzde de var mı”

Bence var!..

Çocuklara yapılan her taciz ve tecavüzün ardından, mahkemeler ne garip ki, tacizci tanınmasın, bilinmesin diye yayın yasağı koyuyor. Bunlardan iyi perdedar olur mu?

Sözde din adamı kılığındaki, haçlarını koyunlarında saklayan gündüz Müslüman, gece haçlı olan bu tipler, '6 yaşındaki çocuklarla evlenilir' gibi sapıkça fetvalar vermelerinin ardında çocuklara yönelik taciz ve tecavüzün sayısında korkunç bir artış oldu.

Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, taciz ve tecavüzü meşru kılmak için “Küçüğün rızası var” demişti.

Yine dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu, Kur'an kurslarındaki onlarca, yüzlerce taciz ve tecavüz olayı için “Bir kereden bir şey olmaz” sözleriyle gündem olmuştu.

CHP’nin çocuklara yönelik taciz ve tecavüz olayları araştırılsın önergesi, AKP’lilerin kahkaları arasında yine AKP’lilerin oyları ile reddedilmişti.

Yine Kur'an kursu ve dinci yurtlarda onlarca yangın olmuş, yüzlerce çocuk canlı canlı yanmıştı. Yine bu yangınlardan birinden sonra TBMM'de AKP Bursa Milletvekili Osman Mesten, Adana'nın Aladağ ilçesindeki 11'i çocuk, biri eğitmen 12 kişinin hayatını kaybettiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yurt yangını ile ilgili olarak şunları söylüyordu: "19 milyona yaklaşan ortaöğrenim öğrencisine sahibiz. Bu kadar öğrencinin olduğu bir yerde zaman zaman beklemediğimiz hadiseler, müessif hadiseler olabilir"

Bu sözlere CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Allah kahretsin sizi. Böyle bir şey olur mu” diyerek tepki gösterdi.

AKP’nin andımızı kaldırmasındaki nedenlerden biri, Türklükten duydukları rahatsızlıktan başka, andımızda yer alan “Küçüklerimizi korumak” sözleriydi.

Oysa;

Köy Enstitüleri'nde ne bir tecavüz, ne bir yangın, ne ihmal kurbanı ölüm meydana gelmişti.

O okullar erdemli, bilge öğrenci yetiştirdiler…

AKP döneminde camiler bile seks bahçesi haline getirildi…

Manisa Manşet gazetesinde yer alan habere göre, Salihli’nin Kurtuluş Mahallesi’nde imamlık yapan E. Ö. öğle namazını kıldırdıktan ve cemaatin dağılmasından sonra bir kadını camiye aldı. Durumu fark eden cemaatten birkaç kişi ise polis çağırdı. Caminin etrafında kalabalığın toplanmasının ardından 5 araç ve 3 motosikletli polis ekibi camiye geldi. Kapıyı kilitleyen imam, 40 dakika boyunca polislere açmadı.

Ablasının küçük kızına tecavüz edip, hamile bırakan imam içkinin haram olduğunu söylüyordu.

Adana, müftü ve bir kadın Kur'an hocasının cami lojmanında çıplak ve uygunsuz vaziyette yakalanma skandalıyla çalkalanıyordu.

Teftiş için köy camisine gelen 4 çocuk babası ilçe müftüsü M.Ç, burada görevli kadın Kur'an hocasıyla çıplak ve uygunsuz vaziyette yakalandı.

Müftü ve kadın hocayı uygunsuz vaziyette basan kadın hocanın, öğretmen olan kocası M.A. müftüyü dövüp makam aracının camlarını kırdı..

Adana il müftüsü ise konuya ilişkin: “Doğru olduğunu sanmıyorum. Araştırıyoruz, bir iftira söz konusu olabilir” açıklaması yaptı…

En ilginç açıklama da kadınla Kur'an kursu hocasıyla çıplak basılan müftüden geliyordu: “Hatim indiriyorduk!”

Bu olaylardan sonra da bu isimler de pişkince “içki haram” diyebiliyorlardı.

Gelin şimdi İlyas Salman’a kulak verelim:

“Keşke içki içenlere olan öfkeniz, bu yoksul milletin parası ile saltanat süren haramilere, çocuklara tecavüz eden sapıklara da olsaydı."

Önceki ve Sonraki Yazılar