Münafık

Sözlük anlamında 'dinin kurallarına inanmadığı halde inanıyormuş gibi davranan ve böyle görünmeye gayret eden kişi' anlamına gelene ne deniyormuş?
Münafık!..
Dini kaynaklarda ise münafık; Allah’ın birliğini, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve onun getirdiklerini kabul ettiğini söyleyen, Müslümanmış gibi görünen fakat aslında inanç sahibi olmayan kimselere denirmiş.
Yani;
Koynunda hacını, 6 köşeli yıldızını saklayanlar…
Münafıkların içi başka dışı ise bambaşkadır, iki hatta çok yüzlüdür...
Müslüman ve haçlı askerleri savaştığında, haçlı askerlerine başarılar dilerler…
Münafığın sözü ile özünün bir olmamasına Kur’an'da şöyle yer verilmiştir. (Bakara Sûresi, 8 – 10. Ayetler)
“İnsanlardan, inanmadıkları halde, 'Allah’a ve ahiret gününe inandık' diyenler de vardır. Bunlar Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.”

İslâm dini için münafıklar, inanmayanlardan çok daha tehlikelidir. Çünkü münafıklar, dıştan Müslümanmış gibi gözüktükleri için tanınmaları çok zordur. Onların gerçekten inançlı müminler olup olmadıkları anlaşılmaz.
Nasıl anlaşılsın ki?
Münafıklar, içten içe Müslüman toplumun huzur ve düzenini bozarlar. Kendi ceplerini doldurmak için saf Müslümanları yanıltır, kendi çıkarları için kullanırlar.
Tıpkı Muaviye gibi Müslüman halkın parası ile kendine saray yaptırıp zevk-ü sefa içinde yaşarlar.
Hatırlayın;
Muaviye: “Ey Eba Zer, sarayımızı nasıl buldun?” diye sorar.
Ebu Zer de: “Eğer kendi paranla yaptıysan israftır, halkın parasıyla yaptıysan haram!” yanıtını verir.
Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler…
Başka?
Sözünde durmaz…
En önemlisi; emanete hıyanet eder…
Ben değil, İslam alimi Buhari söylüyor.

Diyeceksiniz ki; biz böyle birini tanıyoruz.
Tabii ki herkesin hayatının bir yerinde münafıklar cirit atıyordur.
Münâfikûn Sûresi, 4. Ayet’te bakın münafıklar için ne deniliyor…

“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?”
“Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” bölümüne de fazla kafayı takmayın.
Mâide Sûresi, 62 – 63. Ayetler’de tanımlamaların daha da netleştiğini görüyoruz ya, bu kadarı da yeter.
Sözün fazlası aptala söylenirmiş…
“Onlardan birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne kadar kötüdür! Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! İşledikleri (fiiller) ne kötüdür!”

Allah kitabında “Allah onların canını alsın” diyorsa, biz ne halt edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar