OKUNACAK KİTAPLAR

Değerli okurlarımız bugün yine iki adet çok güzel kitap tanıtacağım.
Kitaplar Baygenç Yayıncılık’tan çıkmış.
Kitapların ilki Muhsin Salman tarafından kaleme alınmış. Harika bir şiir kitabı.

bir-dag-masali.jpeg
Kitabın arka kapağına Baygenç’den Arslan Bayır bakın neler yazmış;
“Muhsin Salman, mizah ustalarımız Aziz Nesin, Muzaffer İzgü, Şair Eşref, Neyzen Tevfik, Ruhsati, Nefi... gibi ozanlarımızın devamıdır.
Bir yerde Dede Korkut gibi bilge ders verirken; bir yerde Deli Dumrul gibi haksızlıklara başkaldırı vardır dizelerin içinde.
İyisi mi kitabı okuduktan sonra; dağ mı masalı doğurmuş, masal mı dağı bağırtmış kararı siz verin değerli okurlar.”
 
İkinci kitabımız, Hüseyin Kaya tarafından kaleme alınan Eğitim Pınarı.
150 sayfadan oluşan kitaba Muhsin Salman önsöz yazmış.

bir-asirlik-kitap.jpeg
Bakın neler yazmış:
“İnsanlar tanıdım insanlar sevdim. İnsanlar tanıdım insan görüneninden kar yağmış gibi üşüdüm. Utandığım da oldu. Güneşte gölgesi büyüyen insan değildir diye düşündüğüm de. İnsan güneşle bütün olan ay ve yıldız gibi şavkıyandır. Gerisine iz bırakan söz bırakandır.
Yaşadığı acılarla büyüyendir. Merzifon çocukluğumuzun “şairi.” Çocukken köyde öyle anılırdı. Marınca Köyünden üzümler kirazlar tek arabayla gelirdi köyümüze. Haşhaş almaya, kuyumculara gremse almaya, bir de Piri Baba Türbesine kurban kesmeye giderdiler bizimkiler.
Derken lise yıllarında Merzifon’da biraz fazla eğleştim. Deli Hayri diye anılan bir profesör çekti dikkatimi. Rahmetli Hayri Engin, çevre dostu sanatçı biri, Ama tüm öğrenciler adını duyduğumuzda bile korkuyoruz. Sonra başka değerleri gördüm tanıdım.
Yıllar sonra liseyi okuduğum Merzifon’a yeniden geldim. Hayri öğretmenim göçüp gitmiş. Ressamlar duydum tanıdım. Şairler duydum tanıdım. Berin Taşanlar ki emekli savcı, şair ve yazar. İzmir’de tanıdım. Sami Baydar kendi halinde kendi âleminde. Yaşlı olmak ihtiyar olmak değil. Muzaffer İzgü, Server Tanilli ve Vedat Türkali’de gördüm ve yaşadım.
Oysa Merzifon’da bir eğitim pınarı varmış. Farkında bile olmadığım. Mum dibini ışıtmaz derler ya. Gerçekten mum dibini ışıtmıyormuş. Hüseyin Kaya olmasa belki de Mukime Öğretmenim yaşadıklarıyla göçüp gidecekti bu ellerden. Gittiğinde belki, Rahmetli Sami Baydar (Kültür evi) ya da Berin Hocam İzmir’de sokağa adı verilmişti sağlığında. Belki yerel gazetelerde hakkında yazılar yazılacaktı. Gün gelecek unutulacaktı. Oysa unutturmamak ne güzel unutulmamak ne güzeldir.
Sağ olasın Hüseyin Kaya. Mum ışıtmaz dibini sen Mukime Öğretmenimi güneş edip koydun Merzifon’un yüreğine. Su gibi diliyle geçmişin acısıyla sevdasıyla geçip gidecekken anılarını anlatacak kadar eğleşti bizle. Teşekkürler Hüseyin Kaya, Teşekkürler Merzifon, Teşekkürler Merzifon’un duyarlı insanları. Bir eğitim pınarını kurumadan bize tanıttınız. “

Önceki ve Sonraki Yazılar