FAİZ SABİT DURUYOR, REFORMLAR NEREDE?

Dün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faizi yüzde 17 seviyesinde sabit tuttu.
Yapılan açıklamada, “Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo
ihale faiz oranının yüzde 17 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir” denildi.
Merkez Bankasının faizlerde değişiklik yapması beklenmiyordu.

TCMB, Ocak ayında da faizleri değiştirmemişti.

Türk lirasının son iki yıldır değer kaybetmesine neden olan sebepler ortadan kalkmış
değil.

Enflasyon oranının çok altında olan politika faizinin yüzde 8,25 ‘den yüzde
17’ye çıkartılması ve bir iki bankacılık işlemi dışında bugüne kadar atılmış tek bir
adım bile olmadı.

Hukuk ve ekonomi alanında reform söyleminin üzerinden üç ayı
aşkın bir süre geçmesine rağmen değişen bir şey yok.

Üstüne üstlük bir de bu hafta yaşanan terör operasyonu ve 13 askerimizin hunharca katledilmesinden sonra gündem başka alanlara doğru kaymaya başladı.

Dünkü TCMB toplantısından sonra doların 6,85’lere kadar düşmesi bekleniyordu.
Ancak, bir gün önceki kabine toplantısında hukuk ve ekonomi alanındaki reformlara
ilişkin bir açıklama gelmeyince 6,95-7.00 arası yatay bir seyre döndü.

Bundan sonrası için TCMB’n yapacağı pek fazla bir şey yok.

Hali hazırda Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, döviz rezervlerinin swaplar hariç ekside olması.
Ayrıca, dün açıklanan BDDK verilerine göre yurt içi yerleşik vatandaş ve şirketlerin
döviz mevduatı TL lehine değişmiyor.

Açıklamaya göre, yurt içi yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin toplam döviz mevduatı 12 Şubat ile biten haftada 2.702 milyon dolar artarak 235.629 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Son bir veri, kısa vadeli borçlardan geldi.

TCMB verilerine göre, 2019 sonunda yaklaşık 123 milyar dolar olan kısa vadeli borçlar 2020 sonunda 139 milyar dolara çıkmış, 16 milyar dolar artmış durumda. Üstüne üstlük, Hazine’de içeriden dövizle
borçlanıyor.

Cari açık rakamlarını bir önceki yazıda vermiştik.

2019’da 6,8 milyar dolar cari fazla veren Türkiye ekonomisi, 2020’de 36,7 milyar dolar cari açık verdi.

Tüm bunlar gösteriyor ki, tüm iç ve dış aktörler geldi, geliyor, son aşamada diye ifade
edilen hukuk ve ekonomi alanındaki reformları beklemekte.

Peki ne yapılmalı?

Sevgili okurlar,

Hukuk alanında yapılması gereken ilk şeyi daha önceki yazılarda söyledik, birkaç
yıldır şeklen var olan ve maalesef uygulanmayan Anayasa hükümlerine geri dönmek,
diğer bir ifadeyle Anayasal devlete geri dönüleceğini açık bir dille resmen ifade etmek
ve sonrasında fiilen uygulamak.


Ekonomi alanında ise yapılması gereken en önemli reform ise nedir derseniz,
kanaatimce yetki devri derim, yani şu an neredeyse tamamen merkezileşmiş bir
yetkiler manzumesinin ve döneminin yazılı ve sözlü devri gerekiyor.

Ne kast ediyoruz?


Önümüzdeki hafta ekonomik reformların başlangıcı ne olmalı ve sonrasında neler
yapılmalı.

Yetki devrinden başlıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar