TARİKATLAR

Yol, yollar anlamına gelen tarikatlar; tasavvuf da güya Allah’a ulaşmak için tutulan yol olarak kabul edilir. 

Bu yol boyunca yapılan yolculuk bir şeyhin öncülüğünde gerçekleştirilir.

Bu şeyhlere göre onlar olmadan Allah’a ulaşılamaz. 

Onların eteğine tutunursan, onları besler, giydirirsen cennet garanti.

Oysa;

Bakın Yüce Allah Kaf suresi 16 ayet de ne diyordu;

“Ve andolsun ki biz insanı yarattık ve nefsi, onu ne gibi vesveselere düşürür, biliriz ve biz, ona, şah damarından daha yakınız.”

Allah kullarına şah damarından daha yakın olduğunu söylerken, Allah’a ulaşmak için aracı olduğunu iddia eden şeyhlere ne demeli?

Mutasavvıf olduğunu söyleyenlere göre Allah’a ulaşan yollar sayısızdır. Herkesin vuslatı ayrı ayrı kural, yöntem ve yollarla gerçekleşebilir. Esas olan yönelmedir.

Örneğin Kabe’nin belirli bir yanında bulunmak değil, ona yönelmek önemlidir. Kabe’ye ulaştıran bu yöneliştir. 

Gerçi Başbakan olmuş tarikat mensubu kişilerin rüyalarında Kabe’nin içine girdikleri halde kıble aramaları bu konuda bazı tersliklerin olduğunu gösteriyordu.

Tasavvufta tarikatların Allah’a ulaşmak için tutulan yol olarak kabul edilmesinin, insanların sadece her tarikatın ve bu tarikatın şıhının Allah’a ve cennete ulaştırabileceklerini iddia etmelerinin aslında mezheplerin Arapları bölüp parçalaması; Haçlılara silahla, hileyle, kuvvetle yenemedikleri Türkleri zayıplatıp, parçalamak böylece tarihten silmek, yok etmek için yeni bir ilham kaynağı oluyor, bu nedenle de tarikatları icat etmeye başlıyorlardı.

İsrail hahambaşısı ne demişti;

"Türkiye'de 70 civarında cemaat-tarikat kurduk"

Ya İngiltere?

İngiliz Müstemlekeler Nazırlığı daha açık deyişle Sömürgeler Bakanlığı Suudi Arabistan’da kurduğu Vehhabimezhebine dayalı devleti Amerika ile beraber her türlü işlerinde maşa olarak kullanmalarıyla beraber, sağmal inek gibi sağıp sömürerek semizleşirken, gözlerini diğer ülkelere dikiyor, Osmanlının son zamanlarında iyice hız alan parçalama sürecine yeni yeni hain tipleri ve onların yönettikleri tarikatlarla ivme kazandırmaya çalışıyordu. 

Bugün bu tarikatların çoğundan taciz ve tecavüze uğrayan küçücük çocukların feryatları yükseliyor, hükümet ve yargı bu feryatlara kulak tıkarken, tacizci şeyhleri koruma altına alıyorlardı.

Kindar ve dindar bir nesil yetiştireceklerdi; taciz ve tecavüz edilmiş bir nesil yetiştirdiler...

Önceki ve Sonraki Yazılar