800 milyarlık ülke bütçesini bir kişi yönetecek!

Anayasa tartışmalarının geldiği noktayı büyük bir hayal kırıklığı içinde izliyoruz daha doğrusu izlemeye çalışıyoruz. Sosyal medyadan yayın yapan milletvekilleri de olmasa TBMM’de ne konuşuluyor, ne tartışılıyor, yeni anayasa ne getiriyor haberimiz daha olmayacak. Zaten Meclis de artık görevini yapamaz hale gelmiş durumda, Şafak Pavey’in TBMM çatısı altında başına gelenler ülkenin bundan sonra nasıl olacağının da sinyalini veriyor.


Yaptınız mı bilemiyorum ama lütfen oturup AKP ve MHP’nin üzerinde anlaştığı yeni anayasa teklifinin maddelerini tek tek inceleyin, eski anayasa ile karşılaştırın. Karşınıza çıkacak tablo oldukça vahim, getirilmek istenen yeni düzenin çok büyük sorunlara yol açacağını açıkça görülüyor. Teklifte ekonomi konusunda dikkat çekmek istediğim konu, “Türk tipi başkanlık”la getirilmesi istenen sistemle ülkenin bütçesi tamamen cumhurbaşkanının eline
bırakılacak. Teklif metninde, “Devlet bütçesini Meclis’e cumhurbaşkanı sunacak. Bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanacak. Harcanabilecek tutarın cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamayacak” deniyor. Yani tüm bakanlıkların, kurumların bütçeleri cumhurbaşkanının denetiminde olacak. Zaten bakanları da cumhurbaşkanı atayacağı, istediği zaman görevden alabileceği için kimsenin sesini çıkarmaya dahi çalışmayacağını tahmin etmek zor değil. 


Yetki var denetlenmek yok!


Deniz Baykal bir gazeteye verdiği röportajda bu konuya dikkat çekmiş. Baykal diyor ki; “Geçmişte, Cumhurbaşkanı’nın 700 milyarlık bütçenin tek kuruşunu harcaması mümkün değildi. Yani soruşturulması gereken bir icraat yapma yetkisi yoktu. Kararname çıkararak bir uygulama yapma konumunda değildi. Sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanı, elbette sadece vatana ihanetten soruşturulur. Şimdi 700-800 milyarlık bütçeyi tek bir adamın eline veriyorsunuz ve milletvekillerine bunu denetleme hakkı tanımıyorsunuz.”


Bizim konumuzu ilgilendiren bir başka değişiklik de cumhurbaşkanının istediği kurumu istediği gibi değiştirebileceği. Teklifte özel bir hükümle cumhurbaşkanına bütün bakanlıkları ve kamu kurumlarını yeniden yapılandırma yetkisi veriliyor. Anayasanın “merkezi idare” maddesine, “merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir” hükmü ekleniyor.


Diğer yetkilerini saymıyorum, bu iki madde bile tek başına bu anayasa teklifinin ve getirilmek istenen “Türk tipi başkanlık” sisteminin kör topal da olsa işleyen demokrasiyi ortadan kaldıracağının kanıtı. Zaten anlamakta zorlandığım konu da “Türk tipi başkanlık!” Dünyanın hiçbir ülkesinin kullanmadığı, yüz yılı aşkın bir süredir terk edilmiş ve çağdışı kalmış bir sistemi “Türk tipi” diye yutturmaya çalışmak bir politik anlayışının yansıması olabilir de milletvekilleri nasıl bu kadar ‘saf’ olabiliyor onu anlamakta zorlanıyoruz. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar