Suriye’de asıl hedef 150 milyar TL’Lik inşaat sektörü yaratmak

Türkiye’nin eylül ayındaki gelirleri yüzde 13 nokta oranında azalmış, yıllık olarak bakıldığında ise artış sadece yüzde 1.8 düzeyinde, harcamalar ise yüzde 5.8 artmış durumda. Bu açığı kapatmak için üst üste zamlar yapılıyor; köprüler, otoyollar, elektrik, doğal gaz, sigara, içki vs… CHP’nin dün açıkladığı rapora göre de her 100 TL’nin 8.6 lirası icralık, yani halkımız borçla yaşıyor ve bu borcu döndürme gücü giderek zayıflıyor…

Bu kötü gidişin farkında olan hükümet, geçtiğimiz günlerde açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda 2020 yılında bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 2.9’da sabitlenmesini öngörürken, harcamalarda tasarruf, vergi gelirlerinde ise artış bekliyor.

Tüm ülke hep birlikte bu ekonomik çıkmazı yenmek için atılacak adımları beklerken bizim hükümet, Suriye’ye giriyor! Kısaca AKP’nin 5 yıllık ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ rüyasını gerçeğe dönüştürme adımlarını atılıyor.

Ben bu yazıyı yazarken Cezayir’de kameraların karşısına geçen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bizim buradaki tek hedefimiz teröristler” dedi ama kazın ayağı öyle değil. Esas hedef, Suriye’nin bir bölümüne yerleşerek yeni bir kazanç kapısı yaratmak! Bu benim iddiam değil; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda dağıttığı kitapçıkta bulunuyor.

2 milyon nüfuslu yeni yerleşim bölümü yapılacak

Bu kitapçıkta Türkiye’nin operasyonundan sonra oluşturulacak güvenli bölge hakkında şu bilgiler yer alıyor:

Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırında oluşturulacak güvenli bölgede, 1 milyon Suriyeli nüfusun yerleştirileceği, 5 bin nüfuslu 140 adet köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçeden oluşan yerleşim alanı oluşturulacak. Köylerin her birinde 350 metrekare parsel büyüklüğüne oturan 100 metrekare 3+1 ev ile ahırdan oluşan bin konut, iki cami, 16 derslikli iki okul, bir gençlik merkezi ve kapalı spor salonu ile yönetim merkezi projelendirilecek. Köylerde her haneye arazinin büyüklüğüne göre, bir dönüm tarım yapılabilecek arazi verilecek.

Her bir köyde bin konut, 140 köyde 140 bin konut yapılacak. Her bir ilçede ise 6 bin konut olmak üzere, 10 ilçede 60 bin konut olacak. Toplamda 200 bin konut inşa edilecek. 
1 milyon kişilik yerleşimin inşaat maliyeti yaklaşık 150 milyar 965 milyon 400 bin lira (23 milyar 662 milyon 288 bin 401 Euro) olarak hesaplandı. Yerleştirilecek nüfusun 2 milyon olması halinde maliyet de bu oranda artacak.
Yani asıl hedef 150 milyar liralık yeni bir pazar oluşturmak. Erdoğan, Batılı ülkelere “Bizim operasyonu destekleyin, bu 150 milyar TL’yi (yaklaşık 23 milyar euroyu) paylaşalım diyor.

Erdoğan’ın bu davetine henüz herhangi bir ülkeden ‘tamam’ yanıtı gelmedi. Çünkü bölgede etkin olan ABD, Rusya ve İran gibi ülkelerin operasyonla ilgili kaygıları, itirazları var. Henüz kimin ajandasında ne olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. İran bir gün destek veriyor, diğer gün itiraz ediyor, ABD’nin kafası daha da karışık. Suriye’nin ‘hamisi’ Rusya da her zamanki gibi sessizce izliyor.

Rusya izliyor ama bir yandan da Türkiye’nin ana sorunu olarak gördüğü Kürt güçlerine çağrı yaparak “Suriye ile güçlerinizi birleştirmenizde arabuluculuk yaparız” önerisini dile getiriyor. Bu çağrıdan kısa bir süre önce de Esad, aynı öneriyi Kürtlere yapmıştı zaten.

1 koyup 3 alamama” riski yüksek

Görünen şu ki, Türkiye bu operasyonu kısa sürede bitiremeyecek. Dünyanın egemen güçlerinin farklı çıkarları olduğu bir bölgede, Türkiye’nin ‘güvenli bir bölge’ kurmasına ve buraya 150 milyar TL’lik yatırım yapmasına göz yumulacak mı belli değil.

Bu da şu anlama geliyor: Güvenli bölge kurmak ve buraya hakim olmak için kolordu düzeyinde bir ordunun uzun süre Suriye’de kalması gerekecek. Türk ordusunun yanı sıra orduya entegre edilen muhaliflerin de maliyetini biz ödeyeceğiz. ABD bölgeden çekildiğine göre orada yaşayan 2 milyonun üzerindeki nüfusun da desteklenmesi gündeme gelecek.

Kısaca yurt içinde ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için çabalayan Türkiye’nin sırtına ciddi bir kamu harcaması binmiş olacak.

Bir de Kürtlerin Suriye ile anlaşması gündeme gelirse o zaman neler olacağını tahmin etmek zor değil.

Umarız ülkenin geleceği sıkışan AKP politikalarını aşmak için medet umulan bir askeri operasyona kurban edilmez. Zira Türkiye bir kez daha “1 koyup 3 alamama” riskiyle karşı karşıya!


 

Önceki ve Sonraki Yazılar