ŞU İŞİ Bİ HALLEDELİM DE

Türkiye’nin kader seçimi geldi.

Yıllarca gerek muhalif basın yayın organlarında gerekse Meclis çatısı altında hizmet ettiğim CHP için son zamanlarda alanlardaydım. Bu yaşımda bir şey daha öğrendim; hiçbir anket sokaktan güçlü değil.

Tam anlamıyla ve her konuda bir kader seçimi olduğuna inandığım için işi gücü bir kenara bıraktığım ve hatta çocuğumla geçirdiğim vakitten çaldığım bu süreçte bir insana bile dokunsam kardı benim için. Öyle ya bundan önceki seçimlerde pek çok kentte sadece birkaç oy farkla gelen galibiyetlere de tanıklık etmiştik.

Bu seçimi “Kader seçimi” kılan ise en çok da çocuklarımızın yarınlarıydı. Bir nesil  “Tek adam ve tek iktidar” ile büyümüş, çoğu da mutsuz gençler olmuştu. Aynı şeyin bir daha yaşanmaması, bugünün çocuklarının mutsuz bireyler olmaması ve hayatlarından çalınmaması için benim kendi çocuğumla geçirdiğim vakitten çalmam hiç mühim değildi.

Son alan çalışmalarından birinde kızımı arayıp işimin uzadığını ve geç geleceğimi söyledim. Günlerdir yolumu gözleyen dokuz yaşındaki kızımın verdiği cevap, azmimi, umudumu ve inancımı bir kat daha arttırdı. “Sorun değil anne, şu işi bi halledelim de.”

İnsanoğlu her türlü duyguyu aynı anda yaşayabiliyor. Kızımın kurduğu bu cümle her ne kadar duygularımı kamçılasa da diğer yandan kelimelerle ifade etmesi gerçekten güç düşüncelere dalmama da sebep oldu. En basit anlatımıyla; siyaset gibi karmaşık bir konu çocukların gündeminde olmamalıydı.

Sonrasına Sonra Bakarız

Memleket meseleleri ile yakından ilgilenen, siyasi sohbetleri eksik olmayan bir ailede büyüdüm ben. Küçükken evimizin içinde, eş dost ziyaretlerinde çokça konuşulduğunu anımsarım; aklımın ermediği büyük sohbetleriydi hepsi. Bizimse çok farklı dertlerimiz vardı zaten çocuk olmaya dair.  Çocuk olmak da bunu gerektirirdi; onların memleket meselelerinden çok daha başka kaygıları, mutlulukları ve hüzünleri olmalıydı. Öyleydi de… Büyüdükçe öğrenilmeliydi siyaset, yaşadıkça, yaşamda yol aldıkça. Bizlerin önce eğitilmesi gerekiyordu, siyasetten, memleket sorunlarından uzak. Bizlerin önce okumayı öğrenmesi gerekiyordu; yazmayı, saymayı ve yanı sıra ahlakı… İyi insan olmayı, paylaşmayı, yaşadığımız toprakların tarihini, coğrafyasını ve maneviyatını. Sonrasına, sonra bakılıyordu.  Siyaset çocukların dünyasında yer bulmuyordu. Farklı ideolojilere sahip insanların çocukları da olsak bu bizlerin eğlencesine veya kavgasına yansımıyordu. Kimin nereli veya hangi mezhepten olduğu en azından benim doğup büyüdüğüm kentin sokaklarının mevzusu değildi çocuk dünyamızda.

Şimdi aynı kentin aynı sokaklarında bir kız çocuğu büyütüyorum. Koşullar ve imkanlarımız farklı olsa da tıpkı ailemin bana yaptığı gibi milli ve manevi değerlerle yoğurarak, dürüstlüğü ve adaleti rehber edinerek büyümesi, merhameti elinden asla bırakmayan, hakkını ve haklıyı savunan bir birey olması için elimden geleni yapıyorum. Farklı coğrafyaların, farklı din, mezhep ve yaşayışların olduğunu ancak hiç birinin “İnsan” olmaktan üstün olamayacağını aşılamaya çalışıyorum. Siyasi sohbetlerime ortak etmiyor, propaganda yapmıyorum. Benim çocuğumun ve bu ülkenin tüm çocuklarının tıpkı benim ve büyük çoğunluğumuz gibi çocuk olarak büyümesini istiyorum çünkü ben büyüdüm ve çocuk olma sırası onda.

Sözün özü; bugünün Türkiye’sinde, Cumhuriyetimizin bir asır devirmesine sadece aylar kala, çocuklar siyaset konuşmamalı. İşte tam da bu sebeple, onların saf ve doğal dünyalarını korumak için, yaşadıkları toprakları ve dünyayı keşfetmeleri için, tüm yetişkin çekişmelerinden uzak çocukluklarının keyfini çıkarmaları için, çalışmak zorunda kalmak yerine okula gidebilmeleri ve çocuk olmaya dair başkaca pek çok sebep için bile bu seçim bir kader seçimidir.  

Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bu toprakları vatan kılan tüm kahramanlara borcumuz var; “Tek adam” iktidarıyla büyümüş gençlere borcumuz var. Hiçbir şey elbet kolay olmayacak. İnsanların yüzünde kalıcı bir gülümseme bırakabilmek için her konuda çok ve durmadan çalışmak gerekecek ancak gün, çocuklarımıza aydınlık yarınlar bırakma günüdür.

Yarın şu işi bir halledelim de, sonrasına sonra bakarız…

Önceki ve Sonraki Yazılar