Trajikomik olaylar...

“Vatandaşı olmasan komik ülke aslında.”

Hemen hepimiz pek çok kez duyduk bu cümleyi; kim bilir daha kaç kez duyacağız da.

İçinde kendi mizahını da barındıran bu cümleye sonuna kadar katılıyorum. Ülke gündeminin ağırlığı altında ezilirken, karşınıza çıkan bir karikatür veya cümle ile oluşturulmuş temiz bir mizah kısa süreliğine de olsa üzerinizdeki kasvetin dağılmasına sebep oluyor. Mizah yalnızlık duygunuzu da biranda alıp götürüyor. Bana öyle oluyor en azından. Malum, gündem kovalama ustası olduğumuz canım memleketimde sosyal medya mizahsız kalmıyor. Hemen açıyorum ve günün başlıklarından kendime gülecek paylaşımlar arıyorum. Bazen deyim yerindeyse yarıla yarıla güldüğüm oluyor ve genellikle çoğunu eş, dostla paylaşıyorum. Aslında tam bir “Güleriz, ağlanacak halimize” hikayesi ama bunu da yapmasam biçare derin düşünceler, şu belirsizlik ortamında ruhumun daha da daralmasına sebep oluyor.

Başka ülkelerde nasıldır bilmem ama dünyada en hızlı ve kaliteli mizah üreten ülkelerin ilk sıralarında yer aldığımızı düşünüyorum. Sadece malzeme bolluğundan değil, hem zeki bir millet olduğumuzdan hem de kültürel derinliğimizin kuvvetinden. Tarihimizde olduğu gibi, dönemin koşullarını mizahla yoğuran ve bunu pek çok yolla aktaran sanatçıların, düşünürlerin yanı sıra, bunu gündelik yaşama uyarlayan pek çok platform da mevcut. Özellikle AKP Türkiyesi’nde, teknolojinin nimetlerinden de yararlanarak bunu bizlere sunuyorlar. Güncel konularla ilgili mizahi haberlerin paylaşıldığı, haber başlıkları ve içerikleriyle gününüzü şenlendiren ve ne ilginçtir ki hala ekmeklerinden edilmemiş internet siteleri ve sosyal medya hesapları var mesela.

Aralarında en popüler olanlarından birinde bir araştırma yaptım.  Son yılların en tartışmalı kurumları arasında ipi göğüsleyen Türkiye İstatistik Kurumu hakkında ne yazılıp çizilmişti acaba?

“Türkiye'de enflasyonun yüzde 8 oranında yaşandığı tek yer olan TÜİK binası, meraklı ziyaretçilerin akınına uğruyor.”
 
“İşsizlik oranları hesaplanırken, Instagram'daki yogacılar, pilatesçiler ve personal trainerler gibi esasen işsiz olan nüfusu da çalışan kesime dahil ettiği ortaya çıkan TÜİK, bir kez daha tartışmaların odağında.”


“TÜİK, parasızlıktan şikayet edebilmek için gereken maksimum telefon modelini Nokia 3310 olarak açıkladı.” gibi.


Her ne kadar bu ve benzeri paylaşımları gülerek okusak da, söz konusu enflasyon ve işsizlik gibi ekonomiye ve hayatımıza yön veren konular olunca durum trajikomediye kaçıyor. Yani; gülüyoruz ağlanacak halimize…

Komik kısmını geçip trajik kısmına gelecek olursak.  95. kuruluş yıldönümü tam da bugünlere denk gelen cumhuriyetimizin en köklü kurumlarından TÜİK’in kamuoyu nezdinde güvenirliğini kaybetmiş olması, eski başkanının “Verilere benim de güvenim yok” itirafı maalesef trajiktir.

İşte bu kurum son olarak işsiz sayısının 2021 yılı Şubat ayında 4 milyon 236 bin kişi olduğunu, genç nüfusta işsizlik oranını ise yüzde 26,9 olarak açıkladı. İnanırsınız, inanmazsınız bilemem lakin açıklanan rakamlar vatandaşı ilgilendirmiyor. Bir belediyenin 200 kişilik iş ilanına başvuran 45 bini üniversite mezunu 52 bin kişiye, çocuklarının aç uyumasına tanık olan bir babaya, pazarda çürük çarık peşinde koşan anneye TÜİK istediğini anlatsın. Torpili olmadığı için kamuya giremeyene, KYK burslarını ödeyemeyene, İŞKUR kuyruğunda bekleyene, aldığı 3 kuruşla ailesine yardım etmeye çalışana, iflas bayrağını çeken esnafa, pandemi dönemimin parlayan yıldızı(!) Kod-29 ile işten çıkarılana TÜİK’in bültenleri hiçbir şey ifade etmiyor.


Ne oluyor peki? Kriz nedeniyle iş bulamayan gençler umutsuzluğa sürükleniyor.  Bu umutsuz gençlerin birçoğunun da iş aramayı bıraktığı anket, araştırma ve istatistiklerle sabit. Peki ne yapıyorlar? İşte tam da bu sorunun cevabını bir başka araştırmanın sonuçları veriyor. Dünya Ekonomik Forumu, kripto para piyasasından Türkiye’nin dünyada 4, Avrupa’da da ilk sırada yer aldığını açıkladı. Bu piyasanın büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğu da başka araştırmalarla ortaya çıkıyor. Aslında bu bilmediğimiz bir şey de değil. Etrafınıza bir bakın; ailenizde, çevrenizde, iş yerinizde sanal para borsasında yer alan pek çok kişi göreceksiniz. Üstelik sadece işsiz kalanlar, iş bulamayanlar veya aramayı bırakanlar ve gençler de değil. Koskoca iş insanları, bir geliri olana ama daha çocuğunu hedefleyenler, iyi geliri olup da canı sıkılanlar, çocuğuna yatırım yapanlar gibi pek çok sosyo-ekonomik düzey, yaş ve meslek grubundan insanı kripto para borsalarında görmek mümkün.

Diğer yandan önce Thodex, sonra Vebitcoin dolandırıcılığı derken ülke gündeminin neredeyse 10 gündür çalkalanmasına neden olan olaylar zinciri, bitcoin ve altcoin diye tabir edilen sanal paraların işlem gördüğü borsalar hakkında en ufak bir fikri olmayanların dahi dikkatini çekmiş durumda.  Günlerdir, yatırımcıların milyarlarca liralık zararından söz ediliyor. Hangi şirketin kurucusu nereye kaçtı; arkalarında başka hangi şirketler ve kimler var? Gençlerin bu pazarlara neden bu kadar ilgi gösterdiği, geçmişe iz bırakmış bankerler ve insanların dolandırılma hikayeleri, en güvenilir bitcon borsaları hangileri vb. çokça yazıldı, ekranlarda da konuşuldu.  Öyle ki konu, kripto para kullanımının caiz olup olmadığına kadar dayandı. 

Şahsi fikrim yaşanan bu gelişmelerin hiç birinin sanal para borsalarına olan ilgiyi azaltmayacağı. Aksine tüm bu gelişmelerin meraklıların ilgisini çektiğini, maddi zarara uğrayanların ise kayıplarını yerine koymak için daha güvenli limanlara sığınarak oynamaya devam edeceğini düşünüyorum. Hal bu iken, biraz da kitabın ortasından konuşmakta fayda var.

Bu piyasalarda yer alan herkesin analiz yeteneğinin olması, grafik okumayı bilmesi gerekmiyor. Öncelikli olan akıllı davranmak. Sanal paranın ne olduğu ve nasıl üretildiği hakkında fikir edinmek önemli ve tabii belli başlı terimlere hakim olamak; “Stop loss”, “Pump- dump”, “Ath-Atl”, “Destek-direnç” gibi. Şayet “Yatırım tavsiyesi değildir” cümlesinin baş harflerinden elde edilen “YTD” nin ne anlama geldiğini dahi bilmiyorsanız, değil bu piyasa ucundan bakmak, koşarak kaçın.  Gün sonunda ahlanıp vahlanmamak için dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus, hem ülkemizde hem de dünyada önü arkası belli, oturmuş kripto borsalarında işlem yapmak. Aldığınız paranın altına yani zararına satış yapmadan beklemek. Unutamayın! Yaptığınız zarar, bir başkasına kar olarak yazar. Bu işin piri olmuş insanların “ Ani gelişmelerde panikle hareket etmek kaybettirir.” öğüdüne her zaman kulak verin. Size kısa zamanda zengin olmayı vaat edenleri değil, analizlerine güvendiğiniz kişileri takip edin. Bugünden yarının garantisi olmadığı gerçeğini unutmayarak, her zaman sizi üzmeyecek, kaybetmekten korkmayacağınız miktarlarla oynayın. “Aza kanaat etmeyen, çoğu bulamaz” sözünü parolanız edinin.

Aksi halde dolandırıcılara yem, trajikomik hikayelerin de aktörü olmanız işten bile değil.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar