İbrahim Aktaş

İbrahim Aktaş

Korsan

Çocukluk zamanlarımda, devasa yelkenli gemilerle, türlü maceralara atılan korsanların ve bir gemi dolusu tayfanın filmlerini izlemeye doyamazdım. Tek gözleri siyah bant ile kapalı olan, renkli kıyafetleri ve günümüzdeki hayvan sevgisine benzer, omuzlarında bir papağan ya da minik bir maymun taşıyan bu korsanların hem iyilik yapanları, hem de inanılmaz kötü olanları vardı izlediğimiz filmlerde… Hatırımda kalan en son korsan da; “Karayip Korsanları” adlı filmin başrol oyuncularından, iyi kalpli Kaptan Jack Sparrow rolüyle gönüllere taht kuran yakışıklı Johnny Depp.

krs1.jpg

Başka bir korsan hadisesi de; çok değil, hızlı internetin henüz hayatımıza bu denli girmediği, netflix ve benzeri internet kaynaklı yayınlar yapan platformların henüz olmadığı üç, beş yıl öncesine kadar CD korsanlığıydı. Daha doğrusu “korsan CD” diye tabir edilen, yeni çekilmiş sinema filmlerinin sinemadan önce yasadışı olarak halkla buluşturulması yöntemiydi. Hatta Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar, emek hırsızlığı sınıfına giren bu suçu, filmlerine de trajikomik bir şekilde konu etmişlerdi. Neyse ki, artık CD’ler korsanlıkla suçlanamıyor; çünkü artık CD’nin ya da ağabeyi olan DVD’nin yüzüne bakan yok! İş daha büyük; direkt internetten izliyorsunuz!

Korsan olayına birazdan tekrar döneceğiz;

Spor Toto Süper Ligin on üçüncü hafta karşılaşmaları tamamlandı ve namağlup Trabzonspor liderliğini sürdürdü. Ve Süper Ligin ilk dört takımı arasında, bu hafta itibarıyla bir İstanbul takımı yok. Dev derbide gülen taraf Fenerbahçe oldu. Altay kendi evinde yine kayıp. Göztepe deplasmandan altın gibi bir puanla döndü. Giresunspor bir attı, üç aldı. Hatayspor ve Alanyaspor bildiğimiz gibi…

krs2.jpg

En kısa halinden haftanın panoraması aslında üstteki kısacık paragraf… Ancak maçların sonuna değil, maçlar başlamadan önceki takımların sahaya çıkışlarına odaklanalım bu kez;

Süper Ligde bu hafta oynanan tüm karşılaşmalar öncesinde takımlar sahaya, ellerinde dev bir pankart ile çıktılar. Hani olurdu ya; belirli gün ve haftalarda takımlar sahaya, o haftayı ya da günü betimleyen yazılı pankartlarla çıkarlardı; mesela, polis haftasında “Polis Teşkilatının Kuruluş Yıldönümünü Kutlarız” diye… Ya da Kızılay haftasında ya da Yeşilay haftasında… Bu bazen Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) talimatıyla ve her iki takımının ortak olarak ellerinde, bazen de tek bir takımın inisiyatifinde olarak sahaya ilk çıktıklarında, seremoni adını verdiğimiz selamlama sırasında, ellerindekini hem tribünlere, hem de kameralara göstermek suretiyle, pankartta yazana taraf olduklarını kanıtlarlar ve kutlamaysa kutlar, yol göstericiyse de yol gösterirlerdi.

Korsana geliyoruz;

krs3.jpg

Bu haftaki lig maçlarının başlamasından önce takımlar, ellerinde “Korsan Yayın Suçtur, Bu Suça Ortak Olma!” yazılı bir pankart ile çıktılar sahaya. Takımlar karışık olarak pankarta sahip çıkıyordu ve yirmi iki oyuncunun elindeydi bu reklam!

Her iki takımın ortak olarak elinde olduğuna göre bu reklam, TFF’nin isteğiyle tüm müsabakaların başında uygulandı. Anlaşılan o ki, yayıncı kuruluş yine ödemeler konusunda TFF’ye ve doğal olarak havuzdaki takımlara ödemeyi aksatacak bir hamlede bulundu ya da aba altından sopa gösterdi ödeme konusunda… Döviz kuru malum! Temel ihtiyaçlarını ilk plana koyan ülkem insanları da, belli ki son zamlardan sonra dijital yayın paketlerini iptal ediyor ve yayıncı kuruluşun cirosunu aşağıya çekiyorlar.

Haksız da sayılmazlar doğrusu; “önce can sonra canan” diye ünlediğimiz bir atasözümüz var bizim! Karnı aç olan, yani öncelikleri farklı şeyler olan, neylesin spor kanalını? E, tabi, ilgili yayını, aylık bilmem kaç liradan ödemek yerine, IPTV adı verilen ya da cep telefonlarının internet uygulamalarından binde bir fiyata ya da tamamen beleş olarak izleyen insanlarımız da yok değil! “Bu ekonomik düzende ne yapsınlar” diyesi geliyor insanın!

krs4.jpg

Yoksa korsanlık mı yapıyorlar? Hani, tek gözleri kara bant ile kapalı, ahşap geminin dümeninde, kafalarında tricorne şapkalar, omuzlarında rengârenk papağanlar ile korsanlık yapanlar gibi…

Peki, futbolu yönetip de, devlet banklarına borç takanlar ile devlet ihalelerini fazla fazla ve/veya fahiş fiyatlara alanlar ne? Ticari gemi kaptanı mı?

Not; bu yazıyı yazdıktan hemen sonra, internette gezinirken, tamamen elektrikle çalışan ve 3200 ton kapasiteli bir yük gemisinin Norveç’te denize indirildiği haberini okudum; eller aya, biz yaya misali…

Önceki ve Sonraki Yazılar