Et yiyenle ot yiyen bir olur mu?

Yıl 1979…
Yer, Bodrum “Han” restoran.
Ankara’dan siyasiler,
İstanbul’dan magazin gazetecileri gelmiş.
Masanın başında,
Sanat güneşimiz Zeki Müren,
Etrafında yaklaşık otuz kişi oturuyoruz.
Herkes havadan sudan konuşurken,
Hakiki Paşa Zeki Müren araya girdi.
“Çocuklar bırakın onu bunu da ben size yaşadığım bir anımı anlatayım.
Ankara’da iki evim var.
Birinin yanında ilkokul,
Birinin yanında da cami var.
Takdir edersiniz ki ben,
Gece çalışıp gündüz uyuyan biriyim.
Dolayısıyla her iki evimde de kalamıyordum.
Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Marmara Oteli’nde kalıyordum.
Bir gün akşamüstü hava alayım diye dışarı çıktım.
Orman ağaçlarının arasında epeyce aşağı doğru yürüdüm.
Bir an tuvaletim geldi.
Baktım ki otel çok yukarıda kalmış.
Hemen bir ağacın altına oturup kakamı yaptım.
Ağaçtan bir yaprak koparıp popomu silerken,
Ormanın bekçisi tosuncuk beni takip ediyormuş.
Paşam paşam, ne yapıyorsun diye seslendi.
Ben de,
Ne yapayım ete doydu biraz da ot yesin tosuncuk dedim”...
.
Şimdi bizim iktidar,
Tarımı bitirdi.
Fabrikaları sattı.
Tanzim satış mağazaları açacağım diyerek,
Manavcılığa soyundu.
Millete,
Bizde et kalmadı manavdan ot alın diyor...
.
Sevgili iktidar,
Sana oy verenleri “cennete gönderme ” gücün var da,
Ekonomiyi düzeltip,
Millete ot yerine et yedirme gücün yok mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar