Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Açı doyurmak

 ABD’de Başkan seçilen Demokrat Partili Joe Biden’ın yeni kabine üyelerine bakıyorum.  İlk görünüş hepsinin çok iyi eğitimli, geçmişi düzgün kişiler oldukları izlenimini veriyor. Beni en çok ilgilendiren de yeni Dışişleri Bakanlığı’na atanan Antony Blinken. Çünkü Washington’ın dünyayla, özellikle Türkiye’yle ilişkileri yönlendirecek isim.

Özgeçmişini birlikte okuyalım. Henüz 58 yaşında. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama yönetiminde 2013’le 2015 arası Ulusal Güvenlik Danışmanı, 2015-2017 arası Dışişleri Bakan Yardımcısı olmuş. Küresel ilişkiler analisti olarak çalışmış. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) isimli düşünce kuruluşunda uzman olarak görev yapmış.

Ailesi Rus ve Polonya Yahudisi. Annesi ve üvey babası Auschwitz ve Dachau toplama kamplarından sağ kurtulan yahudilerden. Anne Judith tanınmış bir ressam. Blinken liseyi bitirdiği yıllarda annesi ve üvey babasıyla Paris’e yerleşmiş. Orada okula gitmiş. Fransızcayı iyi biliyor. Babası eski bir diplomat.
Bir de Blinken’in patronu Joe Biden’ın öz geçmişine göz atalım. 78 yaşındaki Biden Pennsylvania, Delaware’den. Delaware Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Syracuse Üniversitesi’nden hukuk dalında lisans üstü derecesini almış. 29 yaşında senatör seçilmiş. ABD Senatosu tarihinin en genç altı senatöründen biriymiş. Uzun yıllar Senato Dış İlişkiler Komitesi üyeliği yapmış. Altı kez senatör seçilmiş.  20 Ocak 2021’de yemin ederek ABD Başkanlığı görevine başlayacak Biden’ın kısa öz geçmişi. Oğluyla ilgili bir yolsuzluk dosyası açılmış olsa da anlaşıldığı kadarıyla dosya geçiştirilmiş.

Şimdi, bir Washington’da dümene oturacak ekip başlarına bakıyorum. Eğitimleri, görgülerini inceliyorum. Sonra dönüp kendi içimize bir göz atıyorum. Hep savunduğum bir görüş vardır. Bir ülkeyi yönetmeye sıvananların çok iyi eğitimli, aile geçmişlerinin burjuva tanımına uygun olması gerektiğini düşünürüm. Diyebilirsiniz ki Türkiye’de gerçek anlamda burjuva aile mi var? En azından o tanıma uygun bazı aileler bulunabilir diye düşünürüm.

"Sen de amma elitist düşünüyorsun" diyenleriniz olabilir. Ancak, geçmiş deneyimlerden yaşadıklarımızdan gördük. Örneğin bir Özal dönemi. Lale Devri partileri, papatyalar grupları, olmadık gülünçlükler ve sonradan görmelikler. Bir ABD Başkanı’nın Air Force One uçağı bana yetmiyor, diyerek ikinci bir uçak talep ettiğini duydunuz mu? O kadar eleştirdiğimiz Trump’ın bile böyle bir talepte bulunmadığını biliyoruz. Çünkü sonuçta ABD’de denge ve denetim (checks and balances) mekanizması çok iyi çalışıyor.

Her neyse. Bu noktada Blinken’in başına oturacağı ABD Dışişleri Bakanlığı’yla bizimkine de kısaca bir göz atmak isterim. Obama ve Trump dönemlerinde ciddi yara alan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Biden ve Blinken eliyle bir toparlanma sürecine gireceği umudu hakim.

Bir de bizim Ankara, Balgat’a bakalım. Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin göz bebeği olan bir Dışişleri Bakanlığı. Rahmetli Büyükelçi İsmail Soysal’ı saygıyla anıyorum. Bir dönem sözcülüğünü yaptığı Dışişleri Bakanlığı için “devletin temel direği” derdi. Tabii işler Mülkiye’yi ikişer sınıf okuyarak bitirenlerin eline kalmamıştı.

Yani demem o ki, devlet yönetimi mutlaka iyi eğitimli, aile görgüsü olan, mutlaka burjuva tanımına uygun bir aileden gelen ellere teslim edilmeli. Rahmetli annemin bir sözü vardı. “Aç evden geleni doyurmak imkansızdır,” derdi. Bunu niye mi yazdım? Hiç öylesine. Annem aklıma düştü de.

Önceki ve Sonraki Yazılar