Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Allah’ın hakkı kaçtır?

Bugünlerde yakın siyasi tarihin olaylarını hatırlamaya merak sardım. Bellek tazeliyor, yürütülen algı operasyonlarının ne kadar doğru olduğunu anlamaya çalışıyorum. Yaşadıklarımızı hatırladıkça da hayretten hayrete düşüyorum, doğrusu. Aslında ya- şamsal önemi olan bazı olaylar ne de çabuk belleklerimizden silinebiliyormuş.

Sürekli internette geziniyor, arama motorlarından haber-yazı okuyorum. Çok ilginç anekdotlara rastlıyorum. Bunlardan ikisini sizlerle paylaşayım istedim. Örneğin 5 Nisan 2014 tarihli Radikal’de Ömer Şahin’in yazısı çok dikkat çekici. Şahin o tarihe kadar bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 seçim kaybettiğini yazıyor. Yazı şöyle: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir sandık sihirbazı. Seçimlerin ‘usta’sı. Son 12 yılda 8 seçim zaferi sığdırdı. Ne ikinciliği tattı ne de koalisyon ya- şadı. Üç genel, üç yerel seçimle beraber iki de referandum kazandı.

Son yıllarda girdiği her seçimi kazanıyor ama Başbakan Erdoğan bir zamanlar sandık yenilgisi tatmıştı. Sene 1986. ( RP Lideri) Erbakan’ın siyasi yasaklı olduğu yıllar. Ara seçimlerde Erdoğan İstanbul’un RP adayı oldu. Ama partisi yüzde 5,5 oy aldığı için seçimi kaybetti. İstanbul’da yıldızı parlayan Erdoğan bir kez de sola karşı kaybetti. 1989 ( belediye) seçimlerinde Erdoğan Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu. RP’nin oyu yüzde 4’lerde olmasına karşın Erdoğan fırtınası esiyordu. Sandıklar açıldığında Erdoğan yüzde 21 oy almış ama seçimi kaybetmişti.

Kazanan isim yıllar sonra ‘Erdoğan’ı sandıkta yenen tek kişi benim’ diyen SHP’li Hüseyin Aslan’dı. O seçim gecesi vukuatlı geçmişti. Erdoğan sayım sırasında Beyoğlu seçim kurulu başkanı Hâkim Nazmi Özcan’la tartıştı. Hâkimin ‘sarhoş’ olduğunu söyledi. Sonuçta hâkime hakaret ettiği gerekçesiyle (yargılanıp altı ay hapis) cezası yedi; cezası tecil edildi. (Yıllar sonra o malum şiiri okuduğu gerekçesiyle tekrar yargılandı. Sabıkası olduğu için cezası tecil edilmedi.)

Başbakan Erdoğan’ın bir de daha dramatik kaybediş öyküsü bulunuyor. Bu defa 1991 genel seçimleri. Tercihli oy sistemi ilk kez kullanılıyor. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul 6. Bölgeden RP birinci sıra milletvekili adayı oldu. Erdoğan seçimi kazandı, hatta milletvekili mazbatasını da aldı. Ancak beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Daha sonra FP ve AK Parti’den de milletvekilliği yapacak olan ikinci sıra adayı Mustafa Baş’ın itirazı ortaya çıktı. YSK, Baş’ın Erdoğan’dan daha fazla tercihli oy aldığını ilan etti. Erdoğan’ın 11 günlük milletvekilliği sona erdi. Mazbatası iptal edildi. Erdoğan’ın kaybetmekten çok arkadaşının tavrına üzüldüğü söylenir. İtiraz etmesini isteyenleri ‘Ben kadere itiraz etmem’ sözleriyle geri çevirir ve sonuca katlanır. “

Bu yazının son kısmını okuduğumda, “Allah Allah, hiç de Erdoğan’ın tipik davranışlarına benzemiyor,” düşüncesiyle başka araştırmalar yapıyorum ve Vedat Bağlan isimli sanatçının şu yazısına ulaşı- yorum:

“1991 genel seçimlerinde Tayyip Erdoğan RPMHP-IDP ittifakında İstanbul Eyüp’ten liste başıdır. Seçim biter ve sayıma geçilir. Erdoğan ilk sayımda parti tercihine göre mebus seçildiğini düşünerek peşin peşin kutlamaları kabul etmeye başlar. Ancak ilerleyen saatlerde ilginç bir gelişme yaşanır. O se- çimlerde ilk kez uygulanan milletvekili tercihi sistemine göre yine RP-MHP-IDP listesinden arka sıralardan aday olan Milli Görüş kökenli ve Rizeli Mustafa Baş birinci sıradaki Tayyip Erdoğan’ı tercih oylarında geçer ve Erdoğan’ın yerine milletvekili olur.

Tayyip Erdoğan bu sonuç üzerine feveran eder ve tercih oyuyla öne geçen Mustafa Baş’ı hışımla aramaya başlar. Mustafa Baş Ankara’ya gider ve durumu RP Lideri Erbakan ve parti kurmaylarına anlatır. Erdoğan’ın hırsı geçmez ve bir grup adamıyla RP Genel Merkezi’ni basıp aynen şu sözü eder:

‘Derhal Mustafa Baş’ı istifa ettireceksiniz. Milletvekilliği benim hakkım. ‘

Erbakan ve arkadaşları Erdoğan’ın tehditleri kar- şısında tedbir olsun diye Mustafa Baş’ı Hollanda’ya gönderirler. Baş haftalarca Hollanda’da kalır. İnanmayan açsın telefonu Şevket Kazan’a ya da Şeref Malkoç’a sorsun. Ya da Mustafa Baş seçilir seçilmez Avrupa’ya çıktı mı çıkmadı mı ve ne zaman döndü, diye devlet kayıtlarına baksın. Bitmedi, Tayyip Erdo- ğan değil midir 1989 mahalli seçimlerinde Beyoğlu Seçim Kurulu’nda görevli hâkime hakaret eden ve hapse giren. İsteyen Erdoğan’ın siciline baksın. Hâ- kime hakaretten sabıkası var. Kısa süre Bayrampaşa Cezaevi’nde yatmıştır. Onun cezasını erteleten ve hapisten çıkaran Adalet eski Bakanı RP’li Şevket Kazan’dır. Şimdi Tayyip Erdoğan ona buna eşkıya demez mi, ne diyeyim ben?”

Valla, ben bu satırları yazan Vedat Bağlan’ın yalancısıyım. İtirazı olan varsa lütfen benimle bağlantı kursun. Hemen yayımlayalım. Tabii bunlara iki seçim daha eklemek gerek. Birisi 7 Haziran 2015, diğeri de 1 Kasım 2015 genel seçimleri. İşin ilginç tarafı Erdoğan’ın, bu defa Cumhurbaşkanıyken 7 Haziran 2015 seçimlerinde ciddi yenilgi yaşaması. Ancak her zaman olduğu gibi imdadına MHP Lideri Devlet Bahçeli yetişecek ve daha 7 Haziran gecesi alel acele erken seçim çağırısı yapacaktır. Gerisi ise malum! 2015 1 Kasım seçimlerinde Erdoğan yine galibiyetini ilan edecektir.

Artık 16 Nisan referandumuna dört gün kala ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Siyasi yasakların kaldırılması için yapılan 1987 referandumundakine benzer bir sonuç çıkarsa galiba hiç birimiz şaşırmamalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar