Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

NEDEN İLLE DE DOĞAL GAZ?

Uzun girizgaha gerek yok. Malum, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen Cuma günü müjdesini Karadeniz’de zengin doğal gaz rezervleri bulunduğu şeklinde açıkladı. Açıkladı da Tuna1 adı verilen bu kuyudan çok zengin doğal gaz rezervi bulunduğunu 2010 yılında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da açıklamıştı. Erdoğan’ın Cuma günkü müjdesinin ardından da merkezi California’da olan  dünyanın önde gelen petrol arama şirketlerinden Chevron durur mu? O da bir açıklama yaptı. Açıklama mealen şöyle:

“Biz Türkiye ve Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’yla (TPAO) Eylül 2010’dan beri yüzde 50-50 ortağız.” Şimdi çık çıkabilirsen işin içinden. Buklunan bu rezerv yeni mi? Yeniyse Taner Yıldız’ın 2010’daki açıklaması ne oluyor? Chevron yalan mı söylüyor?

Bir kaç gün önce fizik mühendisi dostum Ohannik Akopcan bulunan gaz rezervi ve fizibilitesiyle ilgili şu bilgileri paylaştı:

“KARADENİZ DOĞAL GAZI HAKKINDA BAZI TEKNİK BİLGİLER

Burada toplam rezerv 320 milyar metreküp. Bunun toplam değeri 60 milyar dolar. Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketimi 50 milyar metreküp. Bu, Türkiye’nin toplam 6 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek bir rezerv. 

“Gazın çıkarılması için yaklaşık sekiz yıl sürecek ve 10 milyar dolar civarına mal olacak yatırım yapılması gerekli. Çünkü sadece suüstü yüzey tesisinin maliyeti 5 milyar dolar civarı. Ayrıca ulusal hatta bağlanabilmesi için boru hattı döşemek gerekli. 

“Türkiye altı yıl boyunca hiç gaz almadan bu hattı kullanamaz. Bunun da iki nedeni var. Birincisi, boru hatlarının kapasiteleri sınırlı. Tek hat Türkiye’nin toplam ihtiyacı olan gazı getirmeye yetmez. İkincisi, ‘take or pay’ sistemi yüzünden devlet sırrı olduğu gerekçesiyle açıklanmadığı için ne zaman sonlanacağını bilmediğimiz anlaşmalar bitenekadar Türkiye bu gazı kullanamayabilir. Çünkü Türkiye’nin toplam tüketiminden daha fazla gaz alma taahhüdü olduğu sanılıyor. 

“Nitekim Tuz Gölü altında da doğal gaz depolama alanı yapıldı. Aksi halde alıp tüketemediği gazın parasını ödemek zorunda. Ancak anlaşmalardan birinin 2022’de biteceği sanılıyor. Belki yatırım tamamlanınca o boşluk kullanılabilir. 

“Böyle olsa bile yıllık 15 milyar dolar olan doğal gaz ithalat faturası yıllık 2-3 milyar dolar azalır. Yani yaklaşık 20 yıl 3 milyar dolar düşük fatura ödenir. Ancak 10 milyar dolat yatırım maliyeti düşünce rezervin net değeri 50 milyar dolar kalır ki 15-16 yıl düşük fatura ödenir.

“Elbette bu doğal gazın hiç olmamasından daha iyi bir durum Ancak doğal gaz ihtiyacı çözülmüş gibi bir sonuç çıkarmanın da lüzumu yoktur.”

Bütün bu teknik bilgilerden sonra dostum Ohannik Akopcan bir de şu soruyu soruyor:

“Artık bütün dünya hidrokarbon kaynaklardan kaçıyor. Zaten bugün doğal gaz ve petrolün varil fiyatı yerlerde sürünürken bir de bu rezerv devreye girerse zaten doyum noktasındaki piyasanın hali ne olur? Bundan en çok zarar görecek ülkeler ekonomilerini sadece hidrokarbon enerjiye endekslemiş Suudi Arabistan, Rusya, Katar, İran vs dir. 

“Oysa günümüzde dünya artık su ve orman kaynaklı enerjilere yöneliyor. Yenilenebilir, alternatif enerji arayışları yaygın. Önümüzdeki 8-10 yıl içinde hidrokarbon yerine yenilenebilir enerji kaynakları, özellikle de su ön plana çıkacakken hala doğal gazda ısrar etmek neden? Üstelik Türkiye su kaynakları nispeten bol olan bir ülke. “

Çok doğru ve haklı bir soru. Su kaynaklarımızı doğru kullandığımız takdirde neden hala hidro- karbonda ısrar ediliyor? Bir de artık sıklıkla telaffuz edilen nükleer füzyon var. Onu da başka bir yazıya bırakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar