Leyla Emeç Tavşanoğlu
YENİMAHALLE, SİYASET VE DAHASI
Son yazımda Ankaralı meslektaşımız Sabahattin Önkibar’ın yazdığı “ Devlet Bahçeli ve Ülkücüler Hakkında Her Şey” isimli kitabından alıntı yapmıştım. Bu sefer ve bir son alıntı yapıp burada noktalayacağım. Bu son alıntı sanıyorum öncekinden daha da ilginizi çekecek.
Sabahattin Önkibar kitabında MHP-MİT bağlantısıyla ilgili şunları yazıyor:
“Bahçeli’den büyük sürpriz: Bahçeli partisinin bütün milletvekillerini Bursa-Kestel’deki Kocayayla Türkmen Kurultayı’na çağırdı. Hiçbir arkadaşı ve parti yetkilisiyle istişare etmeden şu açıklamayı yaptı:
“3 Kasım 2002 erken seçim günüdür.
“Bahçeli’nin bu çağrısı erken seçim demekti. Zira muhalefet partileri ve MHP’nin oyu böyle bir karara kafi geliyordu. MHP milletvekilleri ve örgütleri ayağa kalktı çünkü partinin baraja takılması güçlü ihtimaldi. Bahçeli’ye ardı ardına anketler sunulup kebir ABD projesi olan AKP’nin önünün açılacağı ısrarla söylendi. Dahası kendisine MHP’nin baraj sorunu hatırlatıldı.
“Keza erken seçimin Irak’a müdahale etmek isteyen ABD’nin hedefi olduğu, Kemal Derviş’in erken seçim açıklamasıyla ispatlı ortaya konuldu. Bahçeli bunların hiç birini dinlemedi.”
Kitapta MHP’nin önceki genel başkanı Alparslan Türkeş’in partilileriyle istişare ettikten sonra evlilik kararını bile öyle aldığına işaret edildikten sonra şu cümlelerle devam ediliyor:
“Düşünün, biri özel hayatını bile partili arkadaşlarına danışırken diğeri vatanın mukadderatını hiçbir MHP’liyle görüşmüyor. Üstelik bu, bir kereye mahsus bir gaflet değil, sürekli uygulanan bir metottu. Söyleyin, bunun okuması Devlet Bahçeli’nin görevli olduğu değil midir?Israrla tek başına ya da esrarengiz iradelerle buluşup karar vermesinin başka açıklaması olabilir mi? Sadece bu kararla değil, maalesef Devlet Bahçeli öğrencilik günlerinden itibaren hep o tür iddiaların merkezindeydi. Mesela Bahçeli’nin MİT’le ilişkisi bağlamında Namık Kemal Zeybek Ulusal Kanal’daki “Alternatif” isimli programımızda canlı yayında şunları anlatmıştı:
“1970’li yIllarda rahmetli Türkeş Bey bana alternatif gruplar oluşturma talimatını vermişti. Akademisyen camiadan bana Devlet Bahçeli’nin Ülkücü olduğunu söylediler. Ben de onu seminerci yazdım ama o dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı olan Ramiz Ongun, Bahçeli ismine itiraz etti. Niye diye sorduğumda MİT’çi olduğunu söyledi.
“Şaşırdım ve ertesi günü konuyu Türkeş Bey’e sordum. Kafasını sallayarak tasdik etti ve şunları söyledi: ‘Evet o arkadaşı maalesef MİT kullanıyor. ‘’Buna rağmen niye tutuyorsunuz?’ diye sorunca da Türkeş,’Bunu kovarsak MİT başka birisini içimize sokacak ve kendi arkadaşlarımızdan şüphe edeceğiz. Oysa şimdi bu adamı biliyor ve ona göre davranıyoruz,’ karşılığını verdi.
Sadece Namık Kemal Zeybek değil, Türkeş’in askeri doktoru ve sırlarını emanet ettiği Yüzbaşı Dr. Selim Kaptanoğlu’nun TBMM komisyonuna verdiği ifadeden resmi tutanağa giren sözlerinin özeti şöyle:
“Türkeş Bey cezaevindeyken (12 Eylül darbesi sonrası) Ülkücü hareketi yeniden toparlama çalışmaları başlatıldı. Muharrem Şemsek Bey bu çalışmaların başındaydı. Kapatılan MHP yerine yeni bir parti kurulacaktı.Bu parti MÇP’ydi (Milliyetçi Çalışma Partisi). Muharrem Bey benim aracılığımla her safhayı Başbuğ Türkeş’e aktarıyor ve talimatlarını alıyordu. Sayın Şemsek,’MÇP Genel Başkanlığı için Devlet Bahçeli uygun mudur?’ diye mektup yazdı. Türkeş Bey buna verdiği cevapta şunları söyledi:’Mektupta da yazdım ama sen de söyle. Devlet Bahçeli’yi aklından bile geçirmesin zira o arkadaş MİT’çi. Biz onu yıllardır bilerek yanımızda tuttuk. Gönderseydik MİT başka birini monte ederdi. Aman sakın. O adama dikkat!’”
Kitabın bir başka bölümünde de 12 Eylül öncesi MHP Genel Sekreter Yardımcısı olan Yaşar Okuyan’dan bir anı var. Bir gün Okuyan, Süleyman Demirel’e Bahçeli’nin devletle, yani MİT’le bağlantısı olup olmadığını soruyor. Bundan sonrasını kitaptan Okuyan’ın sözleriyle devam ediyorum:
“Demirel aynen şunları söyledi:’Bunalttın beni. Peki, söyleyeceğim ama bu bilgiyi sağlığımda açıklarsan seni yalanlarım ve hakkımı helal etmem. Evet Bahçeli Yenimahalle’nin (MİT’in eski karargahının bulunduğu Ankara’nın ilçesi. MİT yeni karargahını geçen yıl Etimesgut’a taşıdı.) adamıdır”.
İşte böyle. Bunlar tabii ki kitaptan yaptığım alıntılar. Burada sadece siyasetin nasıl devletin istihbarat örgütü tarafından kontrol altında tutulduğu algılarını aktarmaya çalıştım. Anlayana!