Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Zeytinlikleri imara açmaya çalışanlara…

Hükümet zeytincilik ve zeytinyağıcılığı öldürmekte ısrarlı görünüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattı- rılması Hakkında Kanunda Değişikliğe Dair Kanun Tasarısı zeytinliklerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı onayıyla imar faaliyetleri yapılabileceği hükmü getiriliyor.

Tasarı TBMM’den geçip yasalaşırsa zeytinliklerin büyük bölümü madencilik ve enerji yatırımlarına açılabilecek. Bu alanlarda alışveriş merkezleri, rezidanslar, konut yapılabilecek. Bu nasıl bir mantıktır? Bütün dünya zeytin ve zeytinyağını insanoğlu için en şifalı besin kaynaklarından kabul ederken bizim ülkede hükümet eliyle zeytincilik öldürülmeye çalışılıyor. Zeytin ilk çağlardan beri insanoğlu için kutsal kabul edilmiş. Hatta zeytin ve zeytinyağının mitolojide de yeri var. Yazar A. Nedim Atilla’nın “Tariş Zeytin Kitaplığı” dizisinden kaleme aldığı “Batı Anadolu Zeytinyağı Kültürü” kitabından “Athena’nın Zeytin Ağacı” başlıklı bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Eski çağlarda inanılan, tanrıların da insanların da vazgeçilmez olarak nitelendirdikleri tek şey vardı: Zeytin ağacı. Bir efsane şöyle der: Antik çağda eski Yunan tanrılarının ba- şı Zeus insanlığa en değerli armağanı veren tanrı ya da tanrıçanın yeni kurulan bir kentin sahibi olacağını ilan eder. Bunun üzerine deniz tanrısı Poseidon ve bilgelik tanrıçası Athena yarışmaya başlarlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak yerlere götürecek, savaşlar kazanacak olan ‘at’ı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir zeytin ağacına dönüştürür. Şehir halkı bu zeytin ağacının büyük bir zenginlik ve bereket kaynağı olduğuna karar verir ve Athena’nın onuruna şehre onun adı verilir. Bütün zeytin ağaçlarının Athena’nın yarattığı bu zeytin ağacından çoğaldığı söylenir. Öylesine kutsanmıştı ki o dönemde, bir zeytin ağacını kesmek günahların en bü- yüğü olarak kabul edilirdi. Zeytin ağacını kesenler en ağır cezalara çarptırılırdı...”

Bakınız, aynı kitabın bir başka bölü- münde tarih boyunca zeytin ve zeytinyağına tapınma derecesine varan saygı nasıl anlatılıyor:

“Gerçekten de eski çağ dünyasında bu kadar değerli, bu kadar yararlı ve Akdeniz havzasının insanları tarafından bu kadar saygı gören başka bir ağaç yoktur. Eski çağın barışçıl yarışmalarında yani olimpiyatlarda galip gelenler ve savaşlarda kahramanlık gösterenler zeytin ağacının dalından örülmüş çelenklerle ödüllendirilmişlerdir. Bundan 2000 yıl önce zeytin ağacı sahipliği zenginliğin de şansın da sembolüydü. Athena’nın kutsal ağacına Eski Mısır’da da bir tanrı ayrılmıştı: Uten. Eski Yunan ve Roma’da aileler ölülerinin anısına zeytin ağacı yetiştirirlerdi...”

Ya bugünkü, çağdaş Türkiye’de? Yıllar önce Soma’nın canım zeytinliklerini yok edip maden yataklarına açılması beraberinde çeşitli felaketler getirmedi mi? Bir zamanlar yeşiliyle ünlü Soma kö- mür madenciliği yüzünden kapkara bir il- çe haline gelmedi mi? Eski çağlarda olsa zeytinlikleri yok edip bu alanları madenciliğe açanların üzerinden tanrıların laneti eksik olmayacak denilebilirdi. İnsanlarımızın artık kendi değerleri ve zenginliklerine sahip çıkarak rant ve yapı- laşma uğruna böylesine şifalı ve kutsal sayılan ağaçların katledilmesine göz yummamaları gerekiyor.

Patrik Bartholomeos’un kitabı

Fener Rum Patriği I. Bartholomeos’un yeni kitabı İstos Yayınları’ndan çıktı. “Sırla Yüz Yüze: Günümüz Gözüyle Ortodoksluğa Bakış” isimli kitabın tanıtımı İstanbul Karaköy’deki Rum İlkokulu salonunda geçtiğimiz Cumartesi günü yapıldı. Tanıtım toplantısının konuşmacıları İstos Yayın’dan Yorgo Benlisoy, Peder Dr. John Chryssavgis ve Bursa Metropoliti Prof.Dr. Elpidoforos Lambriniadis’ti. Meraklılarına bu ilginç kitabı mutlaka okumalarını tavsiye ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar