Yeni kadrolar

Japonya’da seçimler için propaganda sınırlandırılmış.
Diet, yani birinci meclis için 12 gün, ikinci meclis (senato gibi ) için de 17 günde propaganda ve konuşmalarınızı bitireceksiniz.
Ayrıca TV ekranlarında reklam ve ilan vermek hakkı ile ilgili yasa 1995 ‘ten sonra çıkmış.
Bunların ücretleri ise vergilendirilmiş gelirlerinizden ödeyeceksiniz.
Referandum sürecinde Türkiye”de iki aydır nerede ise her saat propaganda yapılıyordu.
Gerçi bu sefer coşkulu değildi ama yine de seçim havası esiyordu.
Her seçimde, gürültülü konvoylu, her tarafı panolarla, resimlerle, konfetilerle süslemek ve milleti zorla, alanlara taşımak, insanları gerçekten bıktırıyor.
Cenazesi ve ağır hastası olan bir evin ana yol üzerinde olduğunu düşünün, günlerce acayip seçim ve propaganda müziklerinin çalınması insanları ne hale sokar, anlayın.
Sadece Japonya’da değil, bütün demokrasilerde, seçim harcamaları ile ilgili ciddi yaptırımlar yasa ile düzen altına alınmış.
Bizde de sözüm ona yasa var ama uyan kim?
Tüm partiler ve seçim harcamaları ciddi bir mali izleme merceğine alınsa, herhalde herkesin canı yanar.
Şimdi bu son referandum için, partiler tarafından harcanan paralar hangi hesaplardan karşılanmış veya kimler finanse etmiş, bir araştırmak gerekiyor.
Demokrasinin ve hukuk devleti olmanın bir ekonomik maliyeti olduğu kesin, ancak düzenli ve itibarlı bir takip sistemi ile geliri ve giderleri denetlemek sistemi daha iyi çalıştırır.
Ne yazık ki Türkiye’de varlık fonunu bile TBMM denetiminden kaçırdığımız bir dönemdeyiz, referandum harcamaları ile kim uğraşır, dediğinizi duyar gibiyim.
Referandum sonuçları için, ben kötümser değilim.
Türkiye’de her şeyden önce, dil, din, ırk ayırımı yapmadan, demokrasinin sürdürülmesini isteyen bir seçmen kitlemiz var.
Bu arada, ekonomi ve eğitim düzeyi yükseldikçe, daha özgürlükçü, dünyaya açık, serbest piyasa ekonomik yapısını isteyenlerin sayısı artıyor.
Milli gelirinin büyük bir bölümünü, üreten illerde daha çok hayır oyu çıkıyor.
Üretici kesimin ödediği vergilerden sübvansiyon alan kesimler ise evet oyu veriyorlar.
Öğrenim düzeyi lise ve üstü olanlarda hayır oyu artıyor.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da ayrılıkçı bir hareket gözlemlenmiyor.
Daha da demokratikleşmek ve denetim ile dengeyi kollamak konusunda Türkiye ile bütünlük var.
Gerçekten, sadece Türkiye’yi yönetenlerin değil, hepimizin şimdi oturup iyi düşünmesi gerekiyor.
Bir kere toplumun benimsemediği ve yarısı kadarının hayır dediği bir anayasa değişikliği yaptık.
Uluslararası kuruluşların bile pek içine sinmeyen bir oylama düzenimiz var.
Bana ne bu kuruluşlardan veya “At-Üsküdar” gibi sözler yerine, bu seçimleri ve oylamaları artık şaibeden kurtarmak gerekiyor.
Türkiye 60 yıldır bu konuda ciddi bir yol alamadı.
İktidarın ise, samimi bir biçimde düşünmesi lazım…
Kendine oy atmış atmamış bu ülke için iyi düşünen herkesin görüşüne ihtiyacı var.
Gelin birlikte çözelim, demesi şart. Yoksa bu sistem ile gelecek seçimleri tehlikeye atar.
Başta Cumhurbaşkanını artık etrafını saran kadroları değiştirmesi, dünyayı yeniden kucaklaması ve muhalefete yeni bir anayasa için çağrıda bulunması lazım.
Muhalefet ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerine, TBMM içinde üzerinde uzlaşılacak ve 18 maddenin aksayan yönlerini düzeltecek bir anayasa üzerinde bir an önce anlaşması gerekiyor.
Ayrıca artık yeni isimlerin yeni kadroların muhalefet içinden çıkması lazım…
Bakınız Fransa’ya genç, liberal dinamik, dünya piyasalarını ürkütmeyen, bir eski bakanı sahneye çıkardı.
Herhalde yeni başkan Macron olacak.
Böyle devamda ısrarlı olursanız, Türkiye istikrarsızlıktan kurtulamaz, tarafların bölünmüşlüğünü artırır, hatlar keskinleştirirsiniz.
En önemlisi kalkınma çabalarımız boşa gider.
Türkiye’nin ekonomik büyümesi durur, milletimizin refahı azalır, çatışma artar, demokrasi tehlikeye girer.
23 Nisan 1920 günü TBMM bir ümitle açılmıştı.
Cumhuriyet ümidiyle, TBMM milli bir mücadele ve savaş yaptı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti kurdu.
23 Nisan’ı sonra da çocuklara armağan etti, kutlu olsun.
TBMM tüm Türkiye’ye ve dünyaya üzerinde uzlaştığı yeni bir anayasa armağan etmesi ve Cumhuriyetimizi beraber korumaya devam etmek ümidiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar