Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Fetva dünyası (!)

21. Yüzyılda olur mu?
Amerika isterse olur!
Amerikan rüyasının(!) İslam dünyasına revası bu!
Ama sadece buna boyun eğecek cahil toplumlarda!
Amerikan-İngiliz-İsrail üçlüsünün İslam ülkelerindeki şeriatçı tarikat ve toplulukları kullanıp birbirine karşı nasıl kızıştırıp savaşlar çıkarttığı ve çoğu Müslüman topluluklara sefalet yaşattığ devlet sırrı değil.
En büyük destekleri ise cehalet ve ihanet!
★★★
Ortadoğu’daki savaşın sis perdesi arkasında bir tarafta terör ile savaşılırken, diğer tarafta bundan siyasi rant sağlama çabaları giderek yoğunlaşıyor.
Değişim eşiğini geçmiş ülkelerde bile sosyal düzende yeni paradigmalar oldubitti yöntemleriyle kuruluyor.
Bunun oralarda, temel hukuk düzenini etkilemesi an meselesi.
Burada en sinsi ve hassas mekanizmalar inanç zemininde yapılan operasyonlardır.
★★★
Halen bazıları laiklik esasına dayanan ülkemizde bile kendilerine göre fetva vermeye çalışıyorlar.
Hâlbuki en azından Anayasa’sında demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti yazan bir Cumhuriyet’te kimse veya hiç bir kurumun buna hak ve yetkisi yoktur.
Hele de  örneğin Anayasa’mızın 136. maddesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşuna ilişkin yasa yürürlükteyken!
★★★
Biliyorum hemen birileri homurdanacak.
Siyasetle dini karıştırdığınız ölçüde hem ülkeye, hem de dine ihanet edersiniz!
Dinin siyasileşmesi davranışları sadece milleti dininden eder.
Devlet Protokolünde 51. Sıradan 10. sıraya öne çekilen Diyanet İşleri Başkanı, Kuvvet Komutanlarının önüne geçmiş durumda.
Eller Mars gezegeninde koloniler tasarlarken biz halen fetva kültürü ile devşirilmeye çalışılıyoruz!
Fetva, sadece “bilgili ve yetkin” birinin yol göstericiliği olarak “tavsiye” niteliğinde olsa sorun olmazdı belki.
Belki diyorum, çünkü “tavsiye” nin ne zaman bizimki gibi kaderci, fazla sabırlı(!) bir toplumda boyun eğmeye zorlayan “emir”e dönüşeceğini kestiremiyorum.
★★★
Ancak Osmanlı hukuk tarihinde fetva İslamiyet’in kabulüyle birlikte önemli bir hukuksal kurum kimliğinde toplumsal yaşamı ağır bir şekilde etkilemiş, hatta belli ölçüde belirlemiştir.
İşte bu nedenle, fetva kamu düzeni ve toplumsal yaşamı belirleyen, en azından genellikle de müeyyidesi olan hukuk kural ve kararları niteliğinde olduğu için bu anlamda günümüz çağdaş yaşamında ve hukuk devleti bir Cumhuriyet koşullarında  hiç bir kişi veya kurum tarafından verilemez.
Fetva, bir konunun dine uygun olup olmadığını, hangi fıkıh kitabının hangi yerinde bulunduğunu göstererek  bildiren görüş veya hükümdür.
Yani kaynağın da mutlaka gösterilmesi gerekir.
★★★
İslam dininde fetvaların ana  kaynakları olarak Kur’an, sünnet, icma ve kıyas sayılır.
Ama artık Anayasa, yasalar ve evrensel hukuk kuralları var.
Özellikle 200 yıldan beri yaşadığımız teknolojik ve sosyal gelişmelerle yaşayan toplumları fetvalarla düzenlemek mümkün değil.
Toplumsal hukuk düzeni İslami kurallar ile belirlendiği zamanlarda fetva önemli bir araçtı.
Zira fetva, toplumsal hukuk yaşamı içinde Padişah fermanlarının yanında  ciddi bir araçtı.
Ancak 1924 de Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduktan sonra hiç bir kişi ya da kurumun “fetva” verme yetkisi yoktur.
Zira toplumsal hukuk yaşamı, Anayasa, TBMM’nin yasaları ve evrensel hukuk kuralları ile çizilir, belirlenir.

Önceki ve Sonraki Yazılar