Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Kıbrıs tuzağı

Her ülke kendi egemenlik hakları ve uluslararası anlaşmalara dayanan hak ve yetkileri üzerine titrer ve bunlara sahip çıkar. Bu anlamda Ege Denizi’ndeki kıta sahanlığı konusu partiler üstü, hepimizin sahip çıkması ve birleşmemiz gereken HAYATİ ÖNEMDE bir husustur.


Öncelikle, Ege Denizi DÜŞMANLIK DEĞİL, barış ve ekonomik zenginlik denizi olmalıdır. Her şeyden önce Türkiye ve Yunanistan halklarının ortak malı olarak.


Komşumuz Yunanistan ile birlikte, her iki ülkenin müşterek menfaatlerine uygun güven ve işbirliği içinde yaşamalıyız. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi bu işbirliğini çok daha kolaylaştırır ve geliştirir. Türkiye’ yi Avrupa Birliği çatısı dışında tutarak Kıbrıs sorununun çözülmesi mümkün değildir ve olmamalıdır da! Aksi halde Kıbrıs, Yunan adası görünümü altında AB ‘ nin Akdeniz’deki askeri ve ticari liman adasına dönüşür. Kıbrıs böyle bir durumda Türkiye için AB dışında kalırsa her şeyden önce büyük bir ASKERİ RİSK haline dönüşür.


Hem de oradaki Türk toplumu da büyük risk altına girer. Ayrıca Kuzey Kıbrıs kıyısındaki doğalgaz ve petrol yatakları terkedilmiş olur. Türkiye’nin AB’ye girmesi, hem Ege Denizi, hem de Kıbrıs sorunlarını kökünden çözer. Sadece bu iki sorunun çözümü bile Türkiye’nin AB’ye üye olmasına bağlıdır. Eşit ve güçlü bir üye olamaz isek kesinlikle SÖZDE ÇÖZÜM ÖNERILERI sadece kötü kurgulanmış bir tuzaktır. 


Türkiye AB’ye girmeden çözüm mümkün değildir. Eğer giremeyeceksek Kıbrıs’ın birleşmesi Türkiye’nin çıkarlarına ihanet etmek olur. Hatta görüşmeler derhal askıya alınmalı ve garantörlük haklarımıza sahip çıkmalıyız. O güne kadar da KKTC’nin en azından diğer kardeş ve dost ülkeler nezdinde tanınması için daha çok efor sarf etmek zorundayız. Eğer bu konuda hata yapılırsa, Ege Ordusu’ndan daha büyük ve güçlü, sonuçta pahalı bir “Akdeniz Ordusu” kurmak zorunda kalırız. İşte bundan dolayı her türlü sözde çözüm reddedilmelidir. Kıbrıs, Ege Kıta Sahanlığı ve Türkiye’nin AB üyeliği kesinlikle birlikte ele alınmalıdır.


KIBRIS sorununun çözümü, Türkiye’nin AB üyeliği sorununa otomatik olarak bağlanmalıdır. Ege’deki çok sayıda adacığın hükümranlık konusu da ancak böyle çözülür. Gerek Ege, gerekse Kıbrıs konuları bahane edilerek özellikle Yunanistan ve Türkiye’nin birbirlerine karşı askeri harcamaları anlamsız şekilde yükseltiliyor ve uluslararası savaş sanayii milyar dolarlar kazanıyor.


Birileri, iki tarafın yetkililerine, karşılıklı olarak birbirine karşı milyar dolarlar ödeyerek satın aldıkları; denizaltılar veya savaş gemileriyle balık tutamayacaklarını, petrol ve doğalgaz çıkaramayacaklarını anlatmalı. En çok da, rüşvet dâhil her yöntemle diğer ülkelere savaş uçağı ve gemileri, denizaltılar veya silah satan tüccarlara. Hâlbuki iki ülke ekonomik ve sosyal gelişmelerinde harcayabilirler bu kaynaklarını. Yeter ki, dost komşu olmak zorunda olduğumuzu bütün taraflar olarak idrak edelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar