Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

MHP nereye koşuyor?

Kestirmeden yanıtlayayım:


MHP’yi bilmem, ama sayın Dr. Devlet Bahçeli iktidara koşuyor. …
Dr. Devlet Bahçeli, 1997 yılında MHP 5. Olağanüstü Kongresi’nde Genel Başkan seçildi.
20 yıl olmuş.
O tarihte doğan bebekler, bu günlerde askerde terörle savaş içinde şehit düşüp toprağa veriliyor.
Bazen şiddetli, ağır cümlelerle iktidara yükleniyordu veya durum en azından öyle görünüyordu.
Ama en kritik anlarda hep iktidarın yanında yer almasını bildi.

Örnekler mi : … 4+4+4 eğitim felaketinde, Türban kararında, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçiminde, Meclis Başkanlığı seçimlerinde (İsmet Yılmaz, …), 2015 Koalisyon görüşmelerinde, Ergenekon davalarında da…
Hatta ,Ergenekon davasından tutuklanan kendi milletvekili, eski Özel Kuvvetler Komutanı, emekli Korgeneral Engin Alan’a layıkınca sahip çıktığı söylenebilir mi?
Partisini 2002’de baraj altında bırakıp Meclis dışında bile kaldı ama Parti içinde seçimleri hep kazandı.
MHP’li eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ve “Başbuğ”un doktoru Selim Kaptanoğlu, Alparslan Türkeş’in Devlet Bahçeli için “devlet ile sıkı bir bağ içinde olduğunu” söylediğini dile getirmektedirler.
Ama bu, herhangi siyasi bir lider için mazeret olmaz, olmamalı. Yeter ki, emir kulu olmasın!

Sadece geçen sene Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın ve Prof. Ümit Özdağ gibi muhaliflerin yeterli imza toplayıp Genel Kurul topladığını görünce, bu sefer kaybedeceğini anlayıp kendisini seçen delegelere rağmen binbir yöntemle, muhtemelen iktidarın ve havuz medyasının desteğiyle koltuğunu korudu. Bazılarına göre, o koltukta oturmak zorunda.


Lider, sebat edendir!


“Ülkede fiili durum var, hukuku ve rejimi fiili duruma uydurmak gerek” diyen bir siyasetçi, en azından muhalif bir lider olamaz.
Ayrıca bir siyasi lider istemeden herhangi bir şey yapmak zorunda kalmaz. Kalırsa liderlikte sıkıntı olur.
İstese de bırakamaz, diyenler de var! Ama niçin? Hiç olur mu, ya?!!
Aslında küçük, büyük muhalif bir lider bırakın teslim olmayı, büyük ölçüde iktidara uyarak bile, kendi partisini gereksiz hale getirir.
MHP teşkilat ve tabanı ve ülkücü camia MHP Genel Merkezi’nin mevcut edilgen politikalarına
izin verecek mi?
Daha ötesi ve önemlisi; MHP seçmenleri bu yapılanları onaylayacak mı?
Bunu ilk sandık testinde hep beraber göreceğiz.

 


Ama bu, sayın Bahçeli’nin pek umurunda mı? – Normalde, olmalı! Umurunda değilse, başka bir şey vardır bu garip ve ağır çelişkili durumunda.
Başkanlık onun desteğiyle geçerse sarayda bir oda kapmak kadar, yani CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın deyimiyle “köşk yaveri”
olmak gibi basit bir gerekçe olamaz, bence.
Yıllarca Milletvekilliği ve Başbakan Yardımcılığı yapma şerefine sahip olmak kişisel doyum için yeterli olsa gerek.
Evet ama, niçin? Niçin? Niçin?
MHP kadrolarının ve tabanının üzgün ezici çoğunluğu bu durumda ne yapacak? Sadece üzülüp oturacaklar mı?
Öte tarafta, kendi parti içi iktidarını ancak hukuk ve demokrasi zorlama yöntemleriyle zorla elinde tutabilen sözde muhalif bir parti liderine dayanarak yeni bir devlet anlayışı tesis etmek mümkün olabilir mi, hiç?

 


Partisinin geleceğini tehlikeye atarak dün söylediklerinin tam zıttını bugün hararetle savunmasını
gerektiren önemli sebepleri var demek ki!
Bu sebepler her neyse birgün mutlaka açığa çıkacaktır.
Bunca yıl yedek kurtarıcı rolü boşuna oynanmaz.

“Muhalif” kimliği ile başkanlık konusuyla muhtemelen en son, ama en önemli siyasi görevini
yapıyor.
Sonra, ne mi olacak ? 


“Milliyetçi” son görev


Makalemin başlığı eksik. Aslında başkanlık Meclis’ten geçerse en son görevi de MHP’yi öne alınacak seçimlere taşımak olacak.
Sonuçta MHP sandığa gömülecek. Bazılarının planı öyle görünüyor.
Başkanlık gelse de, gelmese de, MHP bu gidişle baraj altında kalır ve Devlet Bahçeli dönemi biter.
Ya da yeni liderlikle yola devam eder.
Artık şahsen kendisine iktidar dışında muhalif görünümüyle ihtiyaç kalmayacaktır!
Doğrudan iktidar içinde yer alır mı? Hep beraber göreceğiz.
Tuğrul Türkeş örneği var önümüzde. Veya Numan bey örneği de var… Daha nice örnekler
var…
Listeye bir kişi daha eklenecek mi, acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar