Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Türkiye’ye kim küme düşürttü?

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin bu hafta aldığı kararla maalesef Türkiye çağdaş demokrasi liginde küme düştü.
Artık demokrasi, insan hakları vb. insani ve demokratik anlamda Arnavutluk, Ukrayna, Rusya, Azerbaycan gibi ülkelerin bulunduğu kümede olacağız.
Attan inip eşeğe binmek gibi bir şey bu!
Veya çağımızda tramvaydan inip kağnıya binmek gibi!
“Bu bir siyasi karardır” demek anlamsız.

Zira adı üzerinde Parlamenter Meclisi!
Yani, elbette siyasi bir karar olacaktır. 
Orası mahkeme değil ki, karar hukuki olsun!
Ama korkarım, bu kararın ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin asıl hukuki ve elbette sıkıntılı kararları yağmaya başlayacak.
Alt ligde çok faul yapılacağı aşikar.
Bu gelişme maalesef çok olumsuz ve uzun vadeli.
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler amaca ulaşıncaya kadar binilecek bir tramvay olarak görülürse, gelinecek nokta ancak bu olur.
Ancak unutulmasın ki, bu tramvaya en çok ona inanmayanların ihtiyacı olur!
Avrupa konseyi, İkinci dünya savaşından sonra çekilen acıların tekrar edilmemesi adına, çağdaş standartlar ve ortak kurumlar ile antlaşmalara dayalı işbirliği ve güven atmosferi oluşturmak için kuruldu.
Avrupa Konseyi’nin ana damarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi teşkil eder.

Türkiye’nin kurucularından sayıldığı   Avrupa Konseyi ve AKPM çağdaş ve demokratik Türkiye için aslında vazgeçilmez yapılardan biridir.
Almanya ve Avusturya’nın Avrupa Konseyi’ne girmeleri konusunda ve Ortak Avrupa kimlik ve standartları hususunda Türkiye’nin de büyük katkıları olmuştur.
Özellikle 2000’li yıllardan sonra Türkiye’deki demokratik reformların en büyük destekçisi Avrupa
Konseyi  ve AKPM olmuştur.
2010- 2012 yılları arasında 47 ülkenin bulunduğu AKPM dönem Başkanlığına Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu seçilmişti.

Ancak ülkemizde son yıllarda meydana gelen, hukukun katledildiği tertip ve operasyonlar, büyük yolsuzluk ve kanunsuzluk olayları  “Büyük Ortadoğu Projesi” denilen savaş ve katliam süreci, anayasa ve kanunlara rağmen uzun süredir yaşadığımız ‘fiili başkanlık’ hali, nihayetinde hain 15 Temmuz kalkışması, onu takip eden OHAL süreci ve tamamen adil olmayan ve maalesef kanunsuzluk ve şaibe iddialarıyla gölgelenen referandum gerçekleri yaşandı.

Bu durumda AKPM ‘nin Türkiye’yi siyasi denetime alma kararı hiç de sürpriz olmamalı. 
Çünkü en basit spor kulübüne bile girdiğinizde o kulübün kurallarına uymak zorundasınız.
Kararın siyasi olarak en azından AK açısından zamanlaması doğruluğu ve yerindeliği tartışılır.
Yanlıştır da! 
Ancak bunun esas sorumlusu son 6-7 yılki yönetim anlayışıdır. 
Bu karar Türkiye’de maalesef amacının tersini sağlıyor.
Siyasi iktidara yönelik bir tepki de olsa, Türkiye sadece siyasi iktidardan ibaret değildir.
Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği, sadece kendi güvenliğini düşünerek bile olsa Türkiye’yi bu kadar hızlı ve kolay gözden çıkaramaz, çıkarmamalı.
Düşen de, düşüren de sonuçta biziz.
Ama unutulmasın ki, iktidarlar geçer, ama Türkiye daimdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar