ADANA’DAKİ “SAHRA HASTANESİ”

Böylesine dünyayı saran bir salgına “yaşayanlar” daha önceden tanık olmayınca…

En son “bindokuzonsekiz salgını” adıyla kitaplardan öğrendiğimiz salgının üzerinden yüzyılı aşkın bir zaman geçmiş olunca…

Salgın konusunda elleri/ kolları bağlı biçimde yakaladı corona virüs!

Gelişmişinden/ geliştirilmemişine, ezenden/ ezilenine, iktidardan/ muhalefetine, güçlüsünden/ salpasına, yerüstünde/ yaşamakta olan ne varsa kıskıvrak yakaladı!

Hadi “biri” çıksın “ben bunun dışındayım” diyen,

Hadi “biri” çıksın “benim yakınıma uğramaz” diyen,

Hadi “biri” çıksın “pimpirikli davranmıyorum” diyen…

Kapı arkasından konuşması, sokakta gördüklerinden üç-beş adım uzaklaşması, elini sıkça yıkaması, bu güne değin sevmediği limon kolonyasını araması, maske takmayana kızması;

Bunların hepsi yalan mı?

***

İlk Çin’in Wuhan kentinde görülmeye başlandığında, kentin karantina altına alındığının duyurusu yapıldığında, söylenmesi konusunda bile zorlanıldığı, insanların toplu olarak tedavi altına alındığı, boğaz yanması/ halsizlik/ öksürük/ ishal/ mide ağrısı/ solunum zorluğu gibi belirtilerin gözlemlendiğini öğrendiğimiz günlerde beklenti içerisindeydik!

Wuhan’dan Avrupa’ya sıçramış, komşularımız İran ile Yunanistan’da salgın olgusuna rastlanmaya başlamış, günlük yaşamını yitirenlerin sayısı artmış, ülkemizin kapılarında en küçük önlem için girişim gözlenmemiş, “iktidarın” “bir yanı”/ içinde bulunulan durumdan çok yaklaşan yaz aylarında “turizmin” çok kazandıracak olmasıyla umutlanmış…

İşte o süreçte duyduk “sahra hastanesi” denilen olayı…

“Zor durumda olan yurttaşlara güvenli sağlık hizmeti sunmak amacıyla, önceden belirlenmiş, güvenli bölgelerde hastaların tedavilerini sürdürmek için, salgın sonrası kurulan hastaneler” diye tanımlanıyor.

Sağlık Bakanlığı bir süre önce, virüsün ülkeye girişini önlemek amacıyla “kara hudut” kapılarına “sahra hastanesi” kurulduğunu açıklamıştı. Yurttaşlar burada gözlem altına alındı.

Birkaç gün önce de İstanbul Anadolu/ Avrupa bölgelerinde de birer “sahra hastanesi” yapılacağı açıklandı kırkbeş gün sonrası için; bu ne anlama gelmeliydi?

Wuhan’da salgın boyunca boş kalan binalar, büyük salonlar yeğlenmekle birlikte; olgu sayısında artış nedeniyle on günde “beşyüz yataklı hastane” yapımı da gerçekleştirilmişti! Bugünlerde de “gerekmeyenler”ı sökülmekte…

“Sahra hastanesi”, böyle bir şey…

***

Geçtiğimiz günlerde Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, TÜYAP Fuar Alanı’nda “sahra hastanesi” kurulduğunu açıklamıştı.

Açıklamasında da “0-15 gün önce biz sahra hastanesi oluşturma kararı verdiğimizde vaka sayısı giderek artıyordu. O zaman Adana’da bin yatak, koronavirüs hastaları için ayrılmıştı ama biz yetmeyebileceği düşüncesiyle, tedbir amaçlı sahra hastanesini hazırladık. Tıbbi açıdan tam teşekküllü odalar hazırlıyoruz” sözlerine yer vermişti.

Salgını daha az can kaybıyla sonlandırmak için yapılan bu çalışma, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Zeydan Karalar 1000 yataklı sahra hastanesi yaptı” diyene dek kimsenin ilgilendiği bir konu değilken, “bugün” tüm “iktidarın” dilinde…

Burada “Sağlık Bakanlığımıza bağlı kuruluşlar dışında bir başka kurumun herhangi bir yataklı tedavi hizmeti girişimine ihtiyaç olmadığı halde” diye başlayıp/ süren tümcelerin de kurulmuş olması,

“Sahra hastanesi” nedir, nasıl olur sorularının yanıtı bilinmeden “Sn Kılıçdaroğlu, doktoru, hemşiresi, tıbbi malzemesi, yoğun bakım ünitesi kısacası hastane vasfı taşımayacak, tek bir hastaya bile cevap veremeyecek bir yeri hastane olarak tanımlamıştır” demek, kriz sürecinde anlaşılacak sözler değil!

***

Bizde “sahra hastane” denilirken bile, “iktidarın” eline/ yüzüne bulaştırdığı “şehir hastaneleri” benzeri yapılar olmalı…

Nasıl verildi, kaça yapıldı, yurttaşa ne denli yakındı, ne denli donanımlıydı, hasta neden müşteriydi, önce yapılan hastaneler neden şimdi boştu, yoğunluk dağınıkken neden bir aradaydı; bu soruların ne sorulması hak, ne de yanıtları var!

Umreden gelenler bir başka yer yokmuş, gelene dek hazırlığı yapılamazmış gibi, gecenin bir yerinde öğrenciler kapıya çıkarılarak yurtlara dolduruldu!

O kentlerin spor, konferans, toplantı, ya da benzeri büyük salonları yok muydu; anlamak zor!

İstanbul için yapımı başlanan “sahra hastanesi” yerine önerilen “Atatürk Havalimanı binaları, Yeşilköy'deki İTO fuar alanları, Kumkapı'daki yerler” düşünülmeyip; bu koşulları bile “fırsata” dönüştürmeye çalışmak, “politik” davranmak…

***

Böylesine dünyayı saran bir salgının mutlaka bir öncesi/ sonrası olacaktır!

Sözümona coronadan önce “cö)/ coronadan sonra (cs)…

CÖ Karalar’ın yaptıklarını aldınız vurdunuz yere, kırdınız döktünüz…

CS yeni bir dönem başlatın, Karalar’ın Adana’nın Anakent Belediye başkanı olduğunu anımsayın bir!

Salgının herkesi elleri/ kolları bağlı biçimde yakalama olanağı var çünkü; unutmayalım!

Önceki ve Sonraki Yazılar