“Başka düşler boşuna…”

Söyleşilerin “baş” konusu corona virüs…

Ekranda bugünü konuştuklarını sananlar bile “söyledikleri” konusunda “kesin” bulgulardan uzak…

Öngörü doğrultusunda “bilgi” üretiliyor!

Geleceği konuşmak öylesine erken ki…

Benim için yaşananların nasıl “şakası” yoksa; okurun da, okumayanın da, bilenin de, bilmeyenin de yok!

Geçmişte yanlışlıklar olabilir, geçmişte bölüşmemek yeğlenmiş olabilir, geçmişte ego ne gerektirdiyse öyle davranılmış olabilir, salyalar yayarak güç kullanılmış olabilir…

Ne bileyim iki başak boyu alan için, anlık doyumlar için, daha çok yemek için, daha çok olsun diye çırpınırken çiğnediklerini görmemek olabilir…

Yanı başında olan “yanlışlara” koltuk uğruna göz yumulmuş olabilir…

Şu an bir umuttan söz edilse bile; ikinci ya da üçüncü, dördünce “bir dalga” olma olasılığının varlığı düşünüldüğünde “dayanılmaz” oluyorsunuz!

***

İnsanların örgütlü olması, demokratik işleyişi kolaylaştıracağı gibi, yurttaşların temel haklarının/ özgürlüklerinin de sağlanması bakımından oldukça önemlidir.

Örgütlü topluluklarda yaşayanların daha mutlu, daha doyumlu, daha gereksinmelerine kavuşur yapıda oldukları bilinir. Örgütsüz toplumlarda, yurttaşların dağınıklığı, söz/ amaç birliği ilkesinden uzak oluşları nedeniyle de mutsuzluk, doyumsuzluk, gereksinmeler konusunda bilinçsizlik egemen olmuştur!

Geri kalmış ya da geri bırakılmış toplumlarda “iktidar”, örgütlülüğü hem istemez, hem de böyle bir oluşumun ortaya çıkmasını engeller!

“İktidar” kendine benzeyen, yaptıklarını öven, muhalefetin dediklerine tepki gösteren, hiç ortada görülmeyen “cak-cek” vaatlere arka çıkan, üretenden koparan, patrona kanallar açan, çevre talanına duyarsız kalan yapılanmaları/ örgütlenmeleri sever!

Yaşanan salgın sürecinde bile “iktidar” söylemini yutkunmadan yineleyenleri…

***

Adana Ticaret Borsası başkanı Şahin Bilgiç tele-konferans yöntemiyle düzenledikleri olan meclis toplantısında konuşuyor…

Kendileri için her şey yöntemine uygun, teknoloji önlerinde, ortam hijyenik, yaşadıkları üç kişilik ev dönümlük, yiyecekleri önlerinde/ yiyemedikleri arkalarında…

Yaşamını sürdürmek zorunda olan emekçinin, mutfağında aç pişmesi için “corona virüsün şakası yok” demeden sokağa inmek zorunda olması, hijyen aralığını işini yapabilmek için bozması…

Günlerce dillenmesinin ardından verilmesi karara bağlanan “destek” için banka önlerinde oluşan uzun kuyrukların, bozulan yalıtımın, uygulanamayan aralığın yaşanması, bunların övünç sayılması…

Başkan Bilgiç, tele-konferansında şunları söylüyor:

“Tarımın, toprağın ve suyun vazgeçilmezliğini, stratejik öneme haiz olduğunu, bunun için de hükümetimizin üretene, ülkesinin beslenmesi için alın teri dökerek emeğini hiçbir zaman esirgemeyen çiftçilerimize verdiğinden daha fazla destek sağlamasıdır. Sağlanan desteğin kat kat fazlasını üreticilerimiz ürettikleri, ürünleriyle verirler, veriyorlar. Bu salgın tüm dünyada olduğu gibi, bize de tarım ve gıdanın ne denli hayati öneme sahip olduğunu gözümüze sokarcasına göstermiştir. İnsanların salgın hastalık korkusuyla evlerinden çıkamadıkları bu dönemde dahi ülkemizin gıda ve beslenme ihtiyacını karşılamak için canı pahasına durmadan, yılmadan üretmeye devam eden, tarım emektarlarına sonsuz teşekkür ve şükranlarımızı sunuyorum.”

***

Bu Covid-19 salgın hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de “sözde” tarımı/ çiftçiyi anımsattı.

Toprak ekilmezse, çiftçi üretim yapmazsa; koltuk için yarışanların banka hesapları da, oturdukları geniş balkonlu, havuzlu bahçeli, kabarık banka hesapları da beslenmelerini sağlamayacak!

Şimdi tarımın, toprağın, suyun “vazgeçilmezliği” anlatılıyor!

İnanalım mı gerçekten?

Üretici bugün bile toprağını ekmek, tohumunu almak, ürünün sulamak, enerjiyi kullanmak, gübresini/ ilacını yeterince verebilmenin kaygısını yaşarken;

“İktidar”, kredi adı altında verilecek “desteğin”, yıllık bilmem kaç olduğunu, ödemenin ne zaman başlanacağını üstüne bastıra bastıra yinelerken, yurdun dört bir yanını “ilgili” saran sivil toplum odaları da “bunun” ne denli büyük bir özveri olduğunu anlatıyor!

Başkan Bilgiç “Bu sıkıntılı süreci firmalarımız az zararla TOBB, oda ve borsalarımızın desteğiyle, nefes kredi ile nefeslenerek atlatacaklardır” diyor!

“Nefes kredinin” nasıl ödenebileceğini düşünen yok!

***

Corona virüs konuşuluyor mu, yoksa “konuşuluyormuş” gibi mi yapılıyor; anlaşılmıyor!

Covid-19 salgının bilinmediği dönemde yaşanan tüm kavgalar, hırslar, talanlar, kayırmalar, haksızlıklar, yalanlar, aldatmalar, ezilmeler, doyumsuzluklar, çelme takmalar, polemikler…

İnsanların evlerinde tutulduğu, sokaklarını gezemediği, sevdiğine sarılamadığı yalan mı?

Hayyam’ın dörtlüğü yazının sonu olsun, şöyle:

Okunu attı mı ölüm siperler boşuna

O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna

Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü

Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna

Önceki ve Sonraki Yazılar