ÜRETMEDEN, PAZARLAMADAN, SATMADAN ENFLASYON-FAİZ NASIL DÜŞER?

Yaşananlar açık net değil mi?

Pazar, sokak, çarşı kalabalığının yaşadıkları görülmüyor mu?

Üretenin zorlukları, yurttaşın “alım gücü” işkencesi, sistemin kendini kurtarmak için “koyduğu” vergileri bilmiyor mu?

Enflasyon, faiz düşmüş ya;

Bundan dolayı da esnaf, sanayiyi, tüketici bayram ediyor gibi…

“2020 yılının ilk çeyreğinde ekonomi iyi yerlere gelecek” deniyor!

Bu sözleri kullanan bakan değil!

“iktidarın” içinden biri de değil!

Adana Borsa Başkanı…

Bu sözlerinin hemen yanına da asıl “çelişkiyi” koyuyor!

“Türkiye olarak daha çok üretmeli, yeni pazarlar bulmalı, ihracata yönelmeliyiz!”

***

Şunu öncelikle saptamak, sözün özü düğmeyi “başta” doğru iliklemek zorundayız;

“Enflasyonun, ya da faizin düşmesi” ne anlama gelir?

Matematikteki sayıları bilmeyen var mı?

Bir mahalle bakkalını bırakın; park köşesinde bici bici ya da acılı şalgam satan bir tablacı bile şöyle yorumlar:

“Bugün tablaya yüz liralık malzeme koydum. Yüzelli liraya sattım. Elli lira kazançlıyım. Yarın yüzyirmi liralık malzeme ile başlarsam…” diyerek gelecek için beklentilerini sıralar.

Bici bici, şalgam satıcısı yüz liralık malzemenin bir bölümünü satamamış, bir bölümünü çürütmüş, elli lirayla eve dönecek olursa “gelecek beklentisi” konusunda olumlu düşüncesi olmaz!

Burada eldeki “anapara/mal” değerinin altına düşmüşse enflasyon var demektir…

Enflasyon, faizi getirir!

Bu işin matematiği bu değil mi?

***  

Mahalle bakkalını, sokak satıcısını bilmeyenler için “konu” yabancı olabilir!

Borsanın içerisinde yer alan pamuğu, buğdayı, mısırı, diğer ürünlerin girdisi ile çıktısı arasındaki bağlantıya yabancı olmadıkları kesin!

Örneğin pamuk üreticisini ele alalım…

Geçtiğimiz yıl üretici dörtbuçuk liradan pamuk satıyordu.

Bir yıl öncesinin tarımsal ilaç, tarımsal gübre, mazot, sulama gibi girdileri sonrasında üreticinin eline geçen dörtbuçuk lira “eh işte” dedirtse bile, yeni yıl için “küçük umutların” oluşmasına neden oluyordu!

Üreticinin pamuk üretimi salt çiftçiyi değil; üretim aşamasında kullanılan “girdileri” sağlayan sektörlerden tutun, ülke ekonomisine değin birçok kanalı etkilediği de unutulmamalı…

Bu yıla bakalım…

Bir yıl içerisinde pamuğun tohumundan tutun, girdi olarak sayılan ilaç, gübre, mazot, sulama fiyatlarının ikiye katlandığı düşünülecek olursa…

İşin matematiğini anlatmaya çalışıyorum…

Üreticinin toprağa tohumu attığı ilk günden, çuvala dolduracağı güne değin masrafları bir yıl içerisinde nereden nereye gelmiş?

Geçen yıl dörtbuçuk liraya dek pamuk satan üretici, bu yıl bu fiyattan bile satacak olursa, yeni yıl için “ne” beklentisi olabileceğini düşünebiliyor muyuz?

Üstelik bir de dörtbuçuk liranın en iyi olasılık olduğu, dört liranın altında bir rakamın dillendirildiği anımsanacak olursa…

Pamuk üreticisi yeni yıllar için “beklenti içerisine” girer mi; girmezse “girdi” yoluyla da olsa kazanç elde eden sektörlerin kazanımları düşerse, bundan dolayı devletin vergisi de azalmayacak mı?

Ülkenin gücünün bir bölümünün Çin’den dışalımla sağlanacak pamuğa gittiğini de buna eklersek…

***

***

Nereye geldik böyle?

Buğdayda, mısırda, bakliyatta dışarıya “yağlı urganla” bağlıyken, bir de pamukta Çin’e bağlanmak…

Teknolojide nerede olduğumuza girmeyip dışında tutuyorum

Ülkenin kazanımı birçok üründe olduğu gibi, pamukta da “üretimden” uzaklaşması için yapılan atılımlar ne yazık ki duracak gibi değil!

Yönetenler “vergi gelirlerinde” düşüşten söz ediyor!

“İktidar”, açığı kapatmak için yine dar gelirli yurttaşın; emeklinin, esnafın, çiftçinin, işçinin, memurun elindeki her gün biraz daha ufalanan “alım gücü”ne dikti!

“Alım gücü”nü biraz daha ufalayarak, dar gelirlinin acısını biraz daha büyütme yolunu seçti!

Ya sonra?

Enflasyonun, faizin düşmesinden dolayı, 2020 yılının daha şanslı olacağını söylemek yalandan başka bir anlam taşımadığını o zor mu?

Üç kişilik bir “işçi alımı” için yüz kişinin sıraya girdiğine tanık olunan bir ülkede bunlar yalan, bunlar oyalama, bunlar “bu anı” kurtarma hesabı; başka da açıklaması yok!

Adana Borsası, üretimin yapılmadığını, pazarlar aranmadığını, dış satım için uğraş verilmediğini belirtiyor; sözleriyle çelişme pahasına…

Doğrusu da bu!

Yanıtını bulamadığım soru şu:

Üretmeden, pazarlamadan, satmadan gerek enflasyonun, gerekse faizin düştüğüne nasıl inanılıyor?

Bilen anlatsın, birlikte dinleyelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar