Ömer Adıgüzel
Sanatçı gibi düşünmek
Sanatçı gibi düşünmenin ve sanatsal üretim yapan kişilerin çok özel yeteneklere sahip
dâhiler oldukları düşünülür. Öyle ya öykü, şiir, roman, resim, fotoğraf, karikatür veya müzik denemeleri yapsanız da bir Nazım Hikmet, bir Yahya Kemal, bir Picasso, bir Tolstoy olunamayacağı inancı bir “sanatçı” adayının kendini gerçekleştirmesine yeter mi? Eğer bir kişi bu özelliklere sahip olmazsa kendini sanatsal yaratmanın içinde bulabilir mi?
İngiliz sanat editörü Will Gompertz, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan “Sanatçı Gibi Düşün ve Daha Yaratıcı, Daha Verimli Bir Hayata Kavuş” (2018) başlıklı kitabında bu sorulara “evet” yanıtını verir. Yazar kitapta sanatçılarla diğer insanlar arasında yaratma kavramı konusunda bir farklılığın olmadığını anlatır.
Gompertz, sanatçı davranışının “öte dünyalardan geliyor olmak tarzı havalı niteliklerden bir olmadığını” söyler. Ona göre herkes istenilen bir sanatsal türde sanatçı olabilecek kabiliyete sahiptir. Gompertz’e göre yaratıcı yetenek herkesin sahip olduğu birşeydir. Ona göre sanatsal yaratma içinde olan sanatçıların diğer insanlardan en önemli farkı, sanatçıların yaratıcı yeteneklerine bir odak bulmuş olmaları ile hayal güçlerini harekete geçiren ve yeteneklerine aracılık eden bir ilgi alanına sahip olmalarıdır.
Sanatçılar ayrıca özgüvene sahiptirler ve odaklandıkları konuyu ifade edebilecek bir araç bulmuşlardır. Onlar hiçbir beklenti içerisine girmeden sanatsal üretmeyi hiç bırakmaz, sürekli üretim içerisinde olurlar.
Gompertz kitabında yaratıcı bir zihnin nasıl çalıştığını belirlemek için yaratıcı birey ve sanatçı davranışlarından yola çıkarak sanatsal yaratma sürecini örneklerle açıklar. Kitap on bir bölümden oluştur. Bölüm başlıklarına dikkat edildiğinde bunların aynı zamanda sanatsal yaratmanın bir özelliği olduğu ve isteyen herkesin bu özellik-
lere sahip olabileceği düşüncesi kolaylıkla algılanır. Başlıklardan bazıları; sanatçı girişimcidir, başarısız olmaz ve meraklıdır, sanatçı aynı zamanda kuşkucu, büyük resmi ve ince detayları düşünen, cesur ve farklı bakış açılarına sahiptir şeklinde örneklendirilebilir. Bu başlıklar, alanında önemli sanatçıların yaşamlarındaki örneklerden hareketle oluşturulmuş bir tür yol haritası olarak sunulur. Kitabın son bölümü bir ülkedeki eğitim anlayışına ilişkin doğrudan bir öneriye yer verir: Tüm okullar sanat okulu olmalıdır.
Süreyya Evren’in güzel bir Türkçe ile çevirdiği kitapta Will Gompertz, hepimizin sanatçı olduğunu, sadece buna inanmamız gerektiğini vurgularken sanatçıların yaptığının da zaten başka bir şey olmadığını vurgular. Ona göre yaratıcı bir ekonomi, yüksek hayal gücüyle düşünme özgürlüğüne ve kapasitesine sahip, zihinleri bağımsız bireyler gereksinir.
Sanatçı gibi düşünmeye ekonomik çöküşlerin yaşandığı böyle anlarda daha fazla ihtiyaç var gibi...