Ömer Adıgüzel

Ömer Adıgüzel

TALİS 2018 TEDMEM Raporunun Düşündürdükleri

Türk Eğitim Derneği’nin Düşünce Kuruluşu olan TEDMEM, Türk eğitim sisteminde yaşanılan sorunlara ve çözümlere yönelik çalışmalar yapmaya, bu yönde yeni eğitim politikalarını veriye dayalı araştırmalarla geliştirip yayınlamaya devam ediyor.

TEDMEM’in Emin Karip başkanlığında oluşturulan son raporu TALİS 2018 Sonuçları ve Türkiye Üzerine Değerlendirmeler (2019) başlığını taşıyor. TALİS öğretmenlerin ve okul müdürlerinin çalışma koşullarına odaklanan ve okullardaki öğrenme ve öğretme ortamlarını araştıran uluslararası bir çalışmadır. Bu çalışmanın amacı, ülkelerin eğitim politikalarını gözden geçirmelerine ve geliştirmelerine yardımcı olmak için güçlü uluslararası göstergeler ve politika analizleri yapmaktır.

OECD tarafından beş yılda bir uygulanan araştırmada ilkokul, ortaokul ve lise kademeleri olmak üzere üç farklı kademelerde görev yapan öğretmen ve okul müdürlerinden veri toplanmıştır. 30’u OECD üyesi olmak üzere 48 ülke, yaklaşık 240 bin öğretmen ve 13 bin okul müdürünün katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de 825 okuldan 815 okul müdürüne ve 15498 öğretmene TALİS 2018 anketi uygulanmıştır.

Öğretmen anketinde öğretmenlerin mesleki deneyim ve nitelikleri, mesleki gelişimleri, öğretim uygulamaları, iş doyumu, yurtdışı eğitim-öğretim tecrübeleri ve kültürel çeşitliliğin yanı sıra diğer öğretmenlerle ne sıklıkla iş birliği yaptıkları ya da okulla ilgili karar alma süreçlerine ne ölçüde katıldıkları gibi okul iklimi konularını kapsayan sorular yer almaktadır.

Okul müdürleri için hazırlanan anket ise kişisel ve okul ile ilgili bilgiler, okul yönetimi, öğretmen değerlendirme, okul iklimi, mesleki destek ve mentorluk, kültürel çeşitlilik ile iş doyumu başlıklarını içermektedir.

Araştırmanın sonuçları Türkiye için önemli noktalara değinmektedir;

Öğretmenler sınıf içi zamanlarının yaklaşık % 27’sini sınıf içi düzeni sağlamaya ve idari işlere ayırmaktadır. Bu oran OECD ortalamasının üzerindedir. Bu sonuç Türkiye’de sınıf içi öğretime ayrılan sürenin daha az olduğunu göstermektedir.

Okul müdürleri bir okul yılı içinde çalışma sürelerini çeşitli faaliyetlere dönük kullanma oranlarına göre yüzde % 20’ den fazlasını ayırmaktadırlar. Türkiye için bu oran % 35. 9’dur. Bu durum bir okul yılında bir müdürün öğrencilerden daha çok diğer aktörlerle iletişim kurduklarını göstermektedir. Müdürler öğrencilere yeterli zaman ayıramamaktadır. Bu konuda müdürlerin iletişim becerilerini geliştirecek destekler sağlanmalıdır.

Türkiye’de öğretmen nüfusu görece genç olan yaş ortalamasına sahipken deneyim azlığının getirdiği bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu ortalama Türkiye’de 11 yılken OECD ülkelerinde bu oran 17 yıldır. Müdürler Türkiye’de 12 yıllık bir deneyime sahipken OECD ülkelerinde bu oran 20 yılı bulmaktadır. Bu durum genç nüfusa sahip olma açısından bir avantaj gibi görünmektedir. Ancak yeterli mesleki gelişim çalışmaları yapılmaması nedeniyle bu olumlu durumun eğitim ortamlarına tam olarak yansımadığı da bir gerçektir.

Okul yöneticiliğinde kadın öğretmen sayısı Türkiye’de yüksek olmasına karşın yönetici sayısı azdır. Bu konu okul yönetimi politikalarında önemli değişikliklerin yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Kadın yöneticilerin sayısı mutlaka arttırılmalıdır.

Okul binalarının ve olanaklarını geliştirilmesi ve nitelikli mesleki gelişim olanaklarının sunulması, öğretmen ve müdürlerin beklentileri arasındadır. Bu nedenle okulların fiziksel alt yapı eksikleri verimi önemli ölçüde düşürmektedir. Özellikle tasarım beceri atölyelerine yönelik tüm gereksinimler acil olarak karşılanmalıdır. Okul binaları konusunda sürekli olarak iyileştirme yapılmalıdır.

Meslekte yeterli deneyime sahip olmayan öğretmenlerin dezavantajlı çocuklarla daha fazla çalışmak zorunda kalmaları önemli bir sorundur. Bu nedenle mesleğe yeni başlayanlar için mesleğe uyum eğitimleri daha yoğun ve nitelikli olarak yapılmalı, deneyimli öğretmenlerin de bu çocuklarla çalışma yapması için özendirici eylemler geliştirilmelidir.

Öğrencilerde kazandırılması hedeflenen beceri ve yeterlikler hızla değişmektedir. Bu nedenle öğretmen ve okul müdürlerinin kendilerini geliştirmeleri amacıyla mesleki gelişimlerine yönelik ihtiyaç duyulan alanlarda sürekli ve nitelikli eğitimler yapılmalıdır. Öğretmenler haziran ve eylül aylarında yapılan zorunlu seminerlerin eğitime olumlu katkısının yeterli olmadığı görüşündedirler. Bu konuda yeni bir planlama yapılmalıdır.

Etkileşimli yöntem ve tekniklerin bu seminerlerde olması gerektiği bir kez daha rapor ile doğrulanmakladır. Oyun, sanat ve yaratıcı drama gibi etkileşimli yöntem ve anlayışlar bu çalışmalar için önerilecek alanlardan sadece bazılarıdır.

verileri güncel duruma ışık tutmaktır. Bu verilerin değerlendirilmesi eğitim politikaları açısından önem taşımaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar