Osman Koray Kapan
Üçlü fetişi
IQ ortalamasını şempanzelerin az üstünde gördüğüm futbol alemi, yine ve yine uzun süren döngüsel açmazları yaşayıp duruyor. Dünyayı sözelcilere ya da bencileyin laf ebelerine bırakmış % 5 azınlık sayısalcı potansiyelden futbola nasip olanların oranı çok ama çok düşük. Tüm bunların farkında değilmiş gibi yapıp entel bir futbol yazısı kaleme alayım en iyisi... Zira yapacak bir şey yok:
2014 Dünya Kupasında yenilmeyen taktik neydi? 2017'de Chelsea başına geçen Conte, altı maç madara olduktan sonra ne yaptı da 13 maç üst üste kazanıp şampiyonluğa yürüdü?
Almanya'da ortaya çıkan Hoffenheim ve Nagelsmann mucizesinin başlangıcında hoca ne yaptı? Şimdi düşmesi konuşulan koca camia Schalke'nin son iyi zamanında taktiği neydi?
Arsene Wenger bırakmaya doğru ilerlerken bir ara bir hamle yapıp City galibiyeti, Chelsea'nin elinden kupa almak gibi işler becermişti. Neydi hamlesi?
Azıttıkları o dönemlerde, daha disiplinli çalışan Pochettino Tottenham'ı aynı planla Chelsea ve Arsenal'i yenen tek takım olmuştu. Bu ortak taktik özellik neydi?
Yıllarca yalnızca düşmemeye çalışırken taraftarlarını heyecanlandırabilen Atalanta, Gasperini Hocanın hangi taktiği ile büyük ve saygın bir hale geldi?
Championship'te şampiyonluk yaşattı, iki sezon Premier Ligi salladı Wolverhampton ile Nuno Espirito. Onu yenmek isteyen top 6 takımları normal taktiklerini bırakıp tek maçlığına o düzene geçtiler. Nedir bu düzen?
İki sezondur Sumudica diye bir adam Gaziantep ile ligi sarsıyor. Yukarıdaki bir yığın örnekle birlikte nedir ortak özellik?
Varyasyon ve detay farkları olsa da hepsinin cevabı ÜÇLÜ DEFANS. Hocalar kapışırken ana planda gerçekleşen bir olay vardır: EŞLEŞME. Dörtlü defans oynayan hoca, üçlü defans oynayan bir hocayla oynadığında ön tarafta oluşan +1 zenginliğe çare bulmalıdır. Bu artı bir zenginliğe karşı mücadele için iki hücumcu (kanat) oyuncuya "aman ha!" diyerek ekstra koruma talep edersin. Ekstra koşuyu unuturlarsa ya da iç koşu yaptıkları bir an kontra yemişsen pozisyonu verirsin, eksik kalarak...
Ligimizde alayı dörtlü oynuyor, bir tek Sumudica üçlü. Gerçi ana planı dörtlü görünüp üçlü ve kirli işler yaptırabilen Fatih Terim’i de ayrı bir cümleyle anmalı. Zaten Gaziantep'in tek bir yenilgisi var, ilk maçında Galatasaray karşısında. Gerçi Taylan olağanüstü oynamasa, 8. dakika klasik Gassaray penaltılı açılışı olmasa işler farklı olabilirdi de neyse...
Bunca paragrafla bir resim çizdin; üçlücü müsün diyebilirsiniz. Futbol aleminin ortalamasından söz ettim; "eşleşme" tabiki önemli bir olgu lâkin tek çözüm üçlüye karşı üçlü değil. Kendi oyununu oynayıp, dörtlü başlangıçla üçlüye hakimiyet kuran yok mu? Var: Jürgen Norbert KLOPP.
Bir ara yine değinirim; mevzu’u üçlü dörtlü işi değil. Başka detay işler. Alan yaratan kreatif ve üretken pas sistemleri, çokgen planlar. Klopp, Guardiola, Nagelsmann ve tabiki the üstad Bielsa dışında çokgen, yaratıcılık göremiyorum.
Yoksa futbol dünyası yine aynı döngüyü yaşayacak; üçlücüler kazanıyor diye hepsi üçlüye dönecek, ortalıkta hızlı kanat kalmayacak, yine wing-backler türeyecek, futbol krize girecek. Covid ailesinin tüm zulmünden korumak lazım az önce saydığım hocaları...
Aksi takdirde futbolun popüler olma şansı Mourinho çamur ve fırsatçılığına filan indirgenir. Örneğin bir topçunun apaçık hakkını alabilmesi fare suratlı olmayıp, imaj maker'larla çalışmasına, şampuan reklâmlarıyla her yerde olmasına bağlı olur ki lümpen vasatlık bir olguyu daha piç etmiş olur.
Not: 'Mustafa Denizli'nin futbol efsanesi kim?' diye sormuşlar. Muhteşem finalli hak vermiş, Mr Penaldo'yu anmamış:
— 'Benim hedef aldığım, idolüm Metin Oktay'dı. Ama tabi ben o zamanlar Beşiktaşlıydım. Yabancı ise benim dönemimden Maradona'dır. Ve tabi Messi. Messi'yi bire koyarım'