Övgün A. Ercan

Övgün A. Ercan

Ege Denizi’nde Yunanla paylaşım sorunları

Karasuları genişliği sorunu... Lozan Anlaşmasında Türkiye ile Yunanistan’ın karasuları 3 mil olarak belirlenmiştir. Aslında bu bir oyundu. Çünkü Türkiye’ye onaylatılan; “Türkiye anakarasından 3 mil’den ötesindeki tüm adalar Yunanistan’a bırakılacaktır” deyimiyle irili ufaklı tüm adalar Yunan’a gitti. Türkiye’de şimdi tutturuyor, bu eyleme “adacıklar ile kayalıklar girmez” diye, ancak Yunan kulak asmıyor, “tümü benim” diyor. 1936 yılında Yunanistan karasularını 6 mile çıkarınca, Türkiye’de çıkardı. Ancak doğuda yer alan birçok adanın Türkiye’ye uzaklığı 1 ile 5 mil olduğundan sınırlar çakıştı, ara çizgi çekildi, böylece Yunan Türkiye anakarasına daha da yaklaştı. 1958 ‘de uluslararası toplantıdaki oylamaya göre bu kez, “karasuları 12 mile dek çıkarılabilir” dendi. Buna Yunanistan ile birlikte 148 ülke onayladı. Onaylamayan, Türkiye ile birlikte ABD, İsrail ile Venezüella idi. Yunanistan 1972’de karasularını 12 mile çıkarmayı kendi kamutayından geçirdi, ancak uygulayamadı. Bunun üzerine 14699 sayılı T.C. tüzel çağımı (resmi gazetesi) ile duyurulan 27 bölgede TPAO’ya Ege’de arama izni verildi. 7 Şubat 1974’de Yunanistan bu girişime karşı durdu. 1976’da Ecevit Yönetimi, Ege’nin ortasından çizilen çizginin doğusunda kalan alanda petrol aramalarını MTA Sismik-1 Jeofizik gemisiyle yapmağa başladı. Türkiye adalara 6 milden çok yaklaşmadı, ancak Yunan’ın ön gördüğü 12 mil içine girdi. Böylece Türkiye kendi egemenlik sınırlarını çizmiş oldu. Türkiye 12 mil içinde MTA Sismik-1 adlı jeofizik petrol araştırma gemisini hem 12 mil içinde hem de Ege’nin ortasına dek yüzdürerek, Yunan’ın girişimini tanımadığını eylemsel olarak belirtti. Yunanistan durumu 1976 yılında Uluslararası yargıya götürdü. Ancak yargı yetkisizlik durumu belirtip, geri çekildi.

Bu gün yürürlükte olan 6 mil. 1992 yılında Türkiye kamutayı Yunanistan’a “Ege’de karasularını 12 mile çıkarırsan savaş nedeni sayarım” dedi.

Ancak, Yunanistan 1982’de AB’ye girmesiyle, ayrıca 2005 yılında; “Türkiye ile Yunanistan arasındaki sınır sorunları Uluslararası Yargı’ca çözümlenecek” sözünü yazdırmakla, Yunan Türkiye’nin karşısına AB’yi çıkarmıştır. Türkiye AB’ye girerse, İzmir’den bir gemisini İstanbul’a yüzdürmek için Yunanistan’ın iznini almak durumunda kalacaktır. Türkiye, ne Akdeniz’den Ege’ye, ne de Çanakkale’den Ege’ye gemi yüzdürebilecektir. Durum bu ölçüde acıdır. Türkiye böyle bir AB anlaşmasına imza atmıştır. AB’ye girmek, ancak Ege’yi Yunana bırakmakla gerçekleşebilecektir

1987 bunalımında ise Türkiye’de Turgut Özal, Yunanistan’da Andreas Papandreou vardı. Bu dö- nemde Yunanistan 1976 Bern anlaşmasını saymayarak kendi karasuları ötesinde de jeofizik araştırma yapacağını duyurdu. Bunun sonucunda Türkiye ile savaşın eşiğine gelindi. Koca Piri Reis jeofizik gemisi Türkiye’nin ileri sürdüğü anakara sığlığında yüzdü- rüldü. Bunun üzerine ABD, NATO, AB(AET) araya girdi, Yunanistan bir adım geri attı. Ancak Yunanistan amaçlarında asla geri dönmüyordu, Temmuz 2006’da Alman Poseidon jeofizik gemisiyle sorun yarattı. Bu kez 2 tane Alman ile 1 tane ABD gemisi ile Yunanistan Türk anakara sığlığına, ötesi 12 mil diye tanımladığı Türk karasularına girip sözde “deprem araştırmaları ile petrol aramaları” yapıyorlardı. Almanlar deprem araştırması yaparken, ABD gemisi delgi yapıp yeraltından yuvak (karot) örnekleri alı- yordu. Bu izinsiz çalışmayı TSK-Türk Silahlı Kuvvetleri karşı durdu. TSK uyarmasına karşın yabancı gemiler sularımızdan çıkmadılar. Türkiye sorunu tırmandırdı, bu olaydan dolayı Almanya’ya tüzel (resmi) olarak uyardı. Ancak Yunan, bu işi bir AB-Türkiye bunalımına çevirmeyi başarmış, bu kez karşımıza AB ülkeleri birleşerek karşı durmuşlardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar