İNGİLTERE BAŞBAKANI’NIN İTİBARI YERLE BİR OLDU

Dün akşam televizyonda haberleri izliyorum: Londra’da sıradan bir sokak… Sokakta yan yana dizilmiş sıradan ve silik evler.

O da ne? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu evlerden birisinin hemen sokağa açılan kapısının önünde…  10 Numaralı evin kapısında tek başına. Sadece bir çelengin asılı bulunduğu bu kapıda kendisini karşılayan kimse yok. Dönüp birilerine el sallıyor.  Sonra kapı açılıyor, içeriye giriyor… İçeride de karşılayan olmuyor.

Şaşırıyor, kızıyorum…

Meğer burası İngiltere Başbakanı Boris’in çalışma ofisi imiş. Bizim cumhurbaşkanı ile burada görüşecekmiş. Fransa Başbakanı Macron ve Alman Başbakan Merkel de gelecekmiş ve burada 4 lider Suriye işini görüşeceklermiş.

Eve ve sokağa yeniden bakıyorum. Sanki orta sınıftan memur evi gibi bir yer.

Sonra İngiltere’ye acıyorum… Bir başbakan böyle bir yerde mi çalışır? Bu  ne sefalet? Hele hele dünyanın en zenginlerinden üç ülkenin liderini… Ve de dünyanın en büyük sarayını yaptıran Sayın Erdoğan’ı nasıl olur da böyle asgari ücretle geçinen birisinin evi gibi gözüken bir eve çağırır?

Bu İngilizler duymamışlar mı acaba: “İtibardan tasarruf yapılmaz.” Hadi eski sarayları kullanmıyorsunuz; Türkiye kadar yok musunuz ki 600-650 milyon dolar verip de bir saray yaptıramadınız?

KİM BU İRADESİNİ KİRAYA VERENLER?

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’deki egemen siyasi anlayışı böyle tanımladı: Bazıları iradesini saraya kiraya verdi.

Örnek olarak da zehir saçan kömür santrallarına filtre takılması işini gösterdi.

TBMM’de, AKP ve MHP işbirliği ile son bir karar daha alınmıştı: Zehir saçan kömür santralları şu an olduğu gibi  filtre takılmadan çalışsın ama halk ölürse ölsün…

Bu yasayı AKP Lideri Erdoğan, cumhurbaşkanı olarak imzalamadı.

Dün, filtre takılmasın diyen AKP’li ve MHP’li milletvekilleri, birden bire döndüler ve Erdoğan’ı övmeye başladılar.

Demek ki milleti temsil etmek üzere seçilip TBMM’ye gönderilen bu milletvekillerinin kendi özgür iradeleri yok. Saray’dan gelen işarete göre davranıyorlar.

ATATÜRK’E BİLE BAŞKALDIRAN MECLİS

Düşünün ki bu ülkeyi kuran Mustafa Kemal’e bile onun zamanındaki Meclis’te açıkça karşı çıkanlar olmuştu. Mustafa Kemal Paşa’nın çıkmasını istediği bazı kararlar TBMM’de reddedilmişti. Bunun için Meclis tutanaklarını okumak gerekir.

Biz, İstiklal Mahkemeleri konusunu incelerken o tutanakların bir kısmını okuduk. Bunları “İstiklal Harbi’nin Hukuk Cephesi İSTİKLAL MAHKEMELERİ (Meclis Tutanakları)” isimli kitabımızda (Kripto Kitaplar) olduğu gibi aktardık.

1920-1925 arasındaki Millet Meclisi’nde Mustafa Kemal Paşa’nın Meclis Başkanı olarak verdiği bazı önergeler reddedilmiştir. 1925 yılında Şeyh Sait isyanı patlak verdiğinde, isyancıları bastırmak isteyen hükümete karşı tavır alan bir muhalefet vardır Meclis’te. Başta Kâzım Karabekir Paşa olmak üzere, muhalif kanat, isyanı bastırmak için alınacak önlemlerin ülkedeki özgürlüklere zarar vereceğini ileri sürerek karşı tavır almışlardır… Bu tartışmaların tutanaklarını olduğu gibi aktardım. Belki siyasetçiler okurlar diye… Belki AKP’liler okurlar da tek parti devri diye kötüledikleri Atatürk dönemi Meclisinden bir ders alırlar diye…

Ya şimdi? AKP içinden birilerinin çıkarak bu hükümetin Suriye politikasını eleştirmesi söz konusu olabilir mi?

TBMM YOK HÜKMÜNDEDİR

Millet Meclisi, halkımız Kurtuluş Savaşı’nı başlatıp yürütürken en birinci güçtü. Sonraki dönemde de Meclis, iktidarı (Hükümeti) denetlerdi.

Şimdi ise, hükümet, Meclis’in dışına çıkartıldı. TBMM’nin olan yasama işi bile cumhurbaşkanına aktarıldı. Milletvekilleri iradelerini kullanamaz duruma geldiler. Bugün Meclis çoğunluğu ne acıdır ki bu durumdan memnundur. Çünkü iktidar milletvekilleri devlet işlerine artık sadece kişisel maddi kazanım açısından bakar oldular. Parti, onlar için kazanç kapısı haline gelince ortada bireysel irade de kalmadı.

Demokrasi işte böyle çürütüldü ve Yeni Türkiye dedikleri Yeni Orta Çağ böyle kuruldu.

Bu yıkımı gizlemek için de halkın yoksul kesimini gerici Halidi tarikatının şubeleri eliyle uyutmaya başladılar. Yeni Türkiye, tam bir tarikat Türkiyesidir. Başımızdaki iktidar da Halidilerin iktidarıdır. Belgelerini de “TARİKAT KUŞATMASINDAKİ TÜRKİYE/Halidi Cehennemi” adlı kitabımda gayet açık olarak ortaya koydum.

Önceki ve Sonraki Yazılar