S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Anaları kim ağlatıyor?

Analık en büyük kutsal değer.

İnsanın aidiyetinin başladığı yer. İster insan, ister hayvan.

Annesi belli olmayan kimse var mı? Yok. Seni kim doğurdu, sütünü verdi?

Annen. İlk gıdan anne sütü... Saf, temiz, besin değeri yüksek

. Doğduğunda tüm insanlar böyle değil mi? Saf, temiz, masum.

Ya sonra dünyanın kirlenmişliğinden nasibini alı- yor. Kimi yaşamak, kimi kazanmak, kimi hırsı, kimi rant için, Doğuşta ki saflığını, bebekliğindeki masumiyetini yitirip gidiyor.

Çocukken içinde büyüyen sevgiyi, insancıllığı, kimimiz az, kimimiz çok yitirmedik mi?

Köyünüze, mahallenize, kentinize bakın; çocukluğunuzdan neler kalmış, neler yitip gitmiş.

Ağaçlar, parklar, yeşil alanlar, dereler, ırmaklar, denize girdiğiniz sahiller, iş bilmez yönetilerce; ya ranta kurban edilmiş, ya da kirletilmesine göz yumulmuş. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı; bir ulusu, bir milleti yoktan var ederek kazandıran, emperyalist ülkelere savaş meydanlarında ilk yenilgiyi tattıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, gerçekleştirdikleri devrimlerle Türkiye’yi çağdaşlaştırdıkları gibi, bizlere içerde ve dışarıda dostluğu, kardeşliği pekiştirerek barış içerisinde yaşayacağımız bağımsız bir Türkiye bıraktılar.

O ülke ki köyü temiz, köylüsü saf iyi niyetli, şehirlisi-kasabalısı komşusuna, esnafına, öğretmenine saygılı, devletini seven, bilimi öğrenmeye çalışan, kardeşçe yaşamayı, çalışarak üretmeyi ilke edinmiş, toplumsal dayanışma içinde olan bir millet, Türk milletini bıraktılar. Çevremizdeki 2.Dünya Savaşından Türkiye’yi badiresiz geçirdiler. Emperyalist ülkeler çıkarları için başta Türkiye ve Türklerin Ulusal Kurtuluş savaşı ile bağımsızlık ateşi yakan ülkeleri sömürebilmek için boş durmadılar. İkinci Dünya Savaşının bitimine doğru 20 Şubat 1945’te Süveyş kanalında, ABD Başkanı Franklin Roosevelt’in, Suudi Kralı Abdülaziz Bin Suud ile USS Quincy adlı Amerikan savaş gemisinde ki görüşmeleri Emperyalizmin petrol kaynaklarının bulunduğu Ortadoğu ülkelerine müdahale etmek için ilk harekete geçişi ve Amerika-Suud evliliğinin başlangıcı idi.

Bu görüşme sonrası Suud toprakları Amerikan üslerine açılmış, petro-dolar işbirliği sonucu Suudi’ler petrol ihracatçısı olmuştu. 1973 yılında İsrail’i desteklediği için Amerika’ya petrol ambargosu uygulayan Kral Faysal, Arap ve ulusal çıkarlarını savunmayı sarayında öldürülmesi ile ödemişti. Sonrası Arap ülkelerinin (Mısır, Ürdün, Irak, Suudi Arabistan) İsrail ile savaşları, bu savaşları çıkaran ve İsrail devletini kurduran Amerika, sonrası Arap ülkelerini birbirine düşürerek savaştırmaya başladı. Irak-Kuveyt, İran-Irak, Arap ülkeleri birbirleriyle savaşıyordu.

İstediğini tam elde edemeyen emperyalist ülkeler bu kez Arap Baharı adı ile Irak, Libya, Suriye işgal ettiler, suni örgütler kurup iç çatışmalar çıkarttılar. Şimdi Arap ülkeleri hem iç çatışma hem işgal altında. Petrol kaynaklarını emperyalist ülkeler ya doğrudan ya da işbirlikçileri ile işletmekte. Savaşlar binlerce masum insanın ölümüne, ülkelerin tahribatına ve kan gölüne dönmesine neden oldu.

Rant için, hırs için savaşlar çıkarılan bu dünya da ülkemizin; parçalanmaması, kana bulanmaması için, Cumhuriyet’in kuruluşundaki Kuva i Milliye ruhu etrafında birlik olmalı, ranta karşı ortak değerlerimizi korumalı, rantiyecilere karşı uyanık olmalıyız ki, emperyalizmin ülkemiz üzerindeki oyunlarını boşa çıkarmalıyız.

Analarımızın ağlamaması, evlatlarımızın yitip gitmemesi için, Atatürk İlke ve Devrimlerine sahip çıkarak, demokrasi ve özgürlük ateşini güçlendirmeli, Barış, kardeşlik, dostluk, sevgiyle pekişen toplumsal birlikteliklerimizi geliştirmeliyiz. Biz güçlü olmalıyız ki emperyalizm sınırlarımıza yaklaşamasın, kanlı ellerini ülkemize daha fazla sokamasın. Peki, bizler sorumluluklarımızı ne ölçüde yerine getiriyoruz?

Çevremizdeki parkları, ağaçları, ırmakları denizleri, evimizi, sokağımızı, mahallemizi, kentimizi, ülkemizi, koruyor muyuz?

Hayır! Peki, sonra niye şikâyetçi oluyoruz. Yeşili yok edip betona çeviren biz, tarım alanlarına inşaat yapan biz, havayı, suyu, toprağı kirleten biz. Sonra yeşil bir çevre, temiz su, temiz hava, sağ- lıklı bir kent, yaşanabilir bir dünya, temiz bir yaşam istiyoruz. Mümkün mü?

Evet, mümkün ama nasıl olabilir?

Çevremize, komşumuza, insanımıza saygı gösterirsek, benliğimizi, ailemizi her türlü kirlilikten uzak tutarsak neden mümkün olmasın. Önce inanıp sonra yaşayacaksın, ticari değil, insanca düşüneceksin. Anamın ak sütü gibi ‘helal’ olsun diyorsan, önce şeffaf, temiz, dürüst, çalışarak kazanacak, yoksulla paylaşmayı bileceksin. Nasıl ilk doğduğunda annen seni düşünmeden sütü ile besliyorsa, dünyaya aç geldiğini, giderken de bir şey götürmeden gideceğini bilerek, ülkenin kalkınması, toplumsal refah ve barışın sağlanabilmesi için; bilime inan, çalış, üret, doğayı insanları sev, büyüklerini say, paranın yarattığı sahte insan değil, çevrenin saydığı Gönülden bağlandığı insan ol.

Bugün anneler günü…

Hayatta ise anneni ara, sevdiğini söyle.

Ölmüşse an, hatırla, sevdiğini ona söyle.

Geç kalmadan mazeret üretmeden.

Mutlaka duyacaktır…

Hayatta ki tüm anaların anneler günü kutlu olsun.

Yitirdiğimiz annelerimiz ışıklar içerisinde uyusun.

Önceki ve Sonraki Yazılar