S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Üniversite ve Büyük Ortadoğu Projesi (2)

Bölgede güçlü üç ülke vardı; Irak, İran ve Türkiye…
Türkiye NATO üyesi, ikili ilişkiler iyi, Türk halkını bir arada tutan Atatürk ilkeleri ve Türk Milleti kavramı güçlü bir ülke. Kısaca Türkiye müttefikti. Operasyona yardımcı olmalıydı.
O zaman diğer ülkelerden başlanmalıydı. Sonra diğer Arap ülkeleri operasyon alanına dâhil edilmeliydi.
İlk hedef ülke belirlenmişti; Irak.
Saddam’a karşı yalan ve sahte bilgilerle başlatılan medya savaşı laboratuvar çalışmasının ilk deneyiydi.
Propaganda aşaması medya aracılığıyla süslü bir şekilde başlatılmış ve gereken algı yaratılmıştı.
Deney iyi planlanmış, Irak ile birlikte Türkiye’ye yerleşecek birlikler kısa sürede deneyi bitirecekti.
Ancak laboratuvarda deney setinde beklenmeyen bir patlama olmuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1
Mart 2003’te hükümet tarafından getirilen Irak tezkeresini kabul etmemişti.
Anamuhalefet Partisi CHP’nin o günkü Genel Başkan’ı Deniz Baykal’ın yoğun gayreti ve
TBMM’deki ikna edici konuşması, AKP milletvekillerinin bir kısmı tarafından da benimsenmiş tasarı kabul edilmemişti.
Türkiye topraklarında bir savaş, bir çatışma istemiyordu.
Bu beklenmeyen bir durumdu. O zaman B planı devreye sokulmalıydı.
Amerika, İngiltere ve diğer emperyalist ülkeler denizden, karadan, havadan Irak’a saldırarak Saddam’ı devirdiler.
Irak’a atılan füzeler, bombalar Ortadoğu’da barışın ve huzurun kalmayacağı, gelecekte kan ve gözyaşının yaşanacağının işaretini vermişti.
ABD’de yapılan başkanlık seçimleri sonrası durum biraz hafiflemiş görünüyordu.
Öyle gözükse de projenin amacı belli idi. Emperyalist devletler hedeflerine ulaşmak için durduklarında planlarını gözden geçirir, yeni arayışlar içerisine girerlerdi.
Bu süreçte de öyle oldu.
Emperyalist ülkeler amaçları için Arap Baharı projesini belirlemişlerdi. Projenin deney araçlarını ve yöntemlerini belirlerken, yeni bir kazaya uğramamak için
Türkiye’yi de dizayn etmeleri gerektiğine karar vermişlerdi.
Irak tezkeresinde karşı çıkan ve gecikmeye neden olan CHP Genel Başkan’ı Deniz Baykal tasfiye edilmeliydi.
Bildiğiniz gibi montaj bir kaset operasyonu yapıldı.
Bazı medya organlarının yanlı yoğun propagandası sonucu 2010 Mayıs ayında Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti.
Arap Baharı projesini başlatmak için önlerinde görünen bir engel kalmamıştı. Deneye, pardon operasyona uygun zaman da başlayabilirlerdi.
18 Aralık 2010’da Tunus’tan başlatılan operasyon adım adım diğer Arap ülkelerinde de uygulanarak bu günlere gelindi. Arap Bahar’ı, Arap ülkelerine insani yardım, demokrasi getiriyoruz sloganları altında operasyon sürdürüldü. Bugün bu sloganların kamuoyunu aldatmak için kullanıldığını görüyoruz.
Irak parçalandı. Belirli bölgeleri işgal altında, mezhep ve ırk savaşları ile halkı kan ağlayan bir ülke haline geldi.
Suriye, Libya aynı durumda değil mi?
Geleceği öngörmek için tarihi bilmek ve geçmiş olayları her yönü ile irdelemek gerekiyor.
Üniversiteler yaptıkları bilimsel çalışmaları niçin makale haline getiriyor, dergilerde yayınlıyorlar?
Sonraki çalışmalara ışık tutsun, tekrar olmasın, zamandan ve malzemeden tasarruf edilsin diye.
Tarihte aynı şekilde savaşlar, diplomaside yaşananlar her ülkenin resmi kayıtlarında yer alır ki, genç nesiller okuyup geçmişin hatalarını tekrar etmesin, yanılgıya düşmesin, diplomatik incelikleri öğrensin diye.
Amerika’da bir üniversitede ki bilimsel çalışma ile Ortadoğu’da uygulanan projenin benzerliklerini başlıklar halinde sunmamım amacı; her ikisinde de aklın, bilimin ve mantığın gerçeklerine göre hareket edilmesi.
Kudüs 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgal edilmişti. Yüz yıl sonra ABD, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Büyük Ortadoğu Projesi ya da
Büyük İsrail Projesi adım adım hayata geçiriliyor.
İktidar kavgası içerisinde bulunan Arap ülkelerinin ya da mezhep savaşları ile birbirlerini öldüren, iç savaş halindeki Arap ülkelerinin bu duruma karşı çıkabileceğini düşünmek hayal ötesi bir şey.
Son yıllarda farklılıklarımızın zenginliğini değersizleştirmeye çalışan, bizleri birbirimize bağlayan değerleri yıpratarak ayrıştırmaya, bölmeye çalışanların oyunlarına gelmemeliyiz.
Arap ülkelerinde yaşananları görüp, ders çıkarmalı ve kendimize düşen sorumlulukların bilincinde olmalıyız.
Suriye’de, Irak’ta ağır silah depolaması yapan ve kendi deyimleri ile geçici olarak kullanacakları yerel ordular kuran Amerika’nın nihai hedefini doğru analiz etmeliyiz.
Kendi kurdukları, kendilerinin Suriye’den tahliye ettikleri IŞİD (DAEŞ) militanlarının hangi ülkelere gönderildiği, ne zaman ne amaçla kullanılacağını bilmiyoruz.
Bunun için; milli birliğimizi, beraberliğimizi oluşturan manevi ve ulusal değerlerimizi korumalıyız.
Bundan doksan dört yıl önce emperyalist ülkelerin oyununu bozarak, onlara savaş meydanlarında ilk yenilgiyi tattıran, Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sahip çıkarak, Türk Bayrağı altında milletçe birlik olmak olmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar