Zehirli sebze ve meyve yemek Rus ruleti oynamak

RUS ruleti bildiğiniz gibi bir gözüne mermi sürülmüş tabancayı sırayla ateşlemeye dayalı çılgın bir oyun.
Oyun değil intihar.
Ülkemizde sebze meyve yemek Rus ruleti oynamaya benzedi.
Geçen hafta “zehirli sebze ve meyve istemiyoruz” imza kampanyasının 50 bine yakın imza topladığını yazmıştık.
Gazeteciler bize buna karşı ne yapabileceğimizi sordular.
Doğrusu bu sorun ancak toplumun elbirliği ile alacağı önlemlerle kökten çözülebilir.
Ama gene de bireysel ve gruplar olarak ne yapabiliriz diye soranlar varsa açıklayalım.
Önce aldığınız sebze ve meyveleri akan su altında, hatta mümkünse elinize bir eldiven geçirerek uzun uzun yıkayın.
Daha sonra soyulabilecekleri derince soyun.
Fakat bütün zehirlerden böylece kurtulamazsınız.
Çünkü sistemik dediğimiz, bitkinin bütün iletim sistemleri ile yayılan ilaçlar da çokça kullanılıyor.
Eğer ekolojik değilse etlerin, yağlı kısımlarını atın.
Çünkü tarım ilaçları (zehir) daha çok yağlarda birikir.
Bu uygulamalarla zehirleri sadece biraz azaltabilirsiniz.
Tamamen kurtulamazsınız.
Bundan sonra yapabileceğiz bahçenizde hatta balkonunuzda ekolojik yöntemlerle sebze yetiştirmek.
Başka bir çözüm ise topluluk destekli tarım gruplarına üye olarak ekolojik ürün sağlamaya çalışmak.
Bebekleri olan kişilerle konuşuyorum.
Anneler, babalar, dedeler, babaanneler, anneanneler bebekleri korumak için bir şeyler yapmak istiyorlar.
Bu arada bizden geçti diyorlar.
Hâlbuki nereden dönülürse kârdır.
Bedenleri bugüne kadar toksik maddelerin tahribatını tamir etmede başarılı olmuş demek ki.
Artık bundan sonra kendileri de yardımcı olsunlar.
Ancak hepimiz de biliyoruz ki asıl önlemler ancak devlet tarafından alınabilir.
Artık Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sorunu önemsizleştirmekten vazgeçsin.
Hiç olmaz ise Rusya kadar bir denetimi hemen başlatsınlar.
Diyeceklerdir ki biz denetim yapıyoruz.
Çok az denetim olduğunu herkes biliyor.
Aşırı zehir kullananlara ise doğru dürüst bir ceza ise çok az görülen bir olay.
Aslında tamamen zehirsiz sebze ve meyve yetiştirmek mümkün.
Bu konuda yapılan destekler ise çok yetersiz.
Organik sebze yetiştirirseniz dekara 100 TL devletten destek alıyorsunuz.
Sebze yetiştiren bir çiftçi 10 dekar yetiştirse alacağı para 1000 TL olur.
Sadece buna dayanarak kimse organik üretime geçmez.
Buğday gibi ürünlerde bu dekara 10 TL’ye kadar düşüyor.
Organik ürün fiyatları yeterince teşvik edici olmamaktadır.
Süpermarketlerde satılan organik ürünler çok pahalı olabilir ama bu fiyatlar her zaman olduğu gibi çiftinin eline geçmemektedir.
Belediyeler de bu alanla pek ilgilenmemektedir.
İmza kampanyasında hallerde analiz için laboratuvarlar kurulmasını istedik.
Ancak bu konuda belediyelerin ceza yazma yetkisi yoktur.
Bu onlara verilmeli.
Belediyeler ekolojik köylü pazarları kurulması konusunda destekleyici olmalıdır.
Kısacası bu konuda bireysel ve gruplar olarak yapılabilecekler sınırlı.
Ama gene de bunlar denenmeli.
Ancak asıl iş kamuya düşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar