Tevfik Dalgıç
Çöp tenekesi modeli yoluyla devlet yönetimi üzerine yeni gelişmeler
Örgüt Yönetimi alanında Çöp Tenekesi Modeli diye tanımlanan ve İngilizcesi “The Garbage Can model of organizational Theory “ olan Örgütsel Yönetim kuramı 1972 yılinde Michael D. Cohen, James G. March ve Johan P. Olsen isimli akademisyenler tarafından geliştirildi. (“A Garbage Can Theory of Organizational Choice”. Administratıve Science Quarterly 17: 1-25.)
Bu görüşün temelinde klasik örgüt kuramında kabul edilmiş yöntemlere ve akılcı düşünceye aykırı olarak ortaya atılan” iddialı davranışlar, kararlar ve uygulamalar” yatar. Kısaca “Önce eyleme geç, sonra düşün” anlamına gelir. Düşünülmeden, sonuçları araştırılmadan, akla uymayan ve yaratacağı olumsuzluklar hesaba katılmadan alınan kararlar, geliştirilen politikalar ve uygulamaların sonuçta çöp tenekesine atılacağını anlatır.
Örgüt kuramını örgütsel anarşi düşüncesi ile birleştirmeyi amaçlayan bu kuram, çözüm aranan sorunlar ile öngörülen çözüm yöntemleri arasında hiç bir bağlantının bulunmadığı ve bunlara ek olarak karar vericilerin de çözüme yönelik ilgi ve bilgiden uzak oluşlarını ele alır. Bunlar arasında örneğin “ilgisiz teknoloji-unclear technology” ve “Değişken katılım-Fluid partıcipation “ olgusunu irdeler.
Bu kurama göre belirli kararlar düzenli bir düşünce şekline, akla ve mantığa uymadan, incelenmeden, sebep sonuç ilişkileri belirlenmeden, uygulama özelliği olup olmadığı bilinmeden alınır. Sonuçta ise göreceli olarak biribirinden bağımsız ve ilgisiz sonuçlar çıkmaktadır.(R. L. Daft 1982, P.139).
Bu model 1972 yılında yukarıda ismi geçen araştırmacılar tarafından bilgisayar lisanı Fortran ile kodlanmış ve similasyonu yayımlanmıştır. Bu makale sosyal bilimler dalında yayımlanan ilk codlanmış makale olarak da ün kazanmıştır.
Bu kuram proje yönetiminden şirket yönetimine, oradan da kamu yönetimi ve devlet yönetimine kadar bir çok alanda bir çok sorunun kökenlerini de açıklar. Bilgi edinmeden fikir sahibi olmuş bir çok yöneticinin idare ettikleri şirket, kurum veya devletleri “Deneme Yanılma” anlayışı ile yönetmeye çalışmaları ortaya büyük zararlar açmış, çok kişinin işini batırmış, çok kişiyi işsiz bırakmış, nice politik yaşamlar sönmüştür.
Deneme Yanılma yoluyla veya halkın deyimi ile “Olsa Olsa” yöntemi ile karar alanların genel niteliklerinin, cehalet, bilgiden ve deneyden mahrum,aceleci, ihtiraslı kişiler ve önceden yanlış fikirlere inanmışlar olmaları diye tanımlanabilir.
Bu tür hataların her toplumda olduğu bir gerçektir, fakat bu düşünce şeklinin hükümetlerin hukuk sistemine uygulanması ise gerek ekonomik, gerek kişisel ve toplumsal anlamda büyük maliyetler yüklemiştir. Türkiyenin son 18 yılı bu konuda çok acı örnekler oluşturmuştur.
Bu tür Çöp Tenekesine Atılacak uygulamalarda genel olarak hükümetler şu yolu izlemişlerdir.
1-Bir Fikri Kamuya sunarlar,
2-Bu fikri yasa olarak hayata geçirirler,
3-Sonra görürler ki bu fikrin uygulaması çok zordur, masraflıdır ama bunda ısrar eder, düzeltmeye çalışır ve durmadan masraf yaparlar.
Eğer böyle bir uygulamayı bir şirket yapsa şirket batar, ama devleti yönetenlerin kamu kaynaklarını boşa harcama konusunda hiç bir sorumluluğu yoktur, para nasıl olsa ceplerinden çıkmayacak ve halktan vergi olarak toplanacaktır.
Bu konularda hatalar zinciri değişik ülkelerde değişik şekilde ortaya çıkmıştır. Özellikle kadroları yetersiz, bilgi ve rasyonel düşünceden mahrum, kişilerin siyasal amaçlarına yönelik veya ideolojik ve dinsel saplantı içindeki siyasi iktidarların yaptıkları hatalar rasyonel ve gerçekçi siyasi iktidarların yaptıkları hatalardan çok daha fazladır. 1950li yıllardan beri iktidara gelen partiler gerek iç politikayı gerekse dış politikayı ilgilendiren çok konuda Çöp Tenekesine atılan kararlar almıştır.
Bu konudaki hatalar zincirinin en çok sayıda gerçekleşmesi ise son 17-18 yıllık döneme denk gelmektedir. Yapılan yanlışlar, önce yasası çıkarılıp sonra iptal edilen değişik konular, dış politikada yapılan hatalar, dinci örgütlerle iç içe adalet sistemine yapılan müdahaleler, hukuk sisteminde yapılan çok sayıdaki değişmeleri ve çok konuda çöp tenekesine atılan ve kandırıldık sınıfına giren bir çok kararı hatırlayınız.En son YSK nın birbirini yalanlayan iki kararını hatırlayın. Fetö ile ortak koalisyon, PKK ile Oslo aşkı, askerimi kışlada, polisimi karakolda hapsedip kukla valilere yetki vererek operasyonları önlediklerini de unutmayın.
AKP iktidarının entellektüel düzeyinin ciddi uzun vadeli öngörüler yapabilme yeteneği hiç olmamıştır. El attıkları her konu ya ellerinde patlamış, ya da beklentilerinin tam tersi meydana gelmiştir.
Çoğunluğunu İmam Hatip düzeyi eğitimli yapı ile Anadolu mütegallibesinin ve kişisel zenginleşme amaçlıların oluşturduğu kadrolar ve tek kişinin istek ve arzularına göre düzenleyen bir parti sonunda ülkeyi içinden çıkılması çok zor bir duruma getirmiştir.
Bu günkü durumuyla gerek dış politika, gerek iç politika, en önemlisi ekonomi alanındaki çöküntünün içinden çıkabilmek bu kadro ve zihniyetin gücünü çoktan aşmıştır.
Ama iktidarsız iktidar olma fikri bile bazılarına uygun gelmiş ki artık demokratik yolu bile ikinci plana atıp YSK nın kendi kendisiyle tezat kararlarına bile bal bıçağı gibi sarıldılar.