AKP kimden kopya çekiyor?

Atatürk’ün heykel ve büstlerine karşı ülke düzeyinde saldırılar yaygınlaştı.
Kınamak için, yurdun çeşitli yerlerinde protesto mitingleri yapıldı.
Sol Partilere yönelik büyük çapta tutuklamalar yapıldı.
İlkokulların ders programlarına din dersi konuldu.
“Anayasayı Yaşayan Dile Çevirmek” şeklinde adlandırılan yasa önerisi ile 1945 yılında Türkçeleştirilmiş olan anayasa metni, yürürlükten kaldırıldı.
1924’te kabul edilmiş olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu yeniden uygulamaya kondu, anayasadaki öz Türkçe kelimeler ayıklandı.
Akademisyenlerin politika ile uğraşmalarını yasaklayan kanun kabul edildi.
CHP’yi destekleyen Ulus Gazetesi’ne el konuldu.
Basını sıkı kontrol altına alan ve basın suçlarına yönelik cezaları yükselten Basın Kanunu kabul edildi.
Hakaret suçuyla yargılananlara iddialarını mahkemede ispat hakkı tanınması isteği reddedildi.
Mersin’de seçim konuşması yapan ana muhalefet lideri İnönü DP’lilerin saldırısı ile engellendi.
İnönü, alandan zorlukla kaçırılıp kurtarılabildi.
1954’deki Genel seçimlerde oyların yüzde 57,6’sını alan Demokrat Parti 503 sandalye kazanırken, yüzde 35,4 oy alan CHP sadece 31 milletvekili çıkarabildi.
Yürürlükteki Seçim kanunu Milli iradeyi değil, Örtülü ödenek gücüyle seçmenin oyunu satın alanı meclise taşıyordu.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar “İnce demokrasiye paydos” söylemiyle, antidemokratik yasalarla tedbirlerin sürdürüleceğinin altını çiziyordu.
Demokrat Parti kendi kadrolarını kurmak için devlette tasfiyeye yöneldi.
Memurlara bir süre için işten el çektirebilecek ya da emekli edilebilecekti.
Yazar Nurettin Ardıçoğlu ve yazı işleri müdürü Hüsnü Söylemezoğlu da gazetede çıkan bir yazıdan dolayı 7’şer ay hapis cezasına çarptırıldı.
Liseler 11 sınıfa indirildi.
Demokrat Parti’ye muhalif Yeni Ulus Gazetesi’nin yazarlarından Hüseyin Cahit Yalçın “Hükümetin manevi şahsiyetini tahkir ettiği” gerekçesiyle 26 ay hapse mahkûm edildi ve 79 yaşında hapse girdi.
Akis dergisi yazı işleri müdürü Cüneyt Arcayürek tutuklanırken, Türk bayrağını yırtmaktan sanık 4 Amerikalı beraat etti.
Başbakan Adnan Menderes, muhalefeti, “Siyasi sapıklık, sahte ihtilalcilik, inkârcılık, adi ve alçak iftiracılık, sahte hürriyetçilik ve tedhişçilikle” suçladı.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu görüşmelerinde, İnönü; “Aramızdaki farkı bilelim. Biz mutlakıyetten bugüne geldik, siz bugünden mutlakıyete gidiyorsunuz” dedi.
Muhalefet topluca salonu terk etti.
Tasarı DP’lilerin oylarıyla yasalaştı.
Bakanlar Kurulu’nca ortaokullarda din dersi okutulmasına karar verildi.
Kayseri’de halka yaptığı açıklamada Menderes, DP’nin iktidarda olduğu yedi yıl içinde yeni 15 bin cami inşa edildiğini ve başta Süleymaniye olmak üzere 86 caminin onarıldığını belirtti.
Menderes Adana’da yaptığı seçim konuşmasında “İstanbul’u ikinci bir Mekke, Eyüp Sultan Camiini de ikinci bir Kâbe yapacağız” dedi.
Seçim sonuçlarının oy karşılığı milletvekili sayısı milli iradeyi meclise yansıtmıyordu.
Seçim sonuçları tartışmalara neden olmuş, en vahim olaylar Gaziantep’te yaşanmış, seçimi ilkönce CHP’nin kazandığı ilan edilmiş, sonra bu karar değiştirilmişti.
Seçim günü Mersin’de bir CHP’linin öldürülmesi olayına yayın yasağı konuldu.
Seçimlerin adil olmadığını bilen Menderes, yeni meclisin toplanacağı gün halkın tepkisinden çekinerek başta meclisin çevresini tanklarla çevirmek dâhil kentin tüm önemli noktalarına askerî birlikler yerleştirmişti.
Basın suçlularının affı tasarısı, DP’lilerin oyu ile reddedildi.
Ortadoğu’daki muhtemel karışıklıklara müdahale etmek amacıyla 11 bin ABD askeri ve Nükleer silah taşıyan ABD uçakları İncirlik üssüne indirilmesine başlandı.
Türk ekonomisi ithal sermayeye bağımlı hale getirilmişti.
Üretemeyen ve ihraç malı olmayan ekonomi, NATO uyumluluğu gerekçesiyle motor-uçak-silah fabrikalarını bile kapatmış, 1958 Krizine gelmişti.
Menderes yönetimi israf politikası ile kendi adamlarına öncelik tanıyordu.
Popülist ekonomi politikaları verimsiz ve anlamı olmayan projeler üretiyordu.
Başbakan Menderes, CHP’nin parti olmadığını, İsmet İnönü’nün siyaseti bırakması gerektiğini, basının istediğini yazamayacağını söylerken, İnönü, “Demokrasiye paydos demeye Demokrat Parti Genel Başkanı’nın gücü yetmeyecektir” şeklinde cevap vermişti.
Meclis bünyesinde kurulan 15 üyeli Tahkikat Komisyonun ilk icraatı, ülkedeki tüm siyasal etkinliklerin ve Meclis görüşmelerinin yayınlanmasını yasaklamak oldu.
1950’de iktidar olan Demokrat Parti uygulamaları ile 2002’de iktidar olan AKP’nin uygulamaları arasındaki benzerlik şaşırtıcı değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar