Helal ediyor musunuz?

Beslenmek için yaptığımız tercihlerin ortak ve temel paydası doymaktır.

Besleyici mi değil mi pek de dikkat edilmez.

Ambalajlarındaki fark, markaya güveni hatırlatır, güven duygusu verir.

Pek çoğuna göre farkı yaratan fiyatıdır.

Evinizdeki mis gibi çaya burun kıvırırken, marka yerlerde aynı çaya, asgari ücretle çalışan bir kişinin günlük yevmiyesine isabet eden parayı ödediğinizde, bahane bulmak aklınıza bile gelmez.

Çalışanımız hangi işte olursa olsun, aynı zamanlarında emeğini, becerisini, deneyimini ortaya koyar.

Aradaki fark yaptığı iştedir ancak beslenme farklarına benzemez.

Asgari ücreti de geçelim, daha yüksek bir ücretle çalışan bir emekçi, tüm dikkati ile bir otomobil bandı önünde kusursuz araçlar üretmek için pür dikkat çalışırken, değişen bir üretim politikası ile kapıya konulduğunda alacağı tazminatı birkaç maaşına ya denk gelir, ya gelmez.

Yeni bir iş bulana kadar alacağı işsizlik maaşı da ya doyurur, ya doyurmaz.

Kovulmaz, satılırlar

Bir de futbol denen sporun, ticaret sektörüne dönüşmüş iş alanı vardır.

Transferler yetenekliler için servet değerindedir.

Oynadıkları futbol, stadyumları dolduran en büyük etkendir.

Onlar kovulmazlar, satılırlar.

Takımdan gönderildiklerinde bile umursamaz tavırlarının ardındaki rahatlıkları da bundandır.

Bir de milli duygularımızla hepimizin taraftar olduğu milli takımımız vardır.

Oyuncular transfer ücreti almazlar.

Takımda yer almalarında duygudaşlık vardır.

Vergilerimizle kampa giderler, seyahat ederler, kazandıklarında prim alırlar, biz de helal ederiz.

Milyon Euro’lar cukka edip ayrılır

Bu milli takımın bir de teknik adamı olur.

Yetenekli oluşu şöyle dursun, çok popüler ve medyatik oluşu transfer ücretini belirler.

Duygudaşlık yoktur.

Transfer ücretinde Euro veya Milyonların konuşulduğu basında söz edilmezse, o teknik adam bilinen sakız çiğneme alışkanlığını bırakır.

Milyonlarca Euro transfer ücretini, yüzbinlerce doları maaş olarak belirlerken, ayrıldığında tazminatı milyonluk rakamlara bağlamadan sözleşmeyi imzalamaz.

Görevi alır, onlarca danışman ve emrinde büyük organizasyon ordusu ile maliyetini 3’e katlar.

Başarısı çok önemli değildir ama 3 aya kalmaz bayrağımızdaki kırmızı beyaz renklerin turkuaz denilen bir renkle değişmesi ile saraydan alkışlar yükselir.

Şımarıklık sürerken, mekân basar.

Kamuoyu tepkisi ayrılmasını işaret eder ama umursamaz.

TFF Başkanı ayrılmasını rica eder ve milyon Euro’lar cukka edilip ayrılır.

Devlet parası bu, babanın parası mı, bas parayı ayrılsın.

4800 kat fark!

Yediklerimizin maliyetleri arasındaki 3 kat fark.

Maaşlarımız arasında 130 kat fark.

Tazminatlarımız arasında 4800 kat fark.

Ama olsun.

Uçurumlar para da olsun.

Emin olun yurtsever emekçilerin alın teri ve “NAMUSLU” kazançlarına kimse fark atamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar